Ceza Genel Kurulu 2017/1181 E. , 2021/595 K.
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Temyiz Edenler : Sanık müdafisi ve katılan ... vekili
Sanık ...'ın kasten öldürme suçundan TCK'nın 81/1, 29, 62, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin ... 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.11.2014 tarihli ve 190-347 sayılı hükmün sanık müdafisi ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.03.2016 tarih ve 888-1314 sayı ile;
'Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın olay gecesi maktulün evinde misafir olarak kaldığı, sanık ile maktulün birlikte alkol aldıkları, daha sonra maktulün eşi olan ... ile tartıştığı, bunun üzerine ...'ın evden çıkıp gittiği, bu aşamadan sonra maktulün eline bıçak alarak sanıkla tartışmaya başladığı 'Senin yüzünden eşimle kavga ettim' diyerek bıçakla saldırdığı, sanığın bıçak darbelerinden korunmaya çalışırken ellerinin kesildiği, sanığın evden ayrılmak için çantasını aldığı sırada maktulün sanığın yakasından tutarak apartmandan aşağıya doğru çekmek suretiyle onu dışarı çıkarttığı, bu sırada da bıçağın sapı ile sanığa vurmaya devam ettiği, dışarıda bir süre oturan maktulün tekrar bıçakla sanığın üzerine hücum ettiği ve boğazına sarıldığı, sanığın bu saldırıyı defetmek için çantasında bulunan tabancayla bir el ateş ederek maktulü öldürdüğü anlaşılan olayda;
1- Sanık ...'nin kendisine yönelen ve devam eden bıçaklı saldırıyı defetmek amacıyla, saldırı ile orantılı bir şekilde tabancayla bir el ateş etmek suretiyle gerçekleştirdiği eylemin, meşru savunmaya ilişkin 'Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez' şeklindeki düzenlemeye uygun olduğu, TCK'nın 25/1 ve CMK’nın 223/2-d. maddeleri uyarınca sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre de, 24.11.2015 günlü Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,' nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
(2) numaralı bozma nedenine uyan ... 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 11.11.2016 tarih ve 207-324 sayı ile;
'...Ölüm sonucuna yol açan tabanca ile ateş etme olayından önce süregelen ve evde başlayarak sokağa taşan maktulün kendisine misafir olarak gelen arkadaşı sanığa yönelik bıçakla etkili eylemleri bakımından bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sanığın da maktul ile birlikte normal düzeyde alkol aldığı 20.06.2014 tarihli beyanı ile açıktır. Sanık yargılamada en son boğazına bıçak dayayınca boğazının kanadığını ve çantasından silah çıkartarak mermiyi ağzına aldığını, belki kaçar diye düşündüğünü ancak maktulün daha çok öfkelendiğini ve bu sırada silahın patladığını belirtmiştir. Tanık ...'ün beyanı ile de sabit olduğu üzere aşırı alkollü olan maktulün oturarak bir süre beklediği, sanığın ise evde kalan ayakkabısını maktulün çocuğundan isteyerek getirtecek derecede soğukkanlı olduğu, hatta tanığın, sanığın olaydan sonra soğukkanlı bir şekilde ve sakince ayrılması nedeniyle maktulün başka bir nedenle veya şekilde öldüğü kanısına ulaştığı anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra olayda kullanılan silah yine sanığın üzerinde olmayıp aşağı indirdiği çantasının içerisinde bulunmaktadır. Sanık silahı çantasının içerisinden çıkararak maktule yöneltmiş olup, bu durum saldırı anında silahın hemen çıkarılıp kullanılmadığını, saldırı ile savunma arasında eş zamanlılık sorunu olduğunu göstermektedir. Her ne kadar sanığın kaçma yükümlülüğü bulunmadığı söylenebilirse de maktulün de yukarıdaki zaman zaman oturmakta olduğu şeklindeki durumu ve oluşan bıçak darbelerinin raporda belirtildiği üzere basit müdahale ile giderilebilir derecesini aşmaması dikkate alındığında sanığın doğrudan maktulü öldürmeye yönelik vurmadan saldırıyı savuşturabileceği ve olay yerinden ayrılarak saldırıyı sonuçsuz bırakabileceği kanısına varılmıştır. Zaten sanık da tüm aşamalarda önce mermi sürdüğünü, daha sonra ise tabancanın patlayarak yere düştüğünü belirtmiştir.
Tüm bu nedenler karşısında TCK'nın 25 ve 27. maddesi koşullarının oluşmadığı, sanığın ağır tahrik altında mağduru silahla kasten öldürdüğü ve bu nedenle cezalandırılması gerektiği' şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hüküm de sanık müdafisi ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2017 tarihli ve 6335 sayılı 'Bozma' istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.11.2017 tarih ve 832-4499 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan verilen mahkûmiyet kararı sanık müdafisi tarafından temyiz edilmemiş, katılan vekilinin temyiz talebi ise Özel Dairece reddedilmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet kararıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında meşru savunma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
21.04.2014 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 00.30 sıralarında ... Mahallesi, Barış Sokak, 12 numaralı binanın önünde bir şahsın ateşli silahla öldürüldüğü ve cesedin hâlen olay yerinde bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, ... isimli şahsın cesedinin kaldırım üzerinde olduğu, baş bölgesinden yoğun kan aktığı ve kısmen pıhtılaştığının görüldüğü, yapılan incelemede boynun sol yanlarından ateşli silah mermi giriş çıkış deliği olduğu tahmin edilen delikler görüldüğü, cesedin başına yakın yerde kanlı bir bıçak ve yakınlarda boş kovan ve 1 adet mermi çekirdeği görüldüğü, kaldırım üzerindeki kan izlerinin ölenin evinin önündeki merdivenlere ve evin içine kadar devam ettiği, 5 katlı binanın çatı katında yoğun kan izlerinin görüldüğü, girişe göre en soldaki oda içerisinde üzerinde içki şişeleri olan yemek masası olduğu ve içerisinin alkol koktuğunun belirtildiği,
21.04.2014 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; 36 numaralı binanın önünde kapı ağzında giyinik hâlde, üzerinde ve etrafında yoğun şekilde kan bulunan, boynunda mermi giriş çıkış isabeti olduğu görülen eks bir erkeğin görüldüğü, eks şahsın baş ucunda 1 adet bıçağın bulunduğu ve 1 adet deforme mermi çekirdeğinin olduğu, 34 numaralı kapı karşısında bulunan 34 KC 5471 plaka sayılı aracın sağ ön teker arkasında 1 adet mermi kovanının görüldüğü, eks şahsın ayak tarafına uzanan kaldırım üzerinde kan olduğu tahmin edilen lekelerin bulunduğu, bu lekeler takip edildiğinde 40 numaralı binanın önünde sonlandığı, eks şahsın ikamet ettiği binanın en üst katına çıkan merdivenler üzerinde yine kan olduğu tahmin edilen lekelerin bulunduğu. 5. kat merdivenleri üzerinde 1 adet elbise düğmesinin görüldüğü, ikamet içinde özellikle girişe göre sol tarafta bulunan oda içerisinde yerlerde ve duvarlarda yoğun şekilde kan tahmin olduğu tahmin edilen lekelerin bulunduğu, bu oda içerisinde masa üzerinde içki şişe ve bardaklar olduğu, yine WC içerisinde ve lavaboda yoğun şekilde kan olduğu tahmin edilen lekelerin görüldüğü, diğer bölümlerde anormal bir dağınıklığın olmadığının bildirildiği,
