4. Ceza Dairesi 2017/19092 E. , 2017/26616 K.
Hakaret, tehdit ve kasten yaralama suçlarından sanık ...'ün, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 125/1, 125/4, 129/1, 35, 29, 62/1 (iki kez) ve 52/2 (iki kez) maddeleri uyarınca 4 gün hapis, 20,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/06/2009 tarihli ve 2006/586 esas, 2009/580 sayılı kararının itiraz edilmeden kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine 765 sayılı Kanun'un 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 125/1, 125/4, 129/1, 35, 29, 62/1 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 4 gün hapis, 20,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararının infazı sırasında, O Yer Cumhuriyet Savcılığınca 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda tehdit suçuna ilişkin infazın durdurulmasına gerek bulunup bulunmadığı yönünde karar verilmesi talebine ilişkin, infazın durdurulması ile dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdiine dair Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli ve 2012/72 esas, 2013/149 sayılı ek kararına karşı o yer Cumhuriyet savcılığınca yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın ortadan kaldırılmasına dair Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2016 tarihli ve 2016/1077 değişik iş sayılı kararı,
Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19/09/2017 gün ve 94660652-105-23-2223-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/10/2017 gün ve 2017/53806 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
1-Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararı yönünden yapılan inccelemede,
Sanık hakkında hakaret, tehdit ve yaralama suçlarından açılan davada suç tarihinin 26/04/2003 olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 15/09/2009 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içinde 01/03/2012 tarihinde yeniden suç işlediğinden dosyanın ele alınarak 20/06/2013 tarihinde hükmün açıklandığı anlaşılmakla, sanığa atılı suçların 765 sayılı TCK'nın 102/4, 104/2. maddelerine göre hesaplanan 7 yıl 6 aylık uzatılmış dava zamanaşımına tabi olup, suç tarihi olan 26/04/2003 tarihinden kararın açıklandığı 20/06/2013 tarihine kadar bu sürenin geçmiş bulunduğu halde yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
.2.
2-Kabul ve uygulamaya göre de Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2016 tarihli ve 2016/1077 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun'un 7/2.maddesindeki ' Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.' şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle, sadece tehdit suçuna ilişkin hükmün değil ayrıca kasten yaralama ve hakaret suçlarından verilen hükümlerin de infazlarının durdurularak 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret, tehdit ve kasten yaralama suçlarından sanık ...'ün, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 125/1, 125/4, 129/1, 35, 29, 62/1 (iki kez) ve 52/2 (iki kez) maddeleri uyarınca 4 gün hapis, 20,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/06/2009 tarihli ve 2006/586 esas, 2009/580 sayılı kararının itiraz edilmeden kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine 765 sayılı Kanun'un 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 125/1, 125/4, 129/1, 35, 29, 62/1 (iki kez) ve 52/2 (iki kez) maddeleri uyarınca 4 gün hapis, 20,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararının infazı sırasında, o yer Cumhuriyet savcılığınca 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda tehdit suçuna ilişkin infazın durdurulmasına gerek bulunup bulunmadığı yönünde karar verilmesi talebine ilişkin, infazın durdurulması ile dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdiine dair Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli ve 2012/72 esas, 2013/149 sayılı ek kararına karşı o yer Cumhuriyet savcılığınca yapılan itirazın Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2016 tarihli ve 2016/1077 değişik iş sayılı kararıyla kabulüne karar verilerek anılan kararın ortadan kaldırılmasına dair karar kurulduğunun anlaşıldığı olayda;
.3.
1-Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararının, sanık hakkında hakaret, tehdit ve yaralama suçlarından açılan davada suç tarihinin 26/04/2003 olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 15/09/2009 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içinde 01/03/2012 tarihinde yeniden suç işlediğinden dosyanın ele alınarak 20/06/2013 tarihinde hükmün açıklandığı anlaşılmakla, sanığa atılı suçların 765 sayılı TCK'nın 102/4, 104/2. maddelerine göre hesaplanan 7 yıl 6 aylık uzatılmış dava zamanaşımına tabi olup, suç tarihi olan 26/04/2003 tarihinden kararın açıklandığı 20/06/2013 tarihine kadar bu sürenin geçmiş bulunduğu halde yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
2-Kabul ve uygulamaya göre de Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2016 tarihli ve 2016/1077 değişik iş sayılı kararının ise; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun'un 7/2.maddesindeki ' Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.' şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle, sadece tehdit suçuna ilişkin hükmün değil ayrıca kasten yaralama ve hakaret suçlarından verilen hükümlerin de infazlarının durdurularak 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
İsabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildikleri anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ... hakkında hakaret, tehdit ve yaralama suçlarından açılan davada suç tarihinin 26/04/2003 olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 15/09/2009 tarihinde kesinleştiğinin, sanığın denetim süresi içinde 01/03/2012 tarihinde yeniden suç işlediğinden dosyanın ele alınarak 20/06/2013 tarihinde hükmün açıklandığının anlaşılması karşısında, sanığa atılı suçlar yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve buna bağlı olarak da cezaların infazı sırasında 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda tehdit suçundan verilen hükmün infazının durdurularak 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
4.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tâbi kılınmıştır.
Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı kararında açıklandığı üzere;
Suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçmesine rağmen, kamu davasının açılmaması veya açılan davanın sonuçlanmaması yahut da kurulan hükmün kesinleşmemesi halinde izlenen suç siyaseti gereğince artık devletin o suçtan dolayı cezalandırma yetkisinden vazgeçmesinin ifadesi olarak dava zamanaşımı kabul edilmiştir. Dava zamanaşımı kanun aksini kabul etmediği müddetçe bütün suçlar bakımından geçerli olup soruşturma ve kovuşturma makamlarınca resen gözetilip uygulanacaktır. Şüpheli veya sanığın dava zamanaşımından vazgeçmesi mümkün değildir.
Dava zamanaşımı süresinin kesintisiz bir şekilde işleyip tamamlanması mümkün ise de sürenin işlemesi sırasında bir takım engellerle karşılaşılması da söz konusu olabilir. Bu engeller zamanaşımının durması ve kesilmesi halleridir.
Dava zamanaşımının kesilmesi kanunda açıkça sayılan bazı hukuki fiillerden dolayı, o ana kadar işlemiş olan dava zamanaşımı süresinin işlememiş sayılmasını ve dava zamanaşımı süresinin yeni baştan işlemeye başlamasını ifade etmektedir.
Dava zamanaşımının durması ise, kanunda açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
.5.
Anayasının 38. maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır. Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan 'masumiyet karinesi' gereğince suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar herkesin masum sayılacağı cihetle, hükmün açıklanabilmesi için denetim süresi içinde işlendiği ihbar olunan kasıtlı suçla ilgili mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması gözetilmelidir.
TCK'nın zaman bakımından uygulama başlıklı yedinci maddesinin ikinci fıkrası 'Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.' biçimindedir.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul kenar başlıklı dokuzuncu maddesinin üçüncü fıkrası ' Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.'şeklindedir.
İncelenen dosyada;
Hakaret, tehdit ve kasten yaralama suçlarından yapılan yargılama neticesinde sanık ...'ün, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 35, 29, 52/2, yine anılan Kanunun 125/1, 125/4, 129/1, 62/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca sırasıyla 4 gün hapis, 20,00 Türk lirası ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/06/2009 tarihli ve 2006/586 esas, 2009/580 sayılı kararının kurulduğu ve itiraz edilmeden 15.09.2009 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 01.03.2012 tarihinde kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı hükümleriyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 51, 59, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 35, 29, 52/2, yine anılan Kanunun 125/1, 125/4, 129/1, 62/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca sırasıyla 4 gün hapis, 20,00 Türk lirası ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan hükümlerin infazı sırasında, O Yer Cumhuriyet Savcılığınca 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
.6.
Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda tehdit suçuna ilişkin infazın durdurulmasına gerek bulunup bulunmadığı yönünde karar verilmesinin talep edildiği, Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli ve 2012/72 esas, 2013/149 sayılı ek kararıyla infazın durdurulmasına ve dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdiine karar verildiği, bu karara da O Yer Cumhuriyet Savcılığınca yapılan itiraz üzerine Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2016 tarihli ve 2016/1077 değişik iş sayılı kararıyla anılan kararın ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşlmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık ...'ün eylemlerine uyan 765 sayılı TCK'nın 191/1, 456/1-4, 482/3 maddelerindeki tehdit, kasten yaralama ve hakaret suçlarının gerektirdiği cezaların miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın aynı suçlara uyan 106/1, 125/1-4, 86/2 66/1-e, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Kanun'un 7/2, 5252 sayılı Kanun'un 9/3. maddeleri ışığında, dava zamanaşımı bakımından 765 sayılı Kanun hükümlerinin sanık yararına olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Sanık ... hakkında 765 sayılı TCK'nın 191/1, 456/1-4, 482/3 maddelerine göre açılan davada, suç tarihinin 26/04/2003 olduğu ve yargılama konusu suçların 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerine göre 5 yıllık olağan ve 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımına tabi olduğu, sanık hakkında verilen 30/06/2009 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 15/09/2009 tarihinde kesinleşmesi ile 5 yıllık denetim süresinin başladığı ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/8. maddesinin son cümlesi gereği dava zamanaşımının durduğu, ancak sanığın denetim süresi içinde 01/03/2012 tarihinde yeni kasıtlı suçlar işlediği ve bu suçlara ilişkin mahkumiyet hükümlerinin kesinleşmesi üzerine, açıklanması geri bırakılan hükümlerin açıklanması için ihbarda bulunulduğu, yapılan yargılama neticesinde 20/06/2013 tarihinde sanığın tüm suçlardan mahkumiyetine hükmolunduğu ve hükümlerin kesinleştiği, sanığın denetim süresinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle duran dava zamanaşımının denetim süresinde işlenen yeni suç tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı anlaşılmıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihi olan 15/09/2009 ile sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanıp kesinleşen ve denetim süresinde işlediği kasıtlı suçun suç tarihi olan 01/03/2012 arasında 5271 sayılı Kanunu'nun 231/8. maddesinin son cümlesi gereği duran dava zamanaşımı süresinin, hesaplanacak olan olağan ve olağanüstü dava zamanaşımlarına ilave edilmesi gerekir. Sanık hakkında anılan madde uyarınca dava zamanaşımı 2 yıl 5 ay 16 gün durmuştur. Suç tarihi 26/04/2003 olduğuna göre sanık hakkındaki suçların sanık lehine olan olağanüstü dava zamanışımı süresi 26/10/2010'dur. Bu süreye ilave edilecek durma süresiyle birlikte olağanüstü dava zamanaşımı 12/04/2013 tarihine gelecektir. İncelemeye konu dosyada ise; sanık hakkında olağanüstü dava
.7.
zamanaşımı nedeniyle kamu davalarının düşmesine karar verilmesi gerekirken 20/06/2013 tarihinde mahkumiyet hükümleri kurulmuştur. Açıklanan bu nedenlerle hükümler usul ve yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma isteminde yer alan ve Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararına yönelik olan '1' no'lu bozma nedeninin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Kanun yararına bozma isteminde yer alan '1' no'lu bozma isteminin içeriğine göre '2' no'lu bozma istemi hakkında bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Kanun yararına bozma isteminde yer alan '1' no'lu bozma isteğinin kabulüyle, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden; Elazığ (kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 20/06/2013 gün ve 2012/803 esas, 2013/382 sayılı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında tayin edilen CEZALARIN KALDIRILMASINA ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 30/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.