Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2017/4282 E. , 2021/173 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/4282
Karar No : 2021/173
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Kurulu / …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacı, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine ilişkin yine aynı Kurulun …tarih ve …sayılı kararının iptalini ve bu kararlar nedeniyle yoksun kalınan özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesini istemektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına dair karara yönelik, anılan kararın savunma hakkı tanınmadan ve kişiselleştirme yapılmadan tesis edilmiş olduğu; bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine dair karara yönelik ise tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde başvuru yapmış olduğu ileri sürülerek dava konusu kararların hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir. Öte yandan, dava konusu kararların dayanağı olan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (6749 sayılı Kanun) 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edilerek, anılan hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talep edilmiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararların amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun ilgili hükümlerine değil Anayasa'nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesine dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp 'göreve son' müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Yasa'nın 33.maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen kararlar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararların hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ:
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …tarih ve …sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Kurulu kararı, davacının UYAP kayıtlarına göre ceza infaz kurumunda tutuklu olduğu anlaşılan 25/08/2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)'nin 3/1. maddesinde yargı mensubu olarak görev yapmakta iken terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerledirilerek meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilen ilgililere bu kararların, Resmî Gazetede yayımı tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte 6087 sayılı HSK Kanunu'nun 33/1. maddesi ile de bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde HSK Genel Kurulundan yeniden inceleme talebinde bulunulabileceği ve yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararların kesin olduğu belirtilmektedir. 685 sayılı KHK'nın 11/2. maddesinde ise bu kapsamda hakkında meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilenlerin, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu 24/08/2016 tarihli kararın yayımı tarihinde davacının ceza infaz kurumunda tutuklu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte dava dilekçesine ekli 26/09/2016 tarihli davacıya ait HSK Genel Sekreterliğine hitaplı dilekçede, davacı tarafından kendisine bir üst yazıya bağlı olarak ilgili KHK'nın tebliğ edildiği, gerekçeli kararın ve itiraz usulünün tebliğ edilmediği belirtilerek hakkında tesis edilen gerekçeli kararın tebliğ edilmesi talep edilmiştir. Yine dava dilekçesine ekli 12/10/2016 tarihli tebliğ ve tebellüğ belgesinden anılan kararın davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihten bir gün sonra (13/10/2016 tarihinde) ise davacı meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara karşı yeniden inceleme talebinde bulunmuş olmasına rağmen, davacının bu talebi hakkında, işin esası yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın, …tarih ve …sayılı kararla davacının yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere anılan kararlar, ilgililerin meslek yaşamının sona ermesi sonucunu doğurduğundan, bu kararların bir bireyin başka bireylerle, mesleki ve iş ilişkileri de dâhil olmak üzere, ilişki kurma ve geliştirme hakkını da kapsayan 'özel hayat' kavramı bağlamındaki sonuçları itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'nin 8. ve Anayasa’nın 20. maddeleri ile güvence altına alınan özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahale niteliği taşımaktadır.
Öte yandan bu kapsamda bir müdahale ile sonuçlanan idari ya da yargısal mahiyetteki bütün karar alma süreçleri ve usûli güvenceler, özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin ölçülülüğü ve gerekliliği değerlendirilirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da dikkate alınmaktadır (ARSLAN ÖNCÜ, Gülay, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi-8, 2019, Ankara, s.13). Bu ilkenin, yargı mensubu olarak görev yapmakta iken hakkında, anılan KHK hükmü uyarınca, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen ilgililerin, bahse konu kararlar yayımlandığı tarihte ceza infaz kurumunda bulunması halinde, ilk olarak bu kararlara erişim ve bunlara karşı başvuru imkânının sağlanması yoluyla ortaya konulabilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak belirtilen gerekçelerle, dava dilekçesine ekli 12/10/2016 tarihli tebliğ ve tebellüğ belgesinden, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararı bu tarihte tebellüğ ettiği ve anılan karara bu tarihte erişim sağlamış olduğu anlaşılan davacının, süresi içerisinde