22.04.2014 tarihli yakalama, muhafaza altına alma ve savcı görüşme tutanağında; olayın şüphelisi olduğu tespit edilen ...’ın yakalanmasına yönelik çalışmalara devam edilmekte iken, şüphelinin amcası marifetiyle tespit edilen telefonu aranarak şüpheliyle yapılan görüşmede, teslim olması yönünde telkinde bulunulduğu, şüphelinin 22.04.2014 tarihinde teslim olacağını söylediği, 22.04.2014 tarihinde saat 10.00 sıralarında Polis Merkezini arayarak kendisini ...’ın kardeşi ... olarak tanıtan şahsın, şüpheli ...’ın olayda kullanmış olduğu silah ve olay esnasında üzerinde bulunan kıyafetlerle birlikte gelerek teslim olacağını belirtmesi üzerine, şahsa gelmesi gerektiği yerin söylendiği, aynı tarihte saat 11.30 sıralarında şüpheli ...’ın müdafisi ile birlikte Polis Merkezine teslim olduğu, şüphelinin teslim ettiği 9 mm çapında tabanca, bu tabancaya ait 1 adet şarjör ve dip tablasında MKE 9P 12 ibareleri yazılı olan 13 adet fişek ile olay esnasında üzerinde giyili olduğunu beyan ettiği kıyafetlerin muhafaza altını alındığının belirtildiği,
21.04.2014 tarihli ölü muayene tutanağında; 175 cm boyunda, 77 kg ağırlığında, 35-40 yaşlarındaki erkek cesedinde, ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin vücut arka yüzde bası görmeyen yerlerde oluştuğu, skopi altında yapılan incelemede metalik cisim imajına rastlanmadığı, boyun sağ yanda, etrafında barut kakmaları olan ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği, sol angulus mandibula altında yırtık şeklinde ateşli silah mermi çekirdeği çıkış deliği görüldüğü, sol üst ve alt ekstremite ile vücut arka yüzünün kan ile sıvalı olduğu, göğüs sol tarafta transvers uzanımlı 13x1 cm'lik eski nedbe ve sol arkus kostarium üzerinde 7x1 cm'lik eski nedbe görüldüğü belirtilerek, kesin ölüm nedeninin tespit edilebilmesi için klasik otopsi yapılmak üzere cesedin Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 23.07.2014 tarihli otopsi raporunda; ceset üzerinde boyun sağ yanda etrafında barut kakmaları olan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası ve sol angulus mandibula altında yırtık şeklinde ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası görüldüğü, boyun sağ yanından giren ateşli silah mermi çekirdeğinin cilt ciltaltı ve yumuşak dokuda kas dokuyu seyirle C3 ve C4 vertebra korpusunda kırık oluşturarak sağdan sola aşağıdan yukarı seyirle C3 vertebra seviyesinde medulla spinaliste kontüzyon oluşturarak ve aynı seviyede sol karotis comminis ve internal juguler veni ve sternokleiodamastoid kası yırtarak angulus mandibula hizası altından vücudu terk ettiğinin görüldüğü, kanda 198 mg/dl etanol bulunduğu, cesedin vücuduna 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup oluşturduğu yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği cilt cilt altı bulgularına göre atışın yakın atış mesafesinden yapılmış olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde edilmediği, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı vertebra kırıkları ile birlikte büyük damar delinmesinden gelişen iç ve dış kanama ve medüller şok sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
... Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 22.04.2014 tarihli geçici genel adli muayene raporunda; ...’ın üst dudak iç kısımda laserasyon olduğu, nörolojik muayenesinde defisit olmadığı, servikal hassasiyet bulunmadığı, sağ taraf boyunda pansumanı yapılmış minimal kesi görüldüğü, sağ el orta parmakta pansuman yapılmış kesi, sol elde multiple pansuman yapılmış kesiler görüldüğü, belde her iki yanda 3-4 cm’lik ekimoz olduğu, toraks üst kısımda minimal laserasyon bulunduğu, toraks sağ yanda minimal ekimoz, sol omuzda 2-3 cm’lik abrozyon görüldüğü, sol koltuk altında ekimoz görüldüğü, batında hassasiyet olmadığının belirtildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 23.04.2014 tarihli adli raporda; ...'ın yapılan muayenesinde; sağ koltuk altı anterior yüzde 3x2 cm'lik ekimoz olduğu, sol mandibula 1/3 orta dış yüzde çene ucuna uzanım gösteren 2 cm'lik kesi olduğu, sol 1. parmakta 7 cm cilt, ciltaltı kesi olduğu, sol omuz üst yüzde 9 cm'lik ekimoz olduğu, sol el üst yüzde 1 ve 2. parmak hizasında 2 cm'lik cilt, cilt altı kesi olduğu, sol el 2. parmak iç yüzde orta falanks hizasında 1 cm'lik kesi olduğu, sol el 3. parmak iç yüzde distal falanks hizasında 1,5 cm lik kesi olduğu, sağ el 3. parmak distal falanksta 1x1 cm genişliğinde 1-2 mm derinliğinde doku kaybı olduğu, 2. kosta hizasında orta hattan sağa uzanan 6 cm abrazyon ve 4 cm üzerinde 4,5 cm'lik abrazyon olduğu; mevcut tıbbi belge ve bulgulara göre darp sonucu meydana geldiği bildirilen yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı ve basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 21.05.2014 tarihli uzmanlık raporunda; 9 mm çaplı, Parabellum tipi fişek atan, yerli el yapısı, fişek yatağı dâhil 10,5 cm’lik namlu uzunluğundaki yarı otomatik tabancanın, ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen 13 adet fişeğin 9 mm çaplı Parabellum tipi olup çap ve tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildikleri, söz konusu tabanca ve fişeklerin 6136 sayılı Yasa’ya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu ancak inceleme konusu tabancanın 6136 sayılı Yasa’nın 12/4. maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığı, olay yerinde bulunan 1 adet kovan ve 1 adet mermi çekirdeğinin söz konusu yarı otomatik tabancadan atılmış oldukları ifadelerine yer verildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 22.05.2014 tarihli uzmanlık raporunda; ..., ..., ... ve ... ...’den alınan ev svap numuneleri ile mukayese flaster bant numuneleri üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığının bildirildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 27.05.2014 tarihli uzmanlık raporunda; maktule ait tişört üzerinde 3 adet delik tespit edildiği, 1 deliğin tişörtün sağ koltuk altında, diğer 2 deliğin tişörtün sağ ve yakasında olduğu, tişörtün sağ yakasında bulunan delik üzerinde atış artıklarının tespit edildiği, bu deliğin yakın atış sonucu meydana gelen mermi giriş deliği olduğu, sol yakadaki diğer deliğin ise iç taraflarında atış artıkları bulunduğu, bu deliğin de mermi çıkış deliği olabileceği kanaatinin belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 05.01.2015 tarihli uzmanlık raporunda; olayda kullanılan bıçağın namlu ve kabzasından alınan kan lekeleri üzerinde yapılan incelemede, ... ile maktul ...’ün genotip özelliklerinin karışık olarak bulunduğunun bildirildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 12.01.2015 tarihli uzmanlık raporunda; olayda kullanılan 24,5 cm uzunluğunda tek ağızlı, sivri uçlu, oluksuz, sırtı küt, namlusunun sol yüzeyinde “Gülaça” ibaresi bulunan ağaç kabzalı bıçağın, imal durumu, tip ve niteliği itibarıyla 6136 sayılı Kanun’un 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz bıçaklardan olmadığının bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “Bahçelievler Yenibosna’da bulunan ... Oteli’nde temizlik görevlisi olarak çalışırım. 21 yıllık resmî nikâhlı eşim ... ve ... ile evliliğimizden olan çocuklarımız ... ve ... ... ile birlikte yaşarım. 20.04.2014 günü saat 18.00 sıraları ... çıkışı bir arkadaşımın yanına uğramış birlikte kahve içiyorduk. Bu sırada eşim ... beni telefonla arayarak misafirimiz olduğunu, bir an önce eve gelmem gerektiğini söyledi. Bunun üzerine arkadaşımın yanından ayrılıp evime doğru yola çıktım. Saat 19.00 gibi evime geldim. Eve geldiğimde evde eşim ... ile yakın köylümüz olan, eşimin kirvesi olduğunu bildiğim açık kimliğini bilmediğim ... isimli şahıs vardı. Eşim ile ... balkonda mangal yapıyorlardı. Aynı zamanda odaya kurmuş oldukları sofrada da içki içiyorlardı. ... isimli kişiye hoş geldin dedikten sonra bir müddet konuştuk. Sonra ben eşime ve misafirimize hizmet etmeye başladım. Birlikte çay içtik, zaman biraz geçtikten sonra saat 22.30 sıraları eşime, yorgun olduğumu söyleyip yatmaya gideceğimi söyledim ve eşime ...'nin nerede yatacağını sordum. Eşim de bizimle kalan ancak akşam evde olmayan kaynım ...'in odasına yatak hazırlamamı söyledi. Ben bunu eşime sorunca ‘Sen neden soruyorsun bunu, misafirimize git mi demek istiyorsun?’ diyerek bana bağırdı. Bunun üzerine ... araya girerek, eşime ‘Kadına bağırma, sen sarhoşsun’ dedi. Eşim sesini kesince ben odama geçtim. Tam yatmaya hazırlanırken eşimin bağırdığını, küfürler ettiğini duydum. Bunun üzerine tekrar odadan çıkıp eşimle ...'nin bulunduğu odaya geldim. Eşime bağırmamasını, komşularımızın rahatsız olacağını söyledim. Bunun üzerine eşim bana ana avrat küfretmeye başladı. Bana ‘Sen benim arkadaşımı istemiyorsun’ falan demeye başladı. Ben yanlarına gittiğimde eşim ... ile tartışmıyordu. Eşim geçmişten konuşarak geçmişte yaşamış olduğu zorluklar nedeniyle kendisine bu zorluğu yaşatan dayılarına benim yakınlarıma küfrediyordu. ... de sürekli olarak eşimi bağırmaması için uyarıyordu. Eşim bağırmaya küfürler etmeye devam edince eşimi bağırmaması için uyardım. Bunun üzerine eşim bana ana avrat sinkaf etmeye başladı. Bana ‘Seni alıp balkondan aşağı atarım’ diyerek benim üzerime yürüyüp bana saldırınca ben de ‘Artık yeter ben gidiyorum’ diyerek evden kaçıp dışarı çıktım. Binanın merdivenlerinin altına saklandım. Bu sırada eşim sürekli elini beline götürüyordu. Fakat belinde ne olduğunu görmedim. Binanın giriş merdivenlerinin altında beklerken evimizin içinden aşırı yüksek derecede bağırma sesleri gelmeye başladı. Eşim ile ...'nin birbirlerine bağırdığını duydum. Fakat birbirlerine ne söylediklerini anlayamadım. Bu gürültü üzerine bütün komşular dışarı kapılarının önüne çıktılar. Eşimin de komşularımıza küfrettiğini duydum. Ben evden eşimden kaçarken evde küçük oğlum ... vardı. Büyük oğlum ... da evde idi. Ancak evimize misafir olarak gelen ... ile birlikte erken saatlerde tahmini 22.00 gibi evden çıkarak gitmişti. Hatta oğlum ... evde iken eşimin bana bağırdığını, hakaret ettiğini gördü. ... araya girip eşimi yatıştırınca ... da ... ile birlikte evden dışarı çıkıp gittiler. Binanın merdivenleri altında beklerken aynı binada oturan komşumuz ve arkadaşım olan ...'ın evine giderek sığındım. Ben ...'ın evindeyken de eşimin bağırması, bağırma sesleri gelmeye devam ediyordu. Daha sonra eşimin ... ile tartışmaya binanın merdivenlerinde devam ettiğini duydum. Fakat ben kapıyı açıp bakamadım. Tartışma büyüyerek devam ediyordu. Her ikisi birbirine bağırıp küfrediyordu. Her ikisi de aşırı derecede sarhoş olduklarından birbirlerine ne söyledikleri tam olarak anlaşılmıyordu. Tartışma binanın dışına kapının önüne taştı. Binanın önünde de eşimle ... birbirlerine bağırıp küfrediyorlardı. Ben korkumdan dışarı çıkamadım. Tartışmalar bu şekilde devam ederken 1 el silah sesi duydum. Birden sesler kesildi. Ben yine korkumdan dışarı çıkıp ne olduğuna bakamadım. Arkadaşımı bakması için gönderdim. Arkadaşım dışarı çıkıp hemen geri geldi. Bu sırada da olay yerine polisler gelmişti. Arkadaşım ... eve gelip bir kişinin yerde yattığını ancak kim olduğunu görmediğini yatan kişinin neden yattığını bilmediğini söyledi. Bunun üzerine ben dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda binanın merdivenlerinde her yerde kan vardı. Gelen polislerle evime çıktığımda evime kadar, evimin içerisine kadar kan izlerinin lekelerinin devam ettiğini, evimin içerisinde her yerde kan olduğunu gördüm. Hemen koşarak aşağı indim. Dışarı çıktığımda binanın önünde büyük bir kalabalık vardı. Kalabalıktaki insanlar birinin birisini vurduğunu söylüyordu. Ben kalabalığın içine girip yerde yatan kişiye bakmak istedim ancak polisler bana izin vermedi. Zaten o an kötü şeyler olduğunu anlayıp bayılmışım. Kendime geldikten sonra küçük oğlum ...'i gördüm. Oğlum bana eşimin evdeki tartışma sırasında, elinde bıçak olduğunu bıçak ile ... isimli kişinin göğüs kısmını yaraladığını gördüğünü, korkup evden kaçtığını söyledi. Bu sırada büyük oğlumu gördüm o da ağlıyordu. Bir komşum beni alıp evine götürdü. 112 ambulansını çağırdı, gelen ambulans görevlileri beni muayene ettiler. Kendime geldikten sonra bana eşimin yaralı olduğunu hastaneye kaldırıldığını söylediler. Ben evden eşimden kaçarken eşimde bıçak veya silah görmedim. Yalnız ara ara bana bağırıp küfrederken elini beline atıyordu. Ancak belinde ne olduğunu görmedim. ... isimli kişide de ben ne silah nede bıçak görmedim. Eşimin ruhsatlı veya ruhsatsız tabancası yoktur. Eşimin ... isimli kişi ile de herhangi bir sorunu yoktur. ... isimli kişi bizim yakın köylümüz olur ancak köyünün ismini bilmem. Bu kişinin kamyon şoförlüğü yaptığını biliyorum fakat açık adresini, telefonunu bilmem. Benim eşimle bir sorunum yoktur, eşim içki içtiği zaman kendisini kaybediyor. Ayrıca eşim sürekli olarak uyuşturucu kullanmaktadır. Eşim yaklaşık 3 senedir köyümüzde hayvancılık yapıyordu. Bizden ayrı idi. Yaklaşık 4 ay önce buraya yanımıza geldi ve inşaat işçiliği yapmaya başladı. Benim eşimi öldüren ... isimli şahıstan davacı ve şikâyetçiyim.”,
Mahkemede; “Ben saat 17.00 civarı işten çıkıyorum, arkadaşıma uğramıştım, eşim beni aradı, misafir olduğunu belirtti, arkadaşımdan ayrılarak eve geldim, ... yağıyordu ve huzurdaki sanıkla eşim balkonda mangal yapıyorlardı. Sanığı ben daha önceden de tanıyorum. Aynı zamanda içki de içmişlerdi, biraz sohbet ettik, birlikte çay içtik, zaman ilerledi, sabah erken işe gittiğim için ben eşime ‘Uyumam lazım erken işe gidiyorum’ dedim, eşim de bana kızdı ve ‘Misafirimiz var ona git mi diyorsun’ dedi. Ben de böyle bir amacım yok o zaten beni tanıyor dedim. O sırada eşim zaten alkollüydü. Ben odama geçtim. Yüksek sesler geldiği için komşular sopayla yukarıya doğru vuruyorlardı. Ben de tekrar odaya geldim ve ‘Komşular rahatsız oluyor sessiz olun.’ dedim. Zaten komşular da sesler nedeniyle balkona çıkmışlardı. Ben de komşuları yatıştırayım diyerek aşağı inmek üzere merdivenlere yöneldim. Bu sırada eşimin çok daha yüksek sesle bağırdığını duyduğum için korktum ve aşağıda merdivenlerin altına saklandım, kavga büyümüştü. Bu sırada küçük oğlum ... merdivenlerden korku hâlinde koşuyordu. ...’i görünce ona seslenerek ‘Buraya gel’ dedim. Bu sırada ... katta olan arkadaşım ... ... kapıyı açtı. Ben de onun evine sığındım. Sığındığım ev ... katı olduğu için balkon yoktu, arkadaşım da pencereleri açmadı, ben bir ara pencereden küçük oğlum ...’i gördüm ve ...’i çağırdım ve oğlum ‘Ne oluyor dışarıda?’ dediğimde, ‘Anne kavga ediyorlar’ dedi. Ondan sonra onu da bırakmadım, büyük oğlum ... zaten o sırada evde değildi, olay bittikten sonra eve gelmiş. Ben belirttiğim gibi sokaktaki olayları görmedim. İlk tartışma sırasında önce ben kendi odama geçtim eşim arkamdan geldi. Orada yine ufak bir tartışma yaşandı, ben komşuları sakinleştirmek için merdivenlerden aşağı indim ancak yukarıdan yüksek sesler geliyordu ve kavga büyümüştü bu nedenle korkarak merdivenlerin altına gizlendim. Merdivenlerde sesler duyuyordum ancak o anda korkmuştum, kendimde de değildim. Zaten bu nedenle ben arkadaşımın evine girdim. Olay nedeniyle eşim öldüğünden şikâyetçiyim davaya da katılmak istiyorum.”; Kolluktaki ifadesinin bir kısmı okunarak sorulduğunda; “Ben ...’e sorduğumda ‘Birbirlerini bıçakladılar’ şeklinde söylüyordu. ... da tartışma sırasında evde yoktu, arkadaşıyla ayrılmıştı. Ben içki içtikleri için eşime ‘Adam ol niye bu şekilde içki içiyorsun’ anlamında söylemiştim, ancak o sırada tartışma aramızda geçmedi.”,
