Hukuk Genel Kurulu 2016/376 E. , 2020/306 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... Başkanlığı vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... Başkanlığı vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde kaynak operatörü olarak 2000-2011 yılları arasında çalıştığını, 2011 yılında en son aylık ücretinin 1.900.00TL olmasına rağmen işveren tarafından çalıştığı dönemlerde asgari ücret üzerinden primlerinin yatırıldığını ileri sürerek gerçek ücretinin 1.900.00TL olarak tespiti ile kayıtların bu şekilde düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Başkanlığı vekili (SGK) cevap dilekçesinde; prime esas kazancın tespitine dair davaların yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı Gts Turbo Dizel Servis Denizcilik Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacının sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden ödendiğini ve davacının sunduğu maaş yazısının davacının maddi sıkıntı içine düştüğü bir anda bankadan kredi çekebilmesi için verildiğini, bu sebeple bu yazıdaki ücretin gerçek ücretini yansıtmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
7. İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin 15.10.2014 tarihli ve 2013/771 E., 2014/635 K. sayılı kararı ile; davacının kaynak ustası olarak çalıştığı davalı işyerinde gerçek ücretinin asgari ücretin 2-3 katı olduğu, ancak işverence primlerin asgari ücret üzerinden ödendiği, davalı şirket tarafından imzalanan ilgili banka şubesine yazılan yazı ve davacıya yapılan ödemeye ilişkin banka dekontunda davacının 2010 yılında 1.900.00TL ücret aldığının anlaşıldığı, davacının 10 yılın üzerindeki kıdemi, kaynakçı ustası olarak icra ettiği meslek ve piyasa koşulları dikkate alındığında davalı işyerindeki uzun hizmet süresini asgari ücret üzerinden geçirdiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, işverenlerin çoğunlukla daha az vergi, prim ödemek amacıyla gerçek ücreti kayıtlarına yansıtmadıkları bilinen bir olgu olduğundan davacının banka dekontu ve bordrolu tanık beyanları ile ispatlanan son aylık ücretinin net 1.900.00TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Başkanlığı vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.02.2015 tarihli ve 2014/27280 E., 2015/3118 K. sayılı kararı ile;
'... Dava, prime esas kazancın tespitine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 2000 yılından itibaren çalışmaya başladığını, 1.900-TL net maaş ile çalıştığını belirterek, eksik yatırılan sigorta primlerinin tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin birinci fıkrasında sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kâğıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, davalı işveren tarafından ücret bordrolarının dosyaya ibraz edildiği, ibraz edilen ücret bordrolarının bir çoğunun davacı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt konmadan imzalandığı, ücret bordrolarının incelenmesinde davanın asgari ücret veya asgari ücretin biraz üzerinde maaş aldığı ve kurum kayıtlarının da ücret bordrolarıyla uyumlu olduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2015/200 E., 2015/292 K. sayılı kararı ile; Kuruma ödenmesi gereken sigorta priminin hesabında gerçek ücretin esas alınması gerekmekte olup ücret iddiasının tanıkla ispat sınırını aşan miktarı için yazılı delille ispat zorunluluğu bulunduğu, ancak tespiti istenilen miktarın tanıkla ispat sınırını aşsa dahi bu konuda yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması durumunda yine tanıkla ispatlanabileceği, ihtirazı kayıt içermeyen ücret bordrolarının yanında dosyada davalı işveren tarafından tanzim edilen 26.02.2010 tarihli imzalı belgede bankaya davacıya 1.900.00TL ödeme yapılması talimatının verildiği, söz konusu talimat gereği davacıya Garanti Bankası tarafından 26.02.2010 tarihli dekont ile ödeme yapıldığı, ilgili belgenin HMUK'nın 292. maddesi çerçevesinde yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olduğu ve ücretin ispatı konusunda tanık dinlenme olanağının doğduğu, dinlenen bordro tanık beyanlarından davacının gerçek ücretinin Kuruma yatırılandan daha fazla olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle ve önceki gerekçelerde tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı ... Başkanlığı vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK:
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, kaynak ustası olarak 2000-2011 yılları arasında davalı işyerinde çalışan davacının prime esas kazancının tespitine dair talebi yönünden, davalı şirket tarafından imzalanan ilgili banka şubesine hitaben yazılan davacının 2010 yılında 1.900.00TL ücret aldığına dair belgenin ve davacıya yapılan ödemeye ilişkin banka dekontunun yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı buradan varılacak sonuca göre davacı tarafından imzalanan ücret bordoları nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Öncelikle belirtilmelidir ki sosyal devlet olmanın bir gereği sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Sosyal güvenlik hakkının bir tezahürü olan hizmet ilişkisinin belirlenmesine yönelik hizmet tespiti davaları ve onun bir yansıması olan prime esas kazancın tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Diğer taraftan bu davalarda işverenin çalışma olgusunu kabulünün ya da reddinin tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.
14. Kendiliğinden (resen) araştırma ilkesinin uygulandığı prime esas kazancın tespiti davalarında, hâkim resen delil toplayabileceği gibi taraflar da her türlü delil ileri sürebilirler. Bu nedenle ispat yükü bir tarafa yüklenemeyeceği gibi HUMK'nın 288. maddesi (HMK 200) uyarınca senetle ispat zorunluluğu da bulunmamaktadır. Resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu prime esas kazancın tespiti davalarında, iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağı uygulanmaz, isticvap hükümleri uygulama alanı bulmaz. Tasarruf ilkesinin uygulandığı davalarda, hâkim kesin deliller ile bağlı olduğu hâlde, resen araştırma ilkesinin uygulandığı hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti davalarında hâkim kesin delillerle bağlı değildir.
15. Prime esas kazancın tespiti davaları her türlü delil ile ispatlanabileceğinden bu tarz uyuşmazlıkların çözümünde işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporlarının olup olmadığı araştırılmalı, mümkün oldukça tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde, tarafları veya işyerini bilen veya bilebilecek durumda olanlar zabıta marifetiyle araştırılarak saptanmalı, alınan ücret konularında beyanlarına başvurularak, tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, sigortalının yaptığı işin özellikleri (vasıflı olup olmadığı), işyerindeki veya meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde veya başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler araştırılmalı, kayıtlarda görünen ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına uygun bulunup bulunmadığı da dikkate alınarak, sigortalının yaptığı iş, yaşı ve kıdemi belirtilmek suretiyle TÜİK ve ilgili meslek odalarından, sendika üyesi işçi olması hâlinde ise bağlı bulunduğu sendikadan emsal ücret araştırması yapılmalıdır.
16. Nihayet prime esas kazancın tespiti davalarında hâkim toplayabileceği tüm kanıtları toplamalı, her türlü delilden yararlanmalı, hiçbir şüpheye mahal bırakmadan uyuşmazlığı çözüme kavuşturmalıdır.
17. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.10.2019 tarihli ve 2018/1 E., 2019/5 K. sayılı kararında 'Yurt içine/yurt dışına sefer yapan tır şoförlerine her sefere çıktıklarında ödenen paranın harcırah/yolluk veya ücret/prim niteliğinde olup olmadığı, kıdem tazminatı ve prime esas kazancın hesabında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; işçilik alacakları davalarında taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda ise resen araştırma ilkesinin geçerli olması nedeniyle her dava dosyasında somut olayın özelliği ile delil durumu da dikkate alınarak yapılan ödemenin ücret ya da harcırah/yolluk olarak kabulünün mümkün olabileceği, bu nedenle aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli, soyut ve genel nitelikte kurallar koyan ve temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamak olan içtihadı birleştirme kararlarının bu amacı ile bağdaşmayacak şekilde bir sınırlandırma yapılmasının uygun düşmeyeceği gerekçeleriyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır...' şeklinde açıklama yapılarak prime esas kazancın tespitine dair davalarda Özel Dairenin bozma gerekçesinde belirtilen yazılı delil ile ispat şartının aranmasının sosyal güvenlik hukuku kapsamında usul ve yasaya uygun olmadığı da vurgulanmıştır.
18. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece tanık beyanları ve 26.02.2010 tarihli banka dekontu değerlendirilerek davacının asgari ücretin üzerinde ücret aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdiği anlaşılmaktadır. Oysa ki prime esas kazancın tespitinin istendiği eldeki davada resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve kamu düzenini ilgilendirdiği dikkate alındığında, mahkemece prime esas kazanç belirlenirken, 1086 sayılı HUMK'nın 288 ve 292. (6100 sayılı HMK'nın 200 ve 202) maddelerindeki belge (senet) ile ispat kuralları ile bağlı olunmaksızın tüm dosya kapsamı dikkate alınarak ve emsal ücret araştırması yapılarak sonuca gidilmesi gereklidir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davaya konu prime esas kazancın miktarı dikkate alındığında bu konudaki talebin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288 ve 292. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 ve 202.) maddelerindeki hükümler çerçevesinde ispatının gerektiği, sadece tanık beyanları veya emsal ücret araştırması yapılarak sonuca gidilmesinin hukuka uygun olmadığı, davacı tarafın iddiasının ancak yazılı belgelerle kanıtlanması gerektiği, davalı işveren tarafından davacıya 1.900.00TL ödeme yapıldığına dair dekontun sadece ait olduğu yıl yönünden delil başlangıcı olarak kabul edileceği, bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... Başkanlığı vekili ve davalı işveren vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıran davalı işveren Gts Turbo Dizel Servis Denizcilik Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.06.2020 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.