yeniden inceleme talebinde bulunmuş olmasına rağmen, bu talebinin, işin esası yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın, süre yönünden reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararın hukuka aykırı olduğu ve iptaline karar verilmesi gerektiği; bu kararın iptal edilmesi sonucunda, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri göz önüne alındığında kesinleşmemiş olacağından, …tarih ve …sayılı karara yönelik iptal isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği; bununla birlikte …tarih ve …sayılı karara yönelik yeniden inceleme talebi hakkında davalı idare tarafından işin esası yönünden bir karar verileceğinden, davacının mezkûr kararlar nedeniyle yoksun kaldığını iddia ettiği parasal ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik istemi hakkında bu aşamada herhangi bir inceleme yapılması mümkün olmadığından, parasal ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik talebin de incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ:
Dava, davacının 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Anayasanın 138. Maddesinde, 'Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.', 139. maddesinde, 'Hakimler ve savcılar azlolunamaz.... Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.', 140. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.', Hakimler ve Savcılar Kurulu başlıklı 159. maddesinin 8. fıkrasında, 'Kurul, ... meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.', bu maddenin 10. fıkrasında ise, 'Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.' hükümlerine yer verilmiştir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 'Hakimlik ve savcılık görevlerinin sona ermesi' başlıklı 53. maddesinde, ' Hakim ve savcıların: a) Bu Kanun hükümlerine göre meslekten çıkarılmaları veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilmesi, b) Haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunması halleri hariç olmak üzere, mesleğe alınma koşullarından herhangi birini taşımadıklarının sonradan anlaşılması, c) Görevdeyken, 8 inci maddenin (a), (d) ve (g) bentlerinde yazılı niteliklerden herhangi birini kaybetmeleri, d) Meslekten çekilmeleri veya çekilmiş sayılmaları, e) İstek, yaş haddi veya malullük nedenlerinden biriyle emekliye ayrılmaları, f) Ölümleri, hallerinde görevleri sona erer.' hükmü yer almıştır.
6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nun 'Kurulun görevleri' başlıklı 4. maddesinin; hakim ve savcılarla ilgili olarak (b) fıkrasının 6. bendinde, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, 7. bendinde, disiplin cezası verme, 8. bendinde de görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak Kurulun görevleri arasında sayılmış, 'Genel Kurulun Oluşumu ve Görevleri' başlıklı 7. maddesinin 2. fıkranın (ı) bendinde de, 4. maddenin anılan bentlerindeki düzenlemelere Genel Kurulun görevleri arasında yer verilmiş, 33'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında 'Genel Kurulun ilk defa aldığı kararlara karşı, Başkan veya ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilir; yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir.' hükmü yer almış; 5. bendinde de, Genel Kurulun veya dairelerin, meslekten çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulabileceği, diğer kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, meslekten çıkarma kararlarına karşı açılan iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görüleceği hükme bağlanmıştır.
15.7.2016 günü başlatılan darbe girişimi üzerine; kamu düzeni ve güvenliği açısından Anayasa’nın 120. maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde; Milli Güvenlik Kurulunun Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi yönündeki 20.7.2016 tarihli ve 498 sayılı tavsiye kararı üzerine, toplanan Bakanlar Kurulu'nca ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş, bu karar Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanarak 21.7.2016 tarihli ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca 22.7.2016 tarihinde kararlaştırılan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 23.7.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuş, 'Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler' başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, 'Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğunca; Yargıtay daire başkanı ve üyeleri hakkında Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca; Danıştay daire başkanı ve üyeleri hakkında Danıştay Başkanlık Kurulunca; hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek mensupları hakkında Sayıştay Başkanının başkanlığında, başkan yardımcıları ile Sayıştay Başkanı tarafından belirlenecek bir daire başkanı ve bir üyeden oluşan komisyonca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir.' şeklinde düzenleme yapılmış ve bu Kanun Hükmünde Kararname, 29.10.2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşmıştır.
7075 sayılı Kanun ile kanunlaşan ve 23.1.2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 11'inci maddesiyle, 22.7.2016 tarih ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 18.10.2016 tarih ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenlerin, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'a dava açabileceği hükmü getirilmiştir.