Katılan ... Mahkemede; “Maktul benim oğlum olur. Olay günü hatta sanık beni arayarak oğlumun telefonunu istemişti. Oğlumun da o gün doğum günüymüş, evde de mangal yapmışlar, hatta o sırada da beni aradılar, ben orada oğlumla konuştum, oğlumun sesini de duyduğum için sevinmiştim. Yattıktan sonra gece yarısı telefonla arandım ve olayın bu şekilde gerçekleştiğini öğrenmiş oldum. Madem silah sıkıyor oğlumun bacağından vursaydı, başka yerinden vursaydı, neden kafasından vuruyor. Ben kendisinden sonuna kadar şikâyetçiyim davaya da katılmak istiyorum.”,
Katılan ... Kollukta; “Bir tekstil atölyesinde işçi olarak çalışırım. 20.04.2014 tarihinde saat 20.00 sıraları gezmeden evime geldim. Evime geldiğimde evde köylümüz olan, aynı zamanda babam ...'ün kirvesi olduğunu bildiğim, açık adresini bilmediğim ... vardı. Bu şahsın nakliyecilik yaptığını ve ...'a gelmiş olduğunu bu sebeple de bize misafir olarak geldiğini öğrendim. Eve geldiğimde babamla ... balkonda mangal yapıyorlar aynı zamanda da içki içiyorlardı. Kendisiyle oturup hâl hatır sorduktan sonra babamla ... içki içmeye devam ettiler. Bu esnada evde annem ..., küçük kardeşim ... vardı. Bir süre sonra da akrabamız olan ... ... evimize geldi. Ben babam ile ...'nin yanından ayrılıp evin diğer odasında ... ile sohbet etmeye başladım. Biz sohbet ederken babamla annemin bağırma seslerini duydum. Yanlarına gittiğimde annem, babama ...'nin nerede yatacağını sordu. Babam da anneme ‘Sanane, sen niye soruyorsun, karışıyorsun?’ diyerek bağırdı. Bu sırada ... araya girerek babamı sakinleştirdi. Babam sakinleştikten bir süre sonra saat 23.12 sıraları ben ve ... evden dışarı çıktık. ...'le yürüyerek ...'lerin evine gittik. ...'i evine bıraktım. Ben eve dönerken ... Caddesi üzerinde bulunan ... Pastanesi’ne giderek bir dondurma yedim, yaklaşık 24.00 gibi eve gittim. İkamet etmiş olduğumuz binanın önünde bir kalabalık vardı. Kalabalığın sebebini orada bulunan tanımadığım birisine sorduğumda ‘Olay çıkmış, birileri birbirlerini vurmuşlar’ dedi. Buna rağmen olayın bizim evde olabileceği aklıma hiç gelmedi. Binadan içeri girdiğimde, binanın merdivenlerinde kan lekeleri vardı. Kan lekelerini takip ettiğimde kan lekelerinin bizim daireye doğru uzandığını gördüm. Dairemizin kapısı açıktı, içeri girdiğimde evimizin içinde her yerde kan lekeleri vardı. Fakat evde kimse yoktu. Evde kötü bir olay meydana geldiğini anlayıp koşarak dışarı çıktım. Binamızın önüne indiğimde, yan binanın önünde bulunan kalabalığın yanına gittiğimde babamın yan binanın önünde, kaldırım üzerinde, kımıldamadan yattığını, olay yerinde bulunan 112 ambulans görevlilerinin babama kalp masajı yaptığını gördüm. Babamın öldüğünü, yani öldürüldüğünü söylediler. Fakat babamın kim tarafından öldürüldüğünü ben görmedim, bilmiyorum. Olay yerinde bulunan bazı kişiler babamın ... isimli kişi tarafından öldürülmüş olduğunu söylediler. O an annemi de olay yerinde göremedim. Daha sonra annemin bir komşuda olduğunu gördüm ancak o da bayılmış şok geçiriyordu. Anneme de bir şey soramadım. Babamın ... isimli kişi ile herhangi bir sorunu olup olmadığını bilmiyorum. Babamı ... silahla öldürmüş ise neden öldürdüğünü de bilmiyorum. Babamın bildiğim kadarı ile ne ruhsatlı ne de ruhsatsız tabancası yoktur. ... isimli şahsın da silahı olup olmadığını bilmiyorum. Bizim evimizde iken ben şahsın üzerinde tabanca olup olmadığını görmedim, bilmiyorum. Babamla annemin aralarında bildiğim kadarı ile hiçbir sorun problem yoktu. Yalnız babam 3-4 senedir annemden yani bizden ayrı olarak köyümüz olan Öreniçi köyünde kalıyordu. Orada hayvan besliyordu. Arada sırada yanımıza gelip geri giderdi. Babamı öldürdüğünü öğrendiğim ... isimli şahıstan davacı ve şikâyetçiyim.”,
Mahkemede; “Maktul benim babam olur, olay günü benim bir arkadaşım gelmişti, sanıkla babam da mangal yapıyorlardı. Daha sonra annem de işten geldi, ben evde olduğum sürece annemle babam arasında herhangi bir tartışma olmadı. Zaten ben ... isimli arkadaşımla dışarı çıktım. Daha sonra geldiğimde evin önünde polisler vardı. Olayın nasıl gerçekleştiği konusunda benim hiçbir bilgim yoktur. Annem ve babam arasında bir yatak serme meselesi nedeni ile bir konuşma geçti ancak ben bir tartışma duymadım. Sonrasında biz evden ayrılmıştık.”,
Tanık ... Kollukta; “20.04.2014 günü saat 24.00’e yakın dışarıdan bağırma sesleri geldiğini duydum. Pencereye çıkıp dışarı baktığımda iki şahıs tartışıyorlardı. Yalnız şahısların birbirlerine ne söylediklerini anlamadım. Şahısların konuşmaları anlaşılmıyordu. Fakat ismini olay nedeniyle öğrendiğim, benimle aynı binada oturduğunu öğrendiğim ... isimli kişi elinde bulunan büyük bir bıçak gibi şeyle tartıştığı tanımadığım diğer kişiye vuruyordu. Tartıştığı kişinin boğazı ve göğüs kısmı kanlar içinde idi. Bu sırada bir el silah sesi duydum. Fakat kimin silahla ateş ettiğini, kimde silah olduğunu görmedim. Yalnız tartışma esnasında ... isimli kişi sürekli olarak ‘Bana bir şey yapamazsınız’ diyerek bağırıyordu. Silah patladıktan sonra olay yerine polisler geldi ben de aşağı indim. Aşağı indiğimde polisler olay yerini şeritlerle çevirmişlerdi. ... isimli kişinin öldüğünü olay yerindeki polislerden öğrendim. Ben bu her iki kişiyi tanımam, daha önce hiç görmedim ve şahısların neden tartıştığını, neden kavga ettiklerini bilmiyorum.”,
Mahkemede; “Ben maktulle aynı binada oturuyorum. 3. kattayız ancak ben kendisini tanımıyorum. Olay anından önce de kendisini görmüş değilim. İki genç çocuk vardı ben onları genellikle görüyordum, olay günü ben dışarıdan kavga gürültü sesleri duydum, balkona çıktığımda iki kişi itişip kakışıyordu ancak ne dedikleri de anlaşılmıyordu, ben bunun üzerine içeri girdim silah patladı ve bunun üzerine tekrar dışarı çıktım. Daha sonra da polisler geldi. Aşağıdaki bir memur silah sesinden sonra ‘Buradan bir araba geçti mi?’ diye sordu, ben de ‘Yok’ deyince beni şahit olarak yazdılar, karakola götürdüler. Aşağıdaki kavgadan önce de yukarıdan birtakım sesler geldi ancak neler söyleniyordu ben bilmiyorum. Sadece bir sesler duydum.”; Kolluktaki ifadesi okunarak kısmi farklılık nedeniyle sorulduğunda; “Oradaki beyanım da doğrudur orada ayrıntılı olarak anlatmıştım, oradaki beyanım doğrudur burada kısa olarak anlattım.”,
Tanık ... Kollukta; “20.04.2014 günü saat 24.00 yakın dışarıdan bağırma sesleri geldiğini duydum. Pencereye çıkıp dışarı baktığımda iki şahıs tartışıyorlardı. Yalnız şahısların birbirlerine ne söylediklerini anlamadım. Fakat ismini olay nedeniyle öğrendiğim ... isimli kişi elinde bulunan büyük bir bıçak gibi şeyle tartıştığı kişiye vuruyordu. Tartıştığı kişinin boğazı ve göğüs kısmı kanlar içinde idi. Bu sırada bir el silah sesi duydum. Fakat kimin silahla ateş ettiğini, kimde silah olduğunu görmedim. Ben korkup içeri girdim. ... isimli kişi ile tartışan kişinin ise silah patladıktan sonra sakin bir şekilde yürüyerek bayır aşağı indiğini gördüm. Şahıslar dışarıda kavga ederken 155'i aramıştım. Bir süre sonra sokağa polisler geldi. Sonra da sokak insanlarla doldu. Ben bu her iki kişiyi tanımam daha önce hiç görmedim ve şahısların neden tartıştığını, neden kavga ettiklerini bilmiyorum.”,
