Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/850 E. , 2021/5963 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/850
Karar No : 2021/5963
DAVACI : ...
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN_KONUSU : 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin, 'Soruşturma evrakının incelenmesi ve örnek alınması' başlıklı 137. maddesinin 3. fıkrasının iptali istenilmektedir.
DAVACININ_İDDİALARI : Rüşvet suçu nedeniyle hakkında yürütülen soruşturma dosyasının kısıtlanmasına karar verilen davacı tarafından, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin 2. fıkrası uyarınca rüşvet suçunun kısıtlama kararı verilebilecek suçlardan olmadığı, ancak dava konusu düzenlemede bu yönde bir ayrıma yer verilmediği, bu sebeple düzenlemenin anılan Kanun hükmüne aykırı olduğu, ayrıca düzenlemenin Anayasanın 38. ve 124. maddelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine de aykırı olduğu belirtilerek iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, müdafinin dosya içeriğini inceleme ve örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin 2. fıkrasında tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarla sınırlı olmak kaydıyla Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabileceği, bu nedenle dava konusu düzenlemede yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinde yer alan düzenlemeye aykırı olduğu anlaşılan davaya konu Yönetmelik maddesinin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava; 06/08/2015 tarihli, 29437 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin, 'Soruşturma evrakının incelenmesi ve örnek alınması' başlıklı 137. maddesinin 3. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
İptali istenilen fıkrada; 'Şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hâkimin kararıyla kısıtlanabilir.' düzenlemesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu Yönetmelik; bölge adliye mahkemesi başkanlığı, başkanlar kurulu, daireleri, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile adlî yargı ilk derece mahkemesi, hâkimliği, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonunun idarî işlemleriyle, yargılama ve yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesine dair usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkarılmıştır.
Anayasanın 2. maddesinde; 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.' şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasanın 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı; 138. maddesinde hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları belirtilmiş ve bu bağımsızlığı sağlayan araçlara yer verilerek, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat verilmesi, genelge gönderilmesi, tavsiye ve telkinde bulunulması, görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulması, görüşme yapılması veya herhangi bir beyanda bulunulması yasaklanmıştır.
Anayasanın 123. maddesine göre idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. 124. maddesinde de; Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri öngörülmüştür.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 'Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi' başlıklı 153. maddesinde;
(1) Müdafinin, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabileceği,
(2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabileceği ve bu kararın fıkrada onbir başılık altında sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebileceği,
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmayacağı,
(4) Müdafinin, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabileceği,
(5) Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanacağı kurallarına yer verilmiş, Yönetmelikle düzenleme yapılacağına ilişkin düzenleme getirilmemiştir.
5271 sayılı Kanunda yönetmelikle düzenlenmesi öngörülen konular sayma suretiyle kapsamı belirlenmek suretiyle gösterilmiştir. Bunlar sırasıyla;
-Elektronik işlemler ilişkin 38/A maddesinin 11. fıkrası,
-Beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması, Genetik inceleme ve bunlara ilişkin işlerin yer aldığı 75 ilâ 81. maddelerde öngörülen işlemlerin yapılması ile ilgili usuller (madde 82),
-Madde 99,
-Kanunun 135 ila 140. maddelerinde düzenlenen koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar (madde 140/A),
-Müdafiin görevlendirilmesi başlıklı 150. maddesi,
-Adlî kolluk görevlilerinin nitelikleri ve bunların hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi gibi konulara ilişkin 167. maddesi,
-Teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller (madde 180),
-Tercüman listelerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar (madde 202),
-Seri muhakeme usulünün düzenlendiği 250 maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar,
-Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi vb hususlara ilişkin usul ve esaslardır (madde 253).
5271 sayılı Kanunun yönetmelikle düzenleme yetkisi verdiği konular arasında 153. maddedeki hususlara yer verilmemiştir.
Anayasada, güçler ayrılığı, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olarak nitelendirmiştir.
İdare Hukukunda 'yetki', idareye Anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade etmektedir. İdari işlemin en temel unsurunu oluşturan 'yetki', yasayla hangi makama verilmiş ise ancak onun tarafından kullanılabilir; ilke olarak 'yetkisizlik kural, yetkili olma istisna'dır.
“Muhakeme', yalnızca yargılama usulünü değil, yargı yerinin uyuşmazlığın çözümü için yürüttüğü faaliyetten kaynaklanan hukuki ilişkilerin sujelerinin işlemlerini de içerir. Mahkemeler tarafından uygulanacak olan yargılama usulüne ilişkin yasaların, idarenin görev alanı ile ilgili olduğundan söz edilemez.