Davaya konu Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun kararıyla, ilgililerin mesleğe kabulleri ile başlayan, eğitim merkezi ve Türkiye Adalet Akademisindeki faaliyetleri, hizmet içi eğitim ve yabancı dil eğitimlerine katılımlarına, yurtdışına gönderilmelerine, özel yetkili savcılıklara veya mahkemelere yahut idari görevlere atanmalarına ilişkin bilgiler ile bu görevlendirmelerde ve yine bir silah olarak kullanılan özel yetkili mahkemelere hâkim veya unvanlı olarak, Teftiş Kurulu Başkanlığına, başkan, başkan yardımcısı veya müfettiş olarak, idari kurumlara tetkik hâkimi, daire başkanı veya yardımcısı, genel müdür veya yardımcısı v.s. şeklinde yapılan atamalarda dikkate alınan kriterler, özlük dosyalarındaki bilgi ve belgeler, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları, ilgililer hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna intikal eden şikâyet, ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yapmış oldukları işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları birlikte dikkate alınarak, ekli listede yer alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 667 sayılı KHK’nın 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğünden, adı geçenlerin, 667 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve ayrı ayrı olmak üzere meslekten çıkarılmalarına karar verilmiştir.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde, yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasının gerekçesi olarak, Anayasa'ya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mensuplarının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak yapılanmaların içine girmeleri ile örgüt hiyerarşisi içerisinde ve ideolojik bağlılıkla hareket etmelerinin, Anayasal bir hak olan adil yargılanma hakkının önündeki en büyük engel olduğu ve nihayetinde yargıya olan güvene zarar verdiği ifade edilmiştir. 6749 sayılı Kanun ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, genel olarak “terör örgütlerine” veya “Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar”dan söz edilmekle birlikte, 667 sayılı KHK’nın genel gerekçesi ile madde gerekçesinde “FETÖ/PDY” maddede sayılan “terör örgütü, yapı, oluşum veya gruplar” arasında belirtilmiş ve anılan maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için sözkonusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba üyelik veya mensubiyet şeklinde olması zorunlu olmayıp irtibat ya da iltisak şeklinde olması da yeterli görülmüştür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.9.2017 tarih, 2017/16-956 esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24.4.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında, Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğu ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığı ve kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı kabul edilmiştir.
Davacı tarafından dava konusu işlemin savunması alınmadan tesis edildiği ileri sürülmekte olup, savunma alınmadan meslekten çıkarma adil yargılanma hakkının sağladığı usule ilişkin güvencelere aykırılık oluşturabilecek ise de, adil yargılanma hakkı yargılamanın bütünü anlamında bir incelemeyi gerekli kıldığından daha önceki bir safhada savunma alınma yoluna gidilmemesi şeklinde gerçekleşmiş bir eksikliğin yargılama süreci içinde giderilmesinin mümkün olması, diğer taraftan olağanüstü hâli gerekli kılan durum ve 667 sayılı KHK’nın amacı ile 3. ve 4. maddelerinde yargı mensupları ile kamu görevlilerine ilişkin düzenlenen tedbirlerin kapsamı ve içeriği dikkate alındığında, 667 sayılı KHK'de öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarmanın; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliği taşıması ve davaya konu kararın, disiplin hukukuna ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerektiren meslekten çıkarma cezası niteliğinde bulunmaması karşısında davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Anayasa'ya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mensuplarının, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak yapılanmaların içine girerek örgüt hiyerarşisi altında ideolojik bağlılıkla hareket etmeleri, Anayasal bir hak olan adil yargılanma hakkının önünde en büyük engel olduğu gibi toplum nazarında yargıya olan güvene zarar vermesi kaçınılmazdır.
Dosyanın içeriğinden ve davalı idarece sunulan belgelerin incelenmesinden, tanık/şüpheli ifadeleri ile davacıya ilişkin tespitler dikkate alındığında, davacının FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatının olduğu anlaşıldığından, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davanın davacının yeniden inceleme talebinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararına ilişkin kısmına gelince; davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının tebliğ tarihinden itibaren on günlük süreyi geçirdikten sonra yeniden inceleme talebinde bulunulduğu anlaşıldığından anılan kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile ilgili Anayasa'ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
A) MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ
…tarih ve …sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile irtibat ve iltisakının olduğu sabit görüldüğünden, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Anılan kararın sonuç kısmında 6087 sayılı Kanun'un 33'üncü maddesi uyarınca, kararın tebliği tarihinden itibaren on gün içerisinde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu nezdinde yeniden inceleme talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
Davacının …tarih ve …sayılı HSK Genel Kurulu kararına karşı yeniden inceleme talebi, on günlük süre geçirildiği gerekçesiyle anılan Kurul tarafından …tarih ve …sayılı kararla süre yönünden reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine ilişkin kararın iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kalınan özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
B) İLGİLİ MEVZUAT
667 sayılı KHK'nın değiştirilerek kabul edilmesine dair 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası: “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen …hâkim ve savcılar hakkında hâkimler ve savcılar yüksek kurulu genel kurulunca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir. Bu kararlar, Resmî Gazete’de yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılır. Meslekten çıkarma kararlarına karşı ilgili kanunlarda yer alan hükümler uyarınca itiraz edilmesi veya yeniden inceleme talebinde bulunulması üzerine verilen kararlar da Resmî Gazete’de yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılır. Görevden uzaklaştırılanlar veya görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve pasaportları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilir.”