Mahkemede; “Ben sanığı ve maktulü tanımıyorum, olayı pencereden gördüm. Şöyle ki, dışarıdan bağırma sesleri geliyordu, bağırma seslerine çıktık, birinci katta oturuyoruz, olay bizim çaprazımızda oldu, olayı camdan tam olarak görüyorduk. Huzurdaki sanıkla diğer şahıs tartışıyordu. Diğer şahıs elinde bir bıçakla huzurdaki sanığa vuruyordu. Huzurdaki sanığın üzerinde kan vardı. Boynu tüm kan içinde idi, hatta atleti de görünüyordu, hatta ayağında ayakkabısı da yoktu. Oradaki küçük çocuktan ayakkabısını getirmesini istemişti, bu durum yaklaşık 10-15 dakika kadar sürdü. Hatta bir ara ölen şahıs yere oturdu, sanık oradan gidiyordu, tekrar arkasından yetişti, tekrar vurmaya başladı. Hatta sanık ‘Yapma etme’ diyordu ve seyreden komşulara da ‘Yardım çağırın’ diye bağırıyordu. O sırada telefonunu da çıkardığını gördüm ancak sanırım arayamadı. Esasında polis de biraz olay yerine geç geldi. Daha sonra ise kavga olayı tam bizim evimizin karşısına doğru geldiğinde eşim ‘Bize de bir şey olabilir’ dedi ve camı kapattık ondan sonra silah sesini duydum ve çıktık. Sanık hiçbir şey olmamış gibi sakince oradan gidiyordu. Hatta biz başka bir şey mi oldu, arabamı geçti diye düşündük. Çünkü sanık çok sakindi. Belinde de çapraz bir çanta asılı idi. Belirttiğim gibi 10-15 dakika kadar orada bu şekilde olay devam etti. Sanık oradan kaçma gibi bir eylemde bulunmadı. Hatta biz ‘Çok sabırlıymış’ diye aramızda da konuştuk. Yukarıda belirttiğim gibi bir ara küçük çocuktan ayakkabısını istedi. Ayakkabının gelip gelmediğini bilmiyorum ancak oradan sakince dönüp giderken maktul tekrar arkasından geldi ve bıçakla vurdu. Onları ben gördüm. Olayın neden kaynaklandığına ilişkin bilgim yoktur. Çapraz komşularım ve üst katta oturuyorlar. 10-15 dakika içinde herhangi bir boğuşma olmadı, bir yıkışma, boğuşma olmadı. Hatta bir ara huzurdaki sanığı arabanın üzerine yatırdı, orada da vurdu, karşılıklı kavga olmadı.”,
Tanık ... Mahkemede; “Olay günü ben kuzenim olan maktulün evindeydim. Evdeyken de huzurdaki sanık ile kuzenim olan maktul birlikte mangal yaptılar ve içtiler. Benim olduğum sırada yengem sanığa ‘Yatağını nereye sereyim?’ diye sordu. Bunun üzerine de kuzenim ‘Niye bana sormuyorsun da ona soruyorsun?’ diyerek çıldırdı. Sonra sanık araya girdi, maktul eşine saldırıyordu, sanık da araya giriyordu, ... o sırada ... Station’a gidelim diyerek beni evden çıkardı ve biz birlikte ... Station’a gittik. 1,5 saat sonra bu olayın olduğunu öğrendik benim olduğum sırada gördüklerim bunlardır. Yengem direkt sanığa sormuştu. Kuzenim maktul de niye bana değil de ona soruyorsun diye söylemişti.”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık Kollukta; “Ben kamyon şoförü olarak çalıştığım ... ilinde faaliyet gösteren ... isimli firmadan yaklaşık 1 yıl önce emekli oldum, şu an çalışmıyorum. Ben bu firmada çalışıyorken Türkiye'nin değişik illerine yakıt sevkiyatı yapmaktaydım. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı çocukluğumdan beri memleketten tanırım. Kendisi uzun yıllar önce ... iline taşındı ve ailesi ile birlikte ...'da yaşamaktadır. Kendisi aile dostum olur. Kendisinin eşi ... ve çocukları ... ve ...'i de tanırım. ... yaz aylarında bazen ... iline gelir ve birkaç ay kalırdı. Bu zamanlarda bazen benim evime gelip benim misafirim de olurdu. Ben daha önce kamyonla devamlı yolda olduğumdan silah taşırdım ve bir defasında polislere ruhsatsız silah yakalattım ancak yaklaşık 3 yıl önce ... ilinden başka bir ruhsatsız silah aldım ve bu silahı sürekli olarak yanımda taşırım. Ben ... iline pek gelip gitmem ve ...'u da çok bilmem ancak 2008 yılında bir kez ...'a gelmiştim ve ...'ın misafiri olmuştum. Ben emekli olduktan sonra ... yeri sahibim olan patronum ... Baba ... ile sürekli olarak görüşürüm. Ben işim olmadığı zamanlarda şirketin kamyonu ile ... iline yük almaya geldiklerinde ... ilinde bulunan akrabalarımı ziyaret amacıyla kamyonda gelirdim. Yaklaşık 2 ay önce benim bir yakınım vefat etmişti. Ben ... iline gitmeyi düşünüyordum. Ben patronum ile görüştüğümde ‘...'a kamyon gideceği zaman ben de gideyim bir yakınım vefat etti, ona taziyeye gitmem gerekiyor’ dedim. Kendisi de bana ‘Şoför yok sen ... plakalı çekici kamyonu al ...'e git. Yük doluyorken de sen ...'a gider yakınlarını görürsün’ dedi. Ben de bunun üzerine 17.04.2014 perşembe günü sabah saat 09.00 sıralarına ...'den çıktım ve 18.04.2014 günü öğlen saatlerinde ...'e geldim ve kamyonu ... Belde isimli kamyon garajına bıraktım ve o gece ...'te kamyonda yattım. 19.04.2014 günü sabah kalkarak ...'ten şehirler arası otobüs ile ... ili ... ilçesinde ikamet eden ... isimli akrabama geldim ve onlara taziyede bulundum. O gece ...'da kaldım. 20.04.2014 günü Baki'nin evinden çıktım ve çocukluk arkadaşım ... ile görüşmek için ...'ı aradım ancak numaraya ulaşamadığım için numarasını almak amacıyla ... ilinde bulunan ...'ın teyzesinin kocası ...'i aradım ve numarasını aldım. Sonra aldığım numaradan ...'ı aradım. ... bana ...'de bulunan evini tarif etti ve ben de ... meydanına gittim. ... beni burada karşıladı. Sonra ... ile birlikte akşam onda kalacağım için alışveriş yaparak rakı ve mangal malzemesi aldık. Sonra ...'ın evine gittik. ...'ın evinde küçük oğlu ... vardı. ...'ın evi apartmanın en üst katında olduğundan biz evin balkon kısmında mangal yaktık ve evin balkona açılan odasında masa kurduk. Bu esnada ben mangalın başındayken ... elinde bira içiyordu. Saat 18.30 sıralarında ...'ın büyük oğlu ... geldi. Sonrasında ...'un ismini bilmediğim bir arkadaşı da geldi. ... ile arkadaşı evin odasında oturuyordu. Bu esnada akşam saati yaklaşık 19.00 sıralarında ...'ın eşi ... eve geldi. Bana ‘Abi hoş geldin’ dedi ve biraz konuştuk. Ben balkonda mangaldaki etleri çevirirken arkamı ... ve ...'a döndüğüm esnada ...'ın ...'a hitaben normal bir ses tonuyla ‘Adam ol’ dediğini duydum. Ancak bir tartışma yoktu bu sebeple ben arkamı dönüp bakmadım. Sonrasında biz mangal piştikten sonra etleri alarak hep birlikte masaya oturduk ve yemek yedik. Yemekten sonra ...'ın çocukları ve misafiri, masadan kalktılar. Sonrasında ben ... ve ... masada bir müddet daha oturduk. Bu esnada ben ve ... alkol alıyorduk. Biraz sonra ... ve arkadaşı evden çıktılar. Sonrasında ... masadan kalktı ve ‘Ben bugün çok yoruldum yatmaya gidiyorum’ dedi ve masadan kalkarak içeri odaya gitti. Bir müddet sonra elinde battaniye ile geri gelerek ‘... abi yatağını nereye sereyim’ dedi. Bunun üzerine ... eşine hitaben ‘Niye ona soruyorsun bana sorsana?’ dedi. Bunun üzerine ... ...'a hitaben ‘Ben ... abi rahat etsin diye sordum.’ dedi. Bunun üzerine ... ile ... tartışmaya başladılar. Ben de bunun üzerine araya girerek ve ayağa kalkarak ‘Ben kalmayacağım zaten benim için tartışmayın’ dedim ve eşyamı toplamaya başladım. Bunun üzerine ... ‘Sen benim misafirimsin burada kalacaksın’ dedi ve sinirli bir şekilde beni ittirdi. Ben bunun üzerine sandalyeye oturmak zorunda kaldım. Ben oturunca ... eşi ...'a doğru yöneldi. ... da koşarak evden çıktı. ... koridorun sonundaki mutfağa gidip elinde bir bıçak ile geri geldi. Sonrasında bıçak ile masaya vurarak ‘... gidemez, ... gidemez' diye bağırdı ve sonra bana dönerek ‘Senin yüzünden kavga ettik’ diye bağırdı. Bunun üzerine ben de ‘Biz akraba sayılırız böyle olsun istemezdim’ dedim. Sonra elinde bıçak ile bana saldırmaya başladı. Ben elindeki bıçağı tutmaya çalıştım ancak ellerim kesildi. Ben çantamı alarak dışarıya çıkmaya çalıştım. ... da benim arkamdan gelerek benim yakamdan tuttu ve ayakkabılarımı giymeden binanın merdivenlerinden aşağıya doğru sürükledi. Bu esnada ... benim önümden merdivenlerden gidiyordu, beni arkasında yüz yüze olarak çekiyordu. Bir taraftan da elindeki bıçağın sap kısmı ile benim omzuma vuruyordu. Ben ...'a karşılık vermiyordum. Bu şekilde apartmanın giriş kapısına geldik. Apartmanın önünde ben ...'