Yargılama usulü ile ilgili konular yargı yerlerini ilgilendirdiği için, yargılama usulü yasalarının uygulanmasına ait alt düzeydeki normların konusu ve kapsamı ilgili yasa metninin lafzıyla sınırlıdır. Kural olarak, mahkemelerin yargılama faaliyeti içinde yer alan usul konusu, idari alanın dışında kaldığından münhasıran yasal düzenlemeye konu olmaktadır. Yargılama usulü içinde düzenlenen bir konunun idari alan sayılabilmesi için, bu konular ile sınırlarının yasa koyucu tarafından açıkça gösterilmesi zorunludur.
Davaya konu Yönetmelik, bölge adliye mahkemesi başkanlığı, başkanlar kurulu, daireleri, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile adlî yargı ilk derece mahkemesi, hâkimliği, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile müdürlüklerde tutulacak kayıtlar, kartonlar, yapılacak idarî işlemler, yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulama alanını kapsamak suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanuna dayanılarak hazırlanmıştır.
Yasa koyucunun düzenleme yapma yetkisi vermediği hususlarda idarece düzenleme konusu yapılabileceğinin kabulü, yargı yetkisinin idare tarafından kullanılması anlamına gelir. Bu durumun İdare Hukukundaki ifadesi ise 'fonksiyon gaspı'dır.
5271 sayılı Kanunun özel olarak yönetmelik çıkarma yetkisi vermek suretiyle açıkça 'idari alan' olarak tanımlamadığı konu ya da maddeler dışında; 333. maddenin “Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, aksine hüküm bulunmadıkça, ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılır” şeklindeki genel ifadesinden hareketle, davalı idarenin yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi kapsam ve sınırında bulunmayan hususta çıkarılan dava konusu Yönetmelik düzenlemesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin dava konusu 137. maddesinin 3. fıkrasının iptali gerektiği düşülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosunun ... sayılı soruşturma dosyası ile davacı hakkında rüşvet almak ve vermek suçundan şüpheli sıfatıyla soruşturma başlatılmıştır. ... Sulh Ceza Mahkemesinin ... D. İş sayılı dosyasında verilen ... tarihli karar ile davacı hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin dosyanın, 6572 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kısıtlanmasına karar verilmiştir. Bu karar uyarınca şüpheli ve müdafiinin dosya inceleme ve belge alma hakkı kısıtlanmıştır.
Bunun üzerine kararın dayanağını teşkil ettiği iddia edilen 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin, 'Soruşturma evrakının incelenmesi ve örnek alınması' başlıklı 137. maddesinin, 'Şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hâkimin kararıyla kısıtlanabilir.' düzenlemesini içeren 3. fıkrasının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Mülga 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un, işlem tarihindeki haliyle 'Görev' başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, 'Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve hukuki düzenlemeleri yapmak, görüş bildirmek' Adalet Bakanlığının görevleri arasında sayılmış; 'Bakanlığın düzenleme görev ve yetkisi' başlıklı 30. maddesinde de, 'Bakanlık, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkilidir.' hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi' başlıklı 153. maddesinde, '(1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
(2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
2. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
3. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
5. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
6. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
8. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337).
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçu.
d) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar.
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
(5) Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.' hükümleri; 'Yönetmelik' başlıklı 333. maddesinde, 'Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, aksine hüküm bulunmadıkça, ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılır.' hükmü yer almaktadır.
Dava konusu edilen, 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik; bölge adliye mahkemesi başkanlığı, başkanlar kurulu, daireleri, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile adlî yargı ilk derece mahkemesi, hâkimliği, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonunun idarî işlemleriyle, yargılama ve yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesine dair usul ve esasları belirlemek amacıyla, bölge adliye mahkemesi başkanlığı, başkanlar kurulu, daireleri, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile adlî yargı ilk derece mahkemesi, hâkimliği, Cumhuriyet başsavcılığı ve adalet komisyonu ile müdürlüklerde tutulacak kayıtlar, kartonlar, yapılacak idarî işlemler, yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun uygulama alanını kapsamak üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'a dayanılarak hazırlanmıştır.
Anılan Yönetmeliğin, 'Tanımlar' başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendinde, 'Ön büro: Soruşturma ve davanın açılmasından başlamak üzere yargılama ile ilgili bütün işlemler ile sunulan veya talep edilen her türlü evraka ilişkin işlemlerin yapıldığı, genellikle adliyelerin giriş kısımlarında bulunan yazı işleri birimi' şeklinde tanımlanmış; 'Yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi' başlıklı 105. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendinde, 'Soruşturma ve kovuşturması devam eden dosyaları eksiksiz ve düzenli bir şekilde muhafaza etmek.' zabıt katibinin görevleri arasında sayılmış; 'Soruşturma evrakının incelenmesi ve örnek alınması' başlıklı 137. maddesinin dava konusu 3. fıkrasında, 'Şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hâkimin kararıyla kısıtlanabilir.' düzenlemesine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin Dava Konusu 137. Maddesinin 3. Fıkrasının İncelenmesi:
Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği; 124. maddesinin, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihteki halinde ise, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 124. maddesi, idarenin düzenleme yetkisinin anayasal dayanağını oluşturmaktadır. Anayasanın sözü edilen maddesinde, idareyi düzenleyici işlem yapma yetkisini kullanmaya zorlayan bir kurala yer verilmediği gibi, bu yetkinin ancak Yasada açıkça belirtilen hallerde kullanılacağına ilişkin bir sınırlama da bulunmamaktadır. Dolayısıyla Anayasanın 123. maddesi gereği kuruluş ve görevleri yasayla düzenlenen idare, bu görev alanlarını ilgilendiren yasaların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarma yetkisini haizdir. Başka bir ifadeyle, yasayla verilen görev alanlarında idarenin düzenleme yapma yetkisi mündemiçtir. Aksi yorum, idareye yasayla verilen görevin ifa edilmesinde yararlanılacak araçlardan biri olan düzenleme yetkisinin, görevli olunan alanda dahi kullanılamaması ve bu suretle görevin gereği gibi yerine getirilememesi sonucunu doğuracaktır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde; yargılama faaliyeti dışında kalan adalet hizmetleriyle ilgili konularda hukuki düzenlemeleri yapma yetkisinin Adalet Bakanlığı'nın görevleri arasında bulunduğu ve Bakanlığın kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri; tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan, davaya konu edilen düzenlemenin yetki unsuru yönünden hukuka uygun olup olmadığının tespiti için, öncelikle düzenlemenin adalet hizmetlerinin yürütülmesi kapsamında olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
Yargı mercilerine bağlı bulunan yazı işleri müdürlükleri (ve ön büro), mahkemelerin yargısal ve idari yazışmalarının yapıldığı, dava dosyalarının tertipli bir şekilde tutulup arşivlendiği, bu suretle yargısal faaliyete yardımcı nitelikte görev yapan idari birimlerdir. Yargı mercilerinin yazı işlerini yapan bu birimlerde yürütülen hizmetlerin başında, soruşturma dosyalarının ve dava dosyalarının tertipli bir şekilde muhafaza edilmesi gelmektedir. Nitekim, yukarıda yer verilen dava konusu Yönetmeliğin 105. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendi ile zabıt katiplerine soruşturma ve kovuşturması devam eden dosyaları düzenli ve eksiksiz bir şekilde muhafaza etme görevi tevdi olunmuştur.
Davaya konu edilen düzenlemenin içeriğine bakıldığında da, söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin kurallar getirdiği, dolayısıyla soruşturma evresinde soruşturma dosyalarının tutulduğu yazı işleri müdürlüklerinde ve/veya ön bürolarda incelenmesine ilişkin usule yer veren dava konusu düzenlemenin adalet hizmetleri kapsamında yer alan yazı işleri hizmetine dahil olduğu ve yargısal alana ilişkin olmadığı, bu itibarla 2992 sayılı Kanun ile davalı idareye tanınan düzenleme yapma yetkisi içerisinde kaldığı sonucuna varılmaktadır.
Bununla birlikte, Anayasanın 124. maddesinde ifadesini bulan 'normlar hiyerarşisi' kuramına göre, hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
Yukarıda yer verilen 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında, müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürme ihtimalinin bulunması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabileceği, fakat bu kararın sadece madde metninde tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda müdafinin dosya inceleme yetkisinin ancak kanunda tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda kısıtlanabileceğinin düzenlenmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik maddesinde suçlar arasında herhangi bir ayrım yapılmadığı, bu haliyle söz konusu düzenlemenin kanunda belirlenen sınırlamayı aşacak şekilde tüm suçlar açısından kısıtlama kararı verilmesine imkan tanıdığı görüldüğünden, dava konusu düzenlemede üst hukuk normuna uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Esasen, Anayasanın 36. maddesi kapsamında hak arama hürriyetine, adil yargılanma ve savunma hakkına ilişkin bulunan bir konuda, 5271 sayılı Kanun'un verdiği kısıtlama yetkisinin aşılması, dolayısıyla temel hak ve hürriyetlerin yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye istinaden idari işlemle kısıtlanabileceği kuralının ihlal edilmesi nedeniyle de dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 137. maddesinin 3. fıkrasının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ... TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ... TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 30/11/2021 tarihinde gerekçe yönünden oy çokluğu, esas yönünden oy birliğiyle karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Dava; 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin, 'Soruşturma evrakının incelenmesi ve örnek alınması' başlıklı 137. maddesinin 3. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
Yargı bağımsızlığının gerekliliği ve varlığı, güçler ayrılığı ilkesinin yanı sıra Anayasa'nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez nitelikteki 2. maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerine dayanmaktadır. Başka bir ifadeyle yargı bağımsızlığı, daha doğrusu yargının bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olmasının doğal ve zorunlu sonucu; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunun, kişi temel hak ve özgürlüklerinin en önemli güvencesini oluşturan hukuk güvenliğini sağlamanın tek aracıdır.
Bu önemi ve vazgeçilemezliği nedeniyle Anayasa, güçler ayrılığını, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olarak nitelendirmiş; bu bağlamda yasama ve özellikle yürütme erki ile yargı arasında, yargının işlevsel etkinliğini artırmak, faaliyetlerini hızlandırmak ve kolaylaştırmak için kimi organik bağlar kurmakla birlikte, fonksiyonel bir etkide bulunulmasına, yani yargı yetkisinin kullanılmasına ve yürütülmesine karışmaya kesinlikle izin vermemiştir. Bu haliyle, yargı erkini oluşturan, yargı yetkisini kullanan hakimlik ve savcılık mesleğinin yürütülmesinin, başka bir ifadeyle yargı yetkisinin kullanılmasının, yani mahkemelerce yapılan faaliyetlerin neler olduğunun belirlenmesinin yürütme erkine bırakılmaması, hatta yürütmenin etki ve gözetiminin dahi bulunmaması hukukun genel ilkelerinin ve üstün kamu yararının mutlak gereğidir.
Bu çerçevede, 'muhakeme' kavramı, yalnızca yargılama usulünü değil, yargı yerinin uyuşmazlığın çözümü için yürüttüğü faaliyetten kaynaklanan hukuki ilişkilerin sujelerinin işlemlerini de içermektedir.
'İdare Hukuku'nda 'yetki', idareye Anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade etmektedir. Bu yönüyle idari işlemin en temel unsurunu oluşturan 'yetki', yasayla hangi makama verilmiş ise ancak onun tarafından kullanılabilir. İdare Hukukunda 'yetkisizlik kural, yetkili olma istisna'dır. Bu istisna ise, yetkinin, yalnızca yasayla gösterilen hallerde ve yine yasayla gösterilen idari merciler tarafından kullanılmasıdır. Bu nedenle 'yetki' yasanın açık izni olmadan devredilemez. Anayasa'nın 123. maddesi uyarınca, kuruluş ve görevleri yasayla düzenlenmek durumunda olan idarenin kendi düzenleme yetkisi de yasalarla sınırlı olduğundan, yetki kuralları genişletici yoruma tabi tutulamaz.
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında Adalet Bakanlığının düzenleme yapma yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Yargılama usulü ile ilgili konular yargı yerini ilgilendirdiği için, yargılama usulü yasalarının uygulanmasına ait alt düzeydeki normların konusu ve kapsamının ilgili yasa metninin lafzıyla sınırlı olacağı tabiidir.
Bu nedenle, genel anlamda, mahkemelerin yargılama faaliyeti içinde yer alan usul konusunun, idari alanın dışında kaldığının ve münhasıran yasa konusu olduğunun kabulü gerekmektedir. Yargılama usulü içinde düzenlenen bir konunun idari alan sayılabilmesi için ise, bu konuların neler olduğunun ve sınırlarının yasa koyucu tarafından açıkça gösterilmesi zorunludur. Yasa koyucunun düzenleme yapma yetkisi vermediği hususların da idarece düzenlenebileceğinin kabulü, yargı yetkisinin idare tarafından kullanılması anlamına gelir ki, bu durumun diğer bir ifadesi 'fonksiyon gaspı'dır.
Söz konusu Kanun hükümlerinin birlikte incelenip değerlendirilmesinden; yasa koyucunun 'idari alan' olarak kabul edip yönetmelikle düzenlenmesini öngördüğü konuları, konu ya da madde belirtmek suretiyle açıkça gösterdiği; 5271 sayılı Kanun'un 333. maddesinde ise, yönetmelik çıkarma yetkisini, sadece bu Kanun'da öngörülen Yönetmelikler ile sınırlandırdığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar kapsamında, uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle davalı idarenin Yönetmeliğin dava konusu maddelerinde düzenlenen konularda düzenleme yapma yetkisinin olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin Anayasa'nın 124. maddesinden kaynaklanan düzenleme yetkileri, görev alanları ile ilgili yasalarla sınırlı olması nedeniyle, mahkemeler tarafından uygulanacak olan yargılama usulüne ilişkin yasaların, idarenin görev alanı ile ilgili olduğundan söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, savunma ve adil yargılanma hakkına ilişkin olan yukarıda yer verilen hususlarda Adalet Bakanlığının düzenleme yetkisi olmadığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı, bu sebeple düzenlemenin iptali gerektiği oyuyla Daire kararına gerekçesi yönünden katılmıyorum.