T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/937 Esas
KARAR NO : 2018/1290
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 30/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin desteği olan ...'in geçirdiği trafik kazası sonucu vefat ettiğini, 20/04/2013 günü saat 16:15 sıralarında sürücü ... idaresindeki ... plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin desteği ... 'in meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, müvekkili ...'in oğlu olan müteveffa ... tarafından müvekkilinin ihtiyaçlarının karşılandığını, müteveffanın hayatını kaybetmesinden dolayı müekkilinin destekten yoksun kaldığını, müvekkilinin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Sigorta vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, kusur oranının tespiti için dosyanın öncelikle Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması halinde, davacıların ve dava dışı kimselerin destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespitini, destekten yoksun kalan kimselerin olması halinde alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkili şirket tümerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, hatır taşıması, müterafik kusur indirimi yapılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 13/04/2018 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı uyarınca; Davacı vekiline vesayet altındaki davacı ...'ye ait vasi kararı ve vesayet karırına veren Mahkemesinden dava açmak üzere vasiye izin verildiğine dair izin belgesini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesiştir ve vasi kararı ve izin belgesi dosyaya ibraz edilmiştir.
... 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasının sureti getirtilip incelendiğinde; ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ... tarih ve ... Esas, ... İddianame sayılı iddianamesiyle Şüpheli ...'in Taksirle Ölüme Ve Yaralamaya Neden Olma suçundan eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nun 85/1,53/6 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, ... 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonucunda Sanık ...’e 5237 sayılı TCK'nun 22/6 maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 18/05/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 10/09/2018 teslim tarihli raporda özetle; takdim edilen açıklamalar çerçevesinde, değerlendirme, takdir ve nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Sayın Mahkemece tarafıma verilen görev çerçevesinde ve bu görev ile sınırlı olmak üzere;1- Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin tanzim tarihi 13/02/2013 olmakla, yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’ nın yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden önce olduğundan aşağıdaki ilkelere göre hesaplama yapılması gerektiği, 2-Trafik Polis Memurları ..., ... ile ... tarafından tanzim olunan 20/04/2013 tarihli kaza tespit tutanağı ile; ... plakalı araç sürücüsü ... ‘ in 2918 sayılı KTK 52/1-b ve 67 kurallarını ihlal ettiği tespit edildiğinden ve Sayın Mahkemeniz dosyasında olaydaki kusur durumunu belirten başkaca bir kusur raporu bulunmadığından, Davalı sigorta şirketine ZMMS olan ... plakalı araç sürücüsü ... ‘ in tek taraflı olaydaki %100 kusur oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı,3- ... İl Emniyet Müdürlüğü ... Polis Merkezi Amirliği’ nce yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucunda tanzim olunan 08/11/2017 tarihli tutanak ile; müteveffanın kaza tarihinden önce hurdacılık yaptığı, asgari ücreti aşar nitelikte ve sabit bir gelirinin olmadığı tespit olunduğundan; müteveffanın kaza tarihinden günümüze kadar ki kazançları belirlenirken net asgari ücretler esas alınarak hesaplama yapıldığı,4- Davacı Anne ...’ in yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği bakiye maddi zararının 22.344,10 TL olduğu, iş bu zararın poliçe limitleri dahilinde olduğu, 5-Müteveffa ...’ in yolcu konumunda bulunduğu ... plakalı aracı sevk ve idare eden sürücü ... ile müteveffanın akraba (baba oğul) oldukları dosya münderecatından anlaşıldığı, Bu halde tazminat talebine konu olayda gerçekleşen taşıma olduğundan yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre hatır taşıması niteliğinde olmadığından yapılamayacağı,6- Davalı sigorta şirketine ZMMS olan ... plakalı araçta yolcu olan müteveffa Kamil’ in kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu kaza zaptında numara ile olarak düzenlenmiştir. Bunun dışında, müteveffanın yolcu olarak bindiği ... plakalı araç sürücüsü ...’ ın kaza esnasında alkollü olmadığı hususu da dosyada mübrez alkol raporunun incelenmesi sonucunda anlaşıldığından müteveffanın emniyet kemeri takmadığından ya da sürücüsü alkollü olan araca bilerek bindiğinden söz edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle müterafik kusur indiriminin şartları oluşmadığından indirim yapılamayacağı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 06/11/2018 tarihli harçlandırılmış bedel arttırım dilekçesinde özetle; Yargılamada bilirkişi aşamasında gelen 10.09.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre ...'in vefatı sebebiyle müteveffanın desteğinden yoksun kalan müvekkilimiz ...'in, karşılanması gereken gerçek ve nihai maddi zararı toplamı 22.344,10-TL ( Anne ... için 22.344,10-TL) olarak belirlenmiştir. İş bu rapor doğrultusunda dava açılırken harcını yatırdığımız miktar olan 1.000-TL (Maddi Tazminat - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı), raporda gelen toplam miktar olan 22.344,10-TL çıkartıldığında harcın tamamlanması için gereken miktar 21.344,10-TL olmaktadır. Bu miktar üzerinden davamızın değerini arttırıyoruz şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin bedel arttırım dilekçesinin davalı vekiline tebliğe çıktığı,tebliğ edilerek parçasının döndüğü görülmüştür.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davasıdır.