ın elinden kurtuldum. ... elindeki bıçak ile sokakta bağırıyordu. Ben de camdan bizi izleyen bayanlara polis çağırın diye seslendim. Şahıslar camı kapattılar. Bu arada ayakkabılarımı getirmesi için ...'ın küçük oğlu ...'e hitaben ‘Oğlum git benim ayakkabılarımı al’ dedim ve ... ayakkabılarımı almaya gitti. Ben ...'in ayakkabılarımı getirmesini beklerken ... tekrar elindeki bıçakla benim üzerime geldi. Ben bunu görünce korktum ve elimdeki çantada bulunan bana ait olan yukarıda da belirtiğim silahı çıkarmaya çalıştım. Silahı çıkardım ve ağzına mermiyi verdim. Bu esnada ... boğazıma sarıldı ve beni boğazımdan yaraladı. Bu esnada arbede yaşanmaktaydı ve arbede esnasında silah patladı. Silah patlayınca ... yere düştü. Sonra ben silahı elimdeki çantaya koydum ve yürüyerek olay yerinden ayrıldım. Ben oradan bir ticari taksiye binerek 50 TL ücret verdim ve ...' a kadar geldim. Sonra buradan başka bir taksiye binerek 80 TL verdim ve ... iline kamyona geldim. Kamyonda yaralarıma kendim pansuman yaptım. O gece kamyonda yattım. Sabah olduğunda akrabalarım beni aradı. ‘İnternette kavga ettiğin yazılı kavga ettiğin kişi ölmüş’ dedi. Ben sonrasında üzerimi değiştirdim ve olayda giymiş olduğum kıyafetleri bir poşete koydum. Sonra akrabalarım ile buluştum ve olayda kullandığım silah ve olayda üzerimde bulunan kıyafetlerim ile birlikte gelerek polislere teslim oldum. Ben olaydan dolayı pişmanım ben oraya misafir olmak amacıyla gittim. Kavga etmek gibi bir amacım yoktu. Keşke oraya hiç gitmeseydim.”,
Savcılıkta; “Olay Kolluk ifademdeki gibi olmuştur. Silahımı düzenli olarak yanımda taşımam. Biz maktule ait eve gittik mangal yapıp bir 70'lik rakı aldık bunu ikimiz bitirdik. Yatana kadar hiç kavga çıkmadı. ... kendisinin yarın işe gideceğini erken yatacağını söyleyip yatağımı yapmak için hareketlendi eşi de ‘Misafirin nerede yatacağını neden bana sormuyorsun?’ dedi ve tartışmaya başladılar. Maktul ...'ın üzerine yürüdü. ... kaçtı apartmanın kapısından dışarı çıktı. Ben kavga çıkınca kalmak istemedim ‘Sorun değil, ben de kalkıp gideyim’ dedim. Beni ittirdi, ben de sandalyeye oturdum. Odanın kapısından çıkıp bıçakla geri .... ‘... gidemez, gidemez’ diye bağırdı sonra öfkesini bana yönlendirdi. Bıçağı salladı bıçak ellerimi kesti, ellerim kanayınca panikledim. Beni 5 kat aşağı sürükleyerek indirdi. O esnada benim misafir olarak yanımda getirdiğim çantayı elime almıştım silah elimde değil çantada idi. Sokağa çıktık o telaşe ile ayağımda ayakkabı yoktu. Ben ‘Ayakkabımı getirin’ diye çocuğu ...'e seslendim. Tekrar üzerime gelip görmüş olduğunuz gibi çene bölgemden yaralayınca endişeye kapılıp çantadan silahımı çıkardım ve ağzına mermi verdim. Kucak kucağa idik silah patladı. Ben ölüm kaygısı ile silahımı doğrultmuştum nasıl olduğunu bilemiyorum. Silah patladığı esnada aileden kimse o anda sokakta yoktu. Komşular gürültü üzerine bizi görmüş olabilirler. Biz alkol alırken maktulün çocukları orta 2’ye giden çocuğu ... ve daha büyük oğlu ... vardı. ... olaylar çıkmadan önce yanında bulunan arkadaşı ile evden ayrılmıştı. Benim ifademe ekleyecek bir husus yoktur.”,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Bir yakınım vefat etmişti, bu sebeple ...’a taziyeye geldim. Maktul ... benim eskiden arkadaşım olur. ...’a gelmişken arkadaşım ...’ü de göreyim dedim. Kendisini aradım, beni evine davet etti, bana ev adresini verdi, ben de olay günü olan 20.04.2014 günü saat 18.00 sıralarında maktulün evine gitmek üzere kendisiyle dışarıda buluştuk. Kendimize içmek üzere rakı ve yanında yemek için bir şeyler aldık. Birlikte maktulün evine gittik. Hanımı ... o sırada evde yoktu, ... benim yakın köylüm olur, eşi ... ise benim köylüm olur. Kendisini çocukluğumdan beri tanırım. ... Hanım’ı 2008 yılından beri görmedim ancak ... ile köye geldiğinde görüşüyorduk, birlikte evde yemek yedik, alkol aldık, eve gittikten yaklaşık 1 saat sonra ... Hanım da eve geldi. Beraber yemek yedik ancak ... Hanım alkol almadı, evde ayrıca maktulün iki oğlu bir de oğlunun arkadaşı vardı. Onlar da bizimle birlikte yemek yediler. Bir süre sonra ...’ın ismini şu anda hatırlamadığım büyük oğluyla arkadaşı dışarı çıktılar, diğer oğlu ise evdeydi. Bir süre sonra ... Hanım ‘Ben yarın işe gideceğim, gidip yatacağım’ dedi. Gitmeden önce bana ‘... abi yerini nereye yapayım?’ dedi. ... da ...'a ‘Bana niye sormuyorsun da ...’ye soruyorsun’ dedi. Bu sebeple karı koca tartıştılar. Ben de ‘Ben gideceğim, kalmayacağım, benim için tartışmayın’ dedim. ... beni itti, sandalyeye oturdum. Bu sırada ..., ... Hanım’ın üzerine yürüdü, ... Hanım ...’ın kendisine doğru yöneldiğini görünce daireden dışarı çıktı. Aradan bir iki dakika geçtikten sonra ... bir bıçak ile oturduğumuz yere geldi, orada bağırdı çağırdı, hanımını kastederek ‘... gidemez’ şeklinde sözler söyledi. Daha sonra bana yöneldi, ‘Bunlar senin yüzünden oldu’ diyerek bana vurmaya başladı. Kendimi ondan korumak istedim, ellerim kesildi, elim ve parmağım kanadı, kan kaybından dolayı bir an gözlerim karardı, başım dönmeye başladı. Ben olay fazla büyümesin diye dışarı çıkmak için kapıya yöneldim ancak ... gitmeme engel oldu. Bir şekilde daireden ayakkabımı giymeden çıkmaya çalıştım ancak ... beni tuttu, 5. kattan aşağıya kadar sürükledi, sokağın ortasında bir an beni bıraktı, bu sırada ...’ın küçük oğlu sokaktaydı, kendisine ayakkabılarımı getirmesini söyledim. Çocuk içeri girdi, ... sokakta yine üstüme yürüdü, bıçağı boynuma dayadı, benim bu esnada elimde çantam vardı, çantamın içinde de ruhsatsız silahım vardı. ... üstüme gelmeye devam edince ben de çantadan silahı çıkardım, silahın kurma kolunu çektim mermiyi ağzına aldım ve boğuşma sırasında silah patladı, tetiğe basıp basmadığımı hatırlamıyorum, silah patladıktan sonra ...’ın yere düştüğünü gördüm. Ben de korktum ayakkabısız bir şekilde biraz ilerledim, gelen taksiyi durdurdum ve oradan ayrıldım, ...’ta otoyolun kenarında indim, otobüsler beni almadılar, üstümde hep kan vardı ayrıca ayağımda ayakkabım yoktu, bu şekilde otobüsler beni almadılar. Orada bir mecburen bir taksi daha çevirdim, taksiyle ...’e gittim, orada 2 gece kaldım, daha sonra geldim. Kendiliğimden teslim oldum. Benim maktul ...’ü öldürme kastım yoktur, kendisiyle evveliyata dayalı bir husumetimiz yoktur. Eşini kendi kardeşim gibi görürüm. ... da memlekete geldiğinde evimde günlerce kalıyordu, arbede esnasında silah kendiliğinden ateş aldı ve ...’a isabet etti ve ... bu şekilde hayatını yitirdi. Tetiğe basıp basmadığımı hatırlamıyorum, arbede esnasında çantadan çıkarmış olduğum ruhsatsız tabanca bir el ateş aldı. Ben uzun yol şoförüyüm sürekli yollardayım, can güvenliğim için İranlı bir şahıstan 1.000 TL'ye satın almıştım, ruhsatsız silah taşımanın suç olduğunu biliyordum ancak can güvenliğim açısından bulundurmak zorunda kaldım. Keşke ...’a gelmeseydim, keşke bu olay yaşanmasaydı, olayın meydana gelmesinden dolayı çok üzgünüm söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