Üçüncü fıkrası: “Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler hakkında da 4 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.”
Aynı Kanun’un 4. maddesinin ikinci fıkrası: “Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır...”
6087 sayılı HSK Kanunu'nun 'Yeniden inceleme, itiraz ve yargı yolu' başlıklı 33. maddesinin birinci fıkrası: 'Genel Kurulun ilk defa aldığı kararlara karşı, Başkan veya ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilir; yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir.'
685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ''Yargı Denetimi'' başlıklı 11. maddesinin ikinci fıkrası: ''22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açabilir.''
C) İNCELEME VE GEREKÇE
1) …Tarih ve …Sayılı Karara İlişkin Olarak:
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına yönelik karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine dair …tarih ve … sayılı HSK Genel Kurulu kararının davacıya ilişkin kısmı şöyledir:
'6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun 33'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu kararına karşı, yeniden inceleme kanun yoluna başvuru süresinin tebliğ tarihinden itibaren on gün olduğu; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu'nun …tarih, …Karar no.lu kararıyla meslekten çıkarılmalarına karar verilen ilgililerden; ... Hâkim (…) …... 25/08/2016 tarihinde tebliğ edilmesine karşın; ... Hâkim (…) …09.09.2016 - 26.09.2016 - 13.10.2016 ve 19.10.2016 ... tarihinde yeniden inceleme talebinde bulundukları ve 10 günlük yasal süreyi geçirdikleri, ... ve yasal süre içerisinde yeniden inceleme yoluna başvurmadıkları Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na intikal eden dilekçe içerikleri ve kayıtlardan anlaşılmakla, adı geçen ilgililerin yeniden inceleme taleplerinin süre yönünden reddine, ... 29/11/2016 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.'
Davacı vekili tarafından dava dilekçesine ekli olarak, 09/09/2016 ve 26/09/2016 tarihli HSK Genel Sekreterliğine hitaplı, davacıya ait dilekçelerin birer örneği sunulmuştur.
09/09/2016 tarihli dilekçede davacı tarafından, '24/08/2016 tarihinde verilen ve tarafıma tebliğ edilmeyen karar açıkça hukuka aykırı olup yeniden değerlendirilerek ortadan kaldırılması gerekmektedir, ... hakkımda verilen ve açıkça hukuka aykırı bulunan meslekten ihraç kararının kaldırılmasını, göreve iademi arz ve talep ederim.' şeklinde ifadelerde bulunulmuştur. HSK Genel Sekreterliğine hitaplı yazılmış 26/09/2016 tarihli davacıya ait dilekçe ise şu şekildedir: '24/08/2016 tarihinde verilen kararın üst yazısı 25/08/2016 tarihinde tarafıma tebliğ edilmiş olup, ihraç kararının gerekçesi, ihraç listesi ve ihraç kararına itiraz usulü ve itiraz yolu tarafıma tebliğ edilmemiştir. İhraç kararını gösterir üst yazıya ilgili KHK eklenmiş olup gerekçeli ihraç kararı eklenmemiştir. Tutuklu bulunduğumuz cezaevine nakille gelen Hakim ve Savcılara gerekçeli ihraç kararının ve ihraç listesinin tebliğ edildiğini öğrenmiş bulunmaktayım. İlgili ihraç kararına 09/09/2016 tarihinde itiraz etmekle meslektaşlarımdan itiraz süresinin 10 gün olduğunu öğrendim. ... Hakkımdaki ihraç kararına süresi içerisinde itiraz ettiğimi düşündüğümden 09/09/2016 tarihli itiraz dilekçemin süresi içinde yapılmış itiraz olarak değerlendirilmesini aksi halde ihraç kararının gerekçesi ile birlikte tarafıma tebliğ edilmesini talep ederim.'
Öte yandan yine dava dilekçesine ekli olan tebliğ-tebellüğ belgesinden …tarih ve …sayılı HSK Genel Kurulu kararının 12/10/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda aktarılan HSK Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının davacıya ilişkin kısmında ise davacının, bu tarihten bir gün (13/10/2016 tarihinde) ve yedi gün sonra (19/10/2016 tarihinde), diğer bir ifadeyle on günlük yasal süresi içerisinde, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara karşı yeniden inceleme talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, ilgililer hakkında tesis edilen mezkûr kararların Resmî Gazete’de yayımlandığı ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayıldığına ilişkin hükmün, bu tarihte ceza infaz kurumlarında bulunanlar bakımından, ilgili kamu otoritesi tