Hukuk Genel Kurulu 2020/594 E. , 2022/830 K.
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “Rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Elazığ İş Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; 26.01.2010 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden dava dışı sigortalının hak sahiplerine 105.792,50TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlanması ve 308TL cenaze yardımı yapılması nedeniyle 106.100,50TL Kurum zararı oluştuğunu, Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/207 E. sırasına kayden açılan davadaki yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda iş kazasında davalı işverenin %65, sigortalının ise %35 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek 68.965,32TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; tüm kusurun sigortalıda olduğunu, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Elazığ İş Mahkemesinin 29.12.2016 tarihli ve 2015/764 E., 2016/544 K. sayılı kararı ile; hüküm kurmaya elverişli kusur ve hesap bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince iş kazası nedeniyle %65 oranında kusurlu olan davalı şirketin toplam 52.333,67TL olan Kurum zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Elazığ İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli ve 2017/341 E., 2017/835 K. sayılı kararı ile; hesap raporunda gerçek zarar toplamının düşük tespit edildiği, hak sahiplerinin ayrı ayrı ölüm gelirlerinin ilk peşin sermaye değerlerinin gerçek zarardan daha az olması nedeniyle az olan ilk peşin sermaye değerleri toplamına göre tazmini gereken Kurum alacağının belirlenmesi gerektiği, her ne kadar Maden Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/46 E. sayılı dosyadaki sanıklara bir miktar kusur izafe edilmesi gerekmekte ise de bu husus istinaf sebebi yapılmadığından inceleme yapılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.10.2019 tarihli ve 2017/5626 E., 2019/6849 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece, hükme esas alınan kusur raporunda ceza davasında kusurlu bulunarak mahkûm olan, iş kazasının gerçekleşmesinde etkileri olduğu belirlenen gerçek kişilerin ihlal ettikleri iş güvenliği kuralları ile ihlal sonucuna bağlanan şahsi kusur oranları ile işveren şirketin kusur oranlarının ayrı ayrı belirlenmesi ve gereği gözetilmeksizin değerlendirme yapıldığı anlaşılmakla, ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu gözetilmek suretiyle cezada mahkum olanlara bir miktar kusur verilmesi gereği dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin, kusur yönünden davacı kurum temyizi olmaması nedeni ile işveren lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 15.01.2020 tarihli ve 2019/2153 E., 2020/11 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sanıklara kusur verilmesi gerektiğine ilişkin beyan ve itirazı olmadığı gibi istinaf başvuru dilekçesinde bu kişilerin iş kazası nedeniyle bir kusurlarının bulunmadığını vurguladığı, bu nedenle kusur incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı hususunun davalı işveren bakımından kesinleştiği, taraf vekillerinin istinaf başvuru sebepleri ve kamu düzeni kapsamında inceleme yapıldığı, ceza yargılamasında mahkum olanlara bir miktar kusur verilmesi gerektiğine ilişkin bozma nedeninin kamu düzeniyle ilgili olmadığı, ayrıca temyiz incelemesinde daha önce ileri sürülmeyen yeni vakıaların ve delillerin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, davalı vekili tarafından ilk defa 29.09.2019 tarihli ek temyiz dilekçesinde bozma konusu yapılan hususun temyiz sebebi yapıldığı, eldeki davanın malvarlığına ilişkin rücuan tazminat olduğundan bu hususun kanunun açık hükmüne de aykırılık olarak da kabul edilmeyeceği olmadığı, öte yandan 2020 yılı için temyiz sınırı 72.070TL olmasına rağmen direnme kararının miktar itibariyle kesin olup olmadığı değerlendirildiğinde işlemekte olan kanun yolu denetim sürecinin kesintiye uğramaması ve davalının mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmaması gerektiği kanaatiyle davalı yönünden temyiz yolunun açık olduğu sonucuna varıldığı vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin Ek Kararı:
13. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 tarihli ve 2019/2153 E., 2020/11 K. sayılı ek kararı ile; davaya konu iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yaptığı sosyal sigorta yardımları nedeniyle oluşan zararından tazminin mümkün olmadığı belirlenen miktara göre kararın davacı Kurum yönünden kesin olduğu gerekçesiyle davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Ek Kararın Temyizi:
14. Ek karar süresi içerisinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının bağlayıcı olduğu gözetilerek hakkında mahkûmiyet kararı verilenlere bir miktar kusur verilmesinin gerekip gerekmediği; buradan varılacak sonuca göre mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle;
a. Davacı vekilinin direnme kararına ilişkin temyiz isteminin miktardan reddine dair verilen ek kararın usulüne uygun olup olmadığı;
b. Davalı vekilinin direnme kararına ilişkin temyiz isteminin direnme kararının verildiği 15.01.2020 tarihinde 72.070TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususları ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Davacı vekilinin direnme kararına ilişkin temyiz isteminin miktardan reddine dair verilen ek kararın usulüne uygun olup olmadığına dair ön sorun yönünden;
17. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle göreve başlamıştır.
18. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar belirtilmiştir. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup re'sen nazara alınır.
19. 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle ile belirlenmektedir. Anılan Ek 1 maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
20. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 15.01.2020 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 72.070TL’dir.
21. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
22. Somut olayda davacı Kurum vekili dava dilekçesinde davalı işverenden %65 oranındaki kusuruna denk gelen 68.965,32TL’nin tahsilini talep etmiş; İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 19.06.2017 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile 68.965,32TL’nin davalıdan tahsiline dair karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş; Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
23. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesinin 19.06.2017 tarihli kararı davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmediğinden davacı Kurumun talep edebileceği miktarın 68.965,32TL‘dir. Davalı işverenin kusur oranının %100 olduğu kabul edilse dâhi toplam Kurum zararının 106,100,50TL olup Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan miktarın 68.965,32TL olduğu dikkate alındığında davacı Kurumun talep edebileceği tutarın en fazla 37.135,18TL olduğu anlaşılmaktadır.
24. Bu durumda belirtilen ve direnmeye konu miktar Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 15.01.2020 tarihinde geçerli olan 72.070TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan davacı Kurum vekilince anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
25. O hâlde Bölge Adliye Mahkemesince verilen 24.02.2020 tarihli ve 2019/2153 E., 2020/11 K. sayılı ek karar yukarıda açıklanan bu değişik gerekçeyle onanmalıdır.
B. Davalı vekilinin direnme kararına ilişkin temyiz isteminin direnme kararının verildiği 15.01.2020 tarihinde 72.070TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediğine dair ön sorun yönünden;
26. Direnme kararını temyiz eden davalı ...Ş. aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan 68.965,32TL’nin Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 15.01.2020 tarihinde geçerli olan 72.070TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, davalı vekilinin anılan karara karşı temyiz yoluna başvurması miktar itibariyle mümkün değildir.
27. Şu hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ... vekilinin direnme kararına yönelik yaptığı temyiz isteminin miktardan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesince verilen 24.02.2020 tarihli ve 2019/2153 E., 2020/11 K. sayılı EK KARARIN yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA (IV-A),
Davalı ...Ş. vekilinin direnme kararına yönelik yaptığı temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE (IV-B),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.