Mahkemede; “Öncelikle karşı tarafa baş sağlığı diliyorum, maktul ile biz aile dostuyuz, annesini babasını kendi ailem gibi severim, bir yakınımın kardeşi vefat ettiği için ...’a geldim, baş sağlığı diledikten sonra ertesi gün pazardı, pazar günü şoför olduğum için yük de alamıyordum. Bu nedenle ...’la görüşmek istedim, telefonunu aradığım zaman operatörde böyle bir numaranın kayıtlı olmadığı belirtiliyordu. Ben de bunun üzerine maktulün eniştesi ve arkadaşım ...’i aradım. ...'ın numarasını verdi, ben de aradığımda evi ve nasıl geleceğimi tarif etti, yiyecek bir şeyler ve alkol de alarak ...’ın binanın en üst katındaki evine gittik, evde küçük oğlu ile birlikte yalnızdı, ... mangal hazırladı ben de etleri ızgaraya dizdim, eşi işteydi, yaklaşık 1,5-2 saat sonra işten geldi, hâl hatır sordu, birlikte yemek yedik, çay pişirdi ve içtik. Sonra eşi yorgun olduğunu sabah erken işe gideceği için yatması gerektiğini söyledi ve ...'a da benim nerede yatacağımı sordu. Orada ... çok kızarak ‘Sen misafirimize git demek mi istiyorsun’ diyordu. Aslında yatacak yer de yoktu, aslında ilk gittiğimde de yatmayı düşünmüyordum, eşi ile bu nedenle tartıştılar, eşini azarlar şekilde konuşuyordu. Ben de sakinleştirmek istiyordum, bu sırada eşi bizim oturduğumuz odadan çıktı, o çıktıktan sonra maktul kendi amcaları dayıları hakkında konuşmaya başladı. Onların kendisine hakaret ettiğini, hoş tutulmadığını belirtiyordu ve baya yüksek bir sesle anlatıyordu. Ben sessiz olmasını istiyordum ancak o daha yüksek sesle konuşuyordu, o sırada eşi bizim bulunduğumuz odaya gelerek sessiz olmasını, komşuların rahatsız olduğunu bağırmaması gerektiğini söylemişti. Bu sırada maktul eşine çok öfkelenmişti, bağırıp çağırmaya başladı, çok kötü küfürler ederek 'Seni pencereden atarım, keserim öldürürüm' şeklinde sözler söyleyince hanımı oradan kaçtı ancak nereye gittiğini ben anlamadım. ... peşinden gitti, aradan birkaç ... sonra tekrar benim bulunduğum odaya gelmişti bu sırada ben kapı sesi duydum, içeri giren mi oldu dışarı çıkan mı oldu anlamadım, odaya girdiğinde büyük bir bıçak elinde vardı. Elimi uzatarak ‘Sakin ol, niye böyle kızdın, bıçağı niye aldın’ deyince ‘Senin yüzünden bu şekilde olaylar oldu’ dedi, ben de ‘Biz kirveyiz, arkadaşız benim yüzümden niye olsun, ben gidiyorum’ dedim. Bana önce yumruk ve tekmeyle vurmaya başladı, yakın gözlüğüm gözümdeydi, kırıldı, gözüm çıkacaktı, ondan sonra bıçak sallamaya başladı. Ben de ellerimle kendimi korumaya çalışıyordum, bu sırada ellerim kesildi, odanın içi hep kan olmuştu. İlk aklıma gelen oradan kaçmak oldu ancak beni bırakmıyordu ve her seferinde beni savuruyordu, yere düşürüyordu. Dairenin içinde beni baya kovaladı, hangi odaya girdim çıktım bilmiyorum. Bir an itekleyerek kapıyı açıp dışarı kaçtım, hatta bu sırada ayakkabılarımı da giymemiştim. Benim evde evrak çantam, dizüstü bilgisayar çantam ve elbise çantam olmak üzere 3 çantam vardı, silah küçük çantadaydı, elime ilk olarak o geldi ve o çantayı aldım. Her tarafım kan içindeydi, kanı görünce de hemen kaçtım, beni döve döve sokağa kadar getirdi. Ben o sırada merdivenlerde de kimseyi görmedim, kapıya çıktığımda küçük oğlu kapının önündeydi, ben ona ayakkabılarımı getirmesini söyledim, çünkü ... yağmıştı ve ayaklarım ıslanmıştı. Ben kaçıyordum ve bana vurmaya devam ediyordu, aşağı yukarı 3-4 bina geçmiş olabilirim, en son boğazıma bıçağı dayayınca boğazım da kanadı ve çantamdan silahı çıkartarak mermiyi ağzına aldım, belki kaçar diye düşündüm daha çok öfkelendi ve bu sırada silah patladı, yere düştü, zaten silah patladıktan birkaç ... sonra polisler olay yerine geldi ve ben de oradan uzaklaştım, hatta polisler oradayken ben oradan ayrıldım ben olduğumu anlamadılar. Şoför olduğumdan yolda da gasp olayları olduğu için silah taşıyorum. Bazen karda kışta da lastik ve zincir takmak zorundayız, dağda bayırda kalıyoruz bu nedenle taşıyordum. Kolluktaki ifadem doğrudur, bana aittir, Ben mangal yaparken aralarında bir konuşma geçti ancak bir tartışma olarak ben hissetmedim. Zaten mangalın başındaydım ve arkam dönüktü. O an alkollüydük, ... Hanım geldi ancak bana mı sordu yoksa eşine mi sordu anlamadım ancak ‘Yatağı nereye sereceğim?’ şeklinde sordu, bunun üzerine ... ‘Misafirimize git mi demek istiyorsun?’ diyerek sinirlendi. Benim ayağımda ayakkabım yoktu, nereye yıkılacağımı, neremde yara olduğunu da bilmiyordum. Boğazımdaki yarayı da fark etmedim. Gitmeye de çalıştım, ancak bırakmıyordu. Aile dostuyuz, böyle bir şey yapacağını da düşünmüyordum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Meşru savunma, 5237 sayılı TCK'nın 25. maddesinin 1. fıkrasında;
'Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.' şeklinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, meşru savunmanın kabulü için saldırının 'Korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması' yeterli görülmüştür.
Hükmün gerekçesinde; '…Bir kere her türlü hakka yönelik haksız bir saldırıya karşı meşru savunmanın söz konusu olduğu belirtilmiş ve böylece kurumun, bazen anlamsız ve sosyal gereklere aykırı düşecek derecede dar tutulmasının önüne geçilmesi istenilmiştir.
Esasen, kanunlarımızda mala karşı saldırılarda da meşru savunmayı kabul eden hükümlere yer verilmiş olması kurumun bu şekilde düzenlenmesini gerekli kılmaktadır.
Ayrıca, şu husus da belirtilmelidir ki, kişileri suç işlemekten caydıracak en etkin araçlardan birisi, suç işlediklerinde karşılık görebilecekleri endişesi olduğundan, meşru savunma hakkının böylece genişletilmesi, kriminolojik yönden caydırıcı etki de yapabilecektir…' açıklamalarına yer verilmiştir.
Öğretide; 'Bir kimsenin, kendisini veya başkasını hedef alan bir tecavüz, saldırı karşısında, savunma amacına matuf olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanması' (..., Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, ... Bakanlığı Yayınları, 3. Bası, ..., 2006, s. 364.); 'Bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği zorunlu tepki' (Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, ..., 2014, s. 307.); 'Kişilerin saldırıya karşı verdikleri kendini veya diğer bir insanı koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal tepkinin hukuken meşru görülmesi' (Osman Yaşar-... Tahsin Gökcan-... Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, ... Yayınevi, 2. Bası, ..., 2014, s. 697.) şeklinde, 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında 'Bir kimsenin ağır ve haksız bir tecavüzü kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak amacı ile gösterdiği zorunlu tepki' olarak tanımlanan meşru savunma; bir kimsenin, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakkı hedef alan, gerçekleşen ya da gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, saldırı ile eş zamanlı olarak hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde, kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak mecburiyetiyle saldırıda bulunan kişiye karşı işlediği ve hukuk düzenince meşru kabul edilen fiillerdir.
Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda vurgulandığı üzere;
TCK'nın 25. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1- Saldırıya ilişkin şartlar:
a) Bir saldırı bulunmalıdır.
b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
d) Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.
2- Savunmaya ilişkin şartlar:
a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, 'Sınırın aşılması' söz konusu olabilmektedir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
Nakliyecilikle uğraşıp maktul ...’ün komşu köylüsü ve kirvesi olan sanık ...'ın, suç tarihinden kısa bir süre önce kamyonla ...’e geldiği, bir yakınını taziye için ziyaret ettikten sonra 20.04.2014 tarihinde maktulü arayarak evinin yerini öğrenip maktul ile buluştuğu, sanıkla maktulün marketten alışveriş yaparak alkol ve et satın aldıktan sonra maktulün evine gittikleri, apartmanın en üst katında oturan maktulün evinin balkonunda mangal yaktıkları ve rakı içmeye başladıkları, bu sırada maktulün, dışarıda bir arkadaşının evinde olan eşi katılan ...’ü arayarak misafir geldiğini söyleyip eve gelmesini istediği, o esnada evde maktul ve eşi ...’ın çocukları olan 19 yaşındaki ... ile 13 yaşındaki ...’in de bulunduğu, saat 19.00 sıralarında katılan ...’ın eve geldiği, katılan ...'ın eve gelmesiyle birlikte maktul ile aralarında tartışma ve gerginlik yaşandığı ancak bu tartışmanın büyümediği, saat 22.30 sıralarında katılan ...'ın, eşi maktule yorgun olduğunu ve yatmaya gideceğini belirterek sanığa hitaben ‘Yatağını nereye sereyim?’ demesi üzerine maktulün, katılan ...'a sinirlenerek ‘Neden ona soruyorsun bana sormuyorsun. Sen benim misafirime git mi demek istiyorsun?’ dediği ve aralarında bu kez şiddetli bir tartışma başladığı, bu sırada ...’un da eve gelen arkadaşıyla birlikte dışarıya çıktığı, maktulün, katılan ...'a bağırıp çağırdığı ve hakaret ederek katılan ...’ın üzerine yürüdüğü, sanığın arayı bulma ve sakinleştirme çabalarına rağmen maktulün ısrarla katılan ...'ın üzerine yürümeye devam etmesi üzerine katılan ...’ın evden çıkarak önce binanın merdiven altına daha sonra da komşusuna sığındığı, eşinin evden gitmesine sinirlenen maktulün gittikçe öfkelenerek sanık ile tartışmaya başladığı ve eşinin evden gitmesinden sanığı sorumlu tuttuğu, olayın daha da şiddetleneceğini ve büyüyeceğini anlayan sanık ...'nin evden gitmek istediği ancak maktul ...'ın buna izin vermediği, maktulün mutfaktan aldığı toplam uzunluğu 24,5 cm olan bıçakla sanığa saldırıp onu yaralamaya başladığı, bunun üzerine sanığın evden çıkarak merdivenlere yöneldiği ancak maktulün, sanığı tutarak merdivenlerden aşağıya doğru iteklediği, sanığın ayakkabısını giyemeden merdivenlerden aşağıya doğru sürüklendiği, sanıkla maktul arasındaki boğuşmanın merdivenlerde de devam ettiği ve bu şekilde binanın dışına kadar çıktıkları, binanın önünde de boğuşmanın devam ettiği, sanığın, maktulün oğlu ...’den evde kalan ayakkabılarını alıp getirmesini istediği, bu esnada sanığı elinden, kolundan ve göğsünden yaralayan maktulün tekrar bıçakla sanığa saldırarak bıçağı sanığın boyun ve çenesine doğrulttuğu, bu son saldırı üzerine evden çıkarken yanına aldığı küçük el çantasından ruhsatsız tabancasını çıkartan sanık ...'nin, tabancanın namlusuna mermiyi sürdükten sonra 1 el ateş ederek maktul ...’ı boynundan vurduğu, maktulün yere düşmesi üzerine sanığın olay yerinden kaçtığı ve bir gün sonra olayda kullandığı tabancayla birlikte teslim olduğu, olay yeri inceleme ekiplerince yapılan incelemede evde, merdivenlerde ve sokakta kan lekelerinin görüldüğü, aldığı darbeler sonucu üst dudak iç kısımda laserasyon, boyun sağ tarafta minimal kesi, sağ el orta parmakta kesi, sol elde multiple kesi, belde her iki yanda 3-4 cm’lik ekimoz, toraks üst kısımda minimal laserasyon, toraks sağ yanda minimal ekimoz, sol omuzda 2-3 cm’lik abrazyon, sol koltuk altında ekimoz oluşan sanık ...’nin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığı, kanında 198 mg/dl etanol tespit edilen maktul ...’ın, boynunun sağ yanından girip sol angulus mandibula altından vücudunu terk eden ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı olarak vertebra kırıkları ile birlikte büyük damar delinmesinden gelişen iç ve dış kanama ve medüller şok sonucu öldüğü olayda;
Aşırı derecede alkollü olan maktul ...'ın, eşi olan katılan ...'ın üzerine yürüyüp evden ayrılmasına neden olduktan sonra, bu duruma daha da sinirlenerek eline aldığı bıçak ile sanık ...'nin üzerine giderek kavga etmesi, maktulün sanığı merdivenlerden aşağıya doğru sürüklemesi nedeniyle sanığın ayakkabısını dahi giyme fırsatı bulmadan kendisini sokakta bulması ve maktulün sokakta da sanığa bıçakla vurmaya devam etmesi, civarda bulunan kişilere polisi aramalarını söyleyen sanığın, son ana kadar bekleyip boyun ve çenesine doğru bıçakla saldırı olması üzerine tabancasını eline alması, adli rapor bulgularıyla tespit edilen sanıktaki yaraların yeri ve özelliğine göre maktul tarafından saldırı aracı olan bıçağın kullanılma şekli göz önüne alındığında, saldırıyla sanığın savunma amacıyla tabanca kullanmasında orantısızlık bulunmaması karşısında; olay esnasındaki maktul tarafından yaralanacağı veya öldürüleceği korkusu içerisinde olan sanık ...'nin devam eden saldırıyı başka türlü def etme imkânı olmadığı, saldırı ile orantılı bir şekilde karşılık verdiği anlaşıldığından, meşru savunma koşullarının oluştuğu ve hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olmadığına ve hükmün, sanık hakkında meşru savunma şartları oluştuğundan beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; 'Arkadaş olan maktul ile sanığın olay günü buluşarak, maktülün evine birlikte gelerek yemek yiyip alkol aldıklan, sanığın maktülün evinde yatacak olmasından dolayı yatacağı yatağın yapılması sırasında maktül ile eşi arasında tartışma çıktığı bu tartışmanın devamında maktülün sanığa karşı saldırgan bir tavır sergileyerek hakaret edip bıçak ile sanık ...’yü yaralamaya başladığı, evde başlayan bu tartışmanın evin dışına taşıp burada da devam ettiği bıçakla saldın sırasında sanığın basit tıbbı müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığı, bu duruma karşı sanık çantasından çıkardığı tabanca ile maktüle yakın mesafeden boyun bölgesi civanna bir el ateş ederek maktülün ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılan olayda sanığın haksız tahrik altında adam öldürme suçunu işlediği kabulünün yerinde olduğunu düşünmekteyim.
Olayda maktül tarafından yapılan defedilmesi gereken bir saldırının olduğu muhakkaktır. Olayın meşru savunma içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için saldırıya ilişkin şartların yanında savunmaya ilişkin de şartların oluşması gerekmektedir. Savunmada zorunluluk bulunsa da savunmanın saldın ile orantılı olması gerekir. Bu orantılılık belirlenirken saldınnın yer ve zamanı, saldıran kişinin o anki durumu savunmada bulunan buna uygun bir tepki verip vermediği değerlendirilmelidir.
Olayımızda olduğu gibi vücut dokunulmazlığına bıçak ile saldında bulunan kişinin ateşli silah ile kendisini koruması hukuka uygun olduğunda kuşku yoktur. Ancak kullanılan tabancanın kullanılış biçimi ve ölçüsü saldırıyı sona erdirip tehlikeyi uzaklaştırmaya yeter düzeyde olmalıdır. Saldırıya uğrayan kişi ölçüsüz ve dengesiz bir biçimde savunmada bulunup çok ağır bir sonuca yol açacak biçimde karşılık verecek olursa sorumluluğu tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.
Somut olayımızda da; yaklaşık 10-15 dakika maktülün devam eden bıçaklı saldırısında sanık kendisini silahsız biçimde de korumuştur. Olaydan anlaşıldığı üzere maktülün saldırganlığı ağır bir yaralanmaya ya da ölüme sebebiyet verecek biçimde gelişmediği görülmektedir. Tehlikenin devam ettiği açık ise de, sanığın çantasından tabancasını çıkarıp ateş edebilecek soğukkanlılığa ve zamana sahip olduğu da görülmektedir. Bu durumda saldırıyı maktülün el veya ayak gibi hayati bölgelerine ateş etmeden de bitirebilecek durumda olmasına rağmen ölçüsüz biçimde doğrudan boyna yakın bölgeye ateş edilmesi eyleminde hedef alıp meşru savunma sınırının aşılarak haksız tahrik altında adam öldürme eyleminin gerçekleştiği şeklindeki mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, direnme kararının yerinde olduğu düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.' görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık hakkında meşru savunma şartlarının oluşmadığı ve hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.11.2016 tarihli ve 207-324 sayılı, direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında meşru savunma şartları oluştuğundan beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.