Somut olayın, 20/04/2013 günü saat 16:15 sıralarında sürücü ... idaresindeki ... plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının desteği olan oğlu ... 'in meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiği davaya konu ölümlü olay meydana gelmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K'nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; 'Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.' şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: 'Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
... 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasının sureti getirtilip incelendiğinde; ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ... tarih ve ... Esas, ... İddianame sayılı iddianamesiyle Şüpheli ...'in Taksirle Ölüme Ve Yaralamaya Neden Olma suçundan eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nun 85/1,53/6 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, ... 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonucunda Sanık ...’e 5237 sayılı TCK'nun 22/6 maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 18/05/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 10/09/2018 teslim tarihli raporda özetle; takdim edilen açıklamalar çerçevesinde, değerlendirme, takdir ve nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Sayın Mahkemece tarafıma verilen görev çerçevesinde ve bu görev ile sınırlı olmak üzere;1- Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin tanzim tarihi 13/02/2013 olmakla, yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’ nın yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden önce olduğundan aşağıdaki ilkelere göre hesaplama yapılması gerektiği, 2-Trafik Polis Memurları ..., ... ile ... tarafından tanzim olunan 20/04/2013 tarihli kaza tespit tutanağı ile; 64.NF.502 plakalı araç sürücüsü ... ‘ in 2918 sayılı KTK 52/1-b ve 67 kurallarını ihlal ettiği tespit edildiğinden ve Sayın Mahkemeniz dosyasında olaydaki kusur durumunu belirten başkaca bir kusur raporu bulunmadığından, Davalı sigorta şirketine ZMMS olan ... plakalı araç sürücüsü ... ‘ in tek taraflı olaydaki %100 kusur oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı,3- ... İl Emniyet Müdürlüğü ... Polis Merkezi Amirliği’ nce yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucunda tanzim olunan 08/11/2017 tarihli tutanak ile; müteveffanın kaza tarihinden önce hurdacılık yaptığı, asgari ücreti aşar nitelikte ve sabit bir gelirinin olmadığı tespit olunduğundan; müteveffanın kaza tarihinden günümüze kadar ki kazançları belirlenirken net asgari ücretler esas alınarak hesaplama yapıldığı,4- Davacı Anne ...’ in yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği bakiye maddi zararının 22.344,10 TL olduğu, iş bu zararın poliçe limitleri dahilinde olduğu, 5-Müteveffa ...’ in yolcu konumunda bulunduğu ... plakalı aracı sevk ve idare eden sürücü ... ile müteveffanın akraba (baba oğul) oldukları dosya münderecatından anlaşıldığı, Bu halde tazminat talebine konu olayda gerçekleşen taşıma olduğundan yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre hatır taşıması niteliğinde olmadığından yapılamayacağı,6- Davalı sigorta şirketine ZMMS olan ... plakalı araçta yolcu olan müteveffa Kamil’ in kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu kaza zaptında numara ile olarak düzenlenmiştir. Bunun dışında, müteveffanın yolcu olarak bindiği ... plakalı araç sürücüsü ...’ ın kaza esnasında alkollü olmadığı hususu da dosyada mübrez alkol raporunun incelenmesi sonucunda anlaşıldığından müteveffanın emniyet kemeri takmadığından ya da sürücüsü alkollü olan araca bilerek bindiğinden söz edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle müterafik kusur indiriminin şartları oluşmadığından indirim yapılamayacağı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Davacı vekili 06/11/2018 tarihli harçlandırılmış bedel arttırım dilekçesinde özetle; Yargılamada bilirkişi aşamasında gelen 10.09.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre ...'in vefatı sebebiyle müteveffanın desteğinden yoksun kalan müvekkilimiz ...'in, karşılanması gereken gerçek ve nihai maddi zararı toplamı 22.344,10-TL ( Anne ... için 22.344,10-TL) olarak belirlenmiştir. İş bu rapor doğrultusunda dava açılırken harcını yatırdığımız miktar olan 1.000-TL (Maddi Tazminat - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı), raporda gelen toplam miktar olan 22.344,10-TL çıkartıldığında harcın tamamlanması için gereken miktar 21.344,10-TL olmaktadır. Bu miktar üzerinden davamızın değerini arttırıyoruz şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “....Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez.... olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal-ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Bu hakkın, mirasçılık sıfatı ile ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Destek sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir(YHGK. 25.05.1984 T., E.9-301, K.619).
Fiili destek kavramı, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur. İlerde destek olma ihtimali bulunan durumlarda ise “farazi destek” hali söz konusudur. Küçük çocukların ölümünde durum budur.
Diğer bir durumda destek tazminatının söz konusu olabilmesi için yardım yapılacakların “bakım ihtiyacı” içinde bulunmaları gerekir (Bkz.Turgut Uygur-Borçlar Kanunu I, sh.590).
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1986/1585 E. Sayılı ilamında “...Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve sefalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder ( Tekinay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963, S.49 )...” demektedir.
Sonuç itibariyle,Davalı sigorta şirketine ZMMS olan 64.NF.502 plakalı araç sürücüsü ...‘ in tek taraflı olaydaki %100 kusur oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı, davacı ...’ in yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği bakiye maddi zararının 22.344,10 TL olduğu, iş bu zararın poliçe limitleri dahilinde olduğu, Müteveffa ...’ in yolcu konumunda bulunduğu ... plakalı aracı sevk ve idare eden sürücü ... ile müteveffanın akraba (baba oğul) oldukları dosya münderecatından anlaşıldığı, Bu halde tazminat talebine konu olayda gerçekleşen taşıma olduğundan yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre hatır taşıması niteliğinde olmadığından yapılamayacağı anlaşılmakla; Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 22.344,10 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 22.344,10 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 1.526,32 TL harçtan peşin alınan 104,31 TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 1.422,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.681,29 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam: 989,91 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 30/11/2018
Katip
Hakim
MASRAF BEYANI
135,71 TL Harç Masrafı
650,00 TL Bilirkişi Ücreti
204,20 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 989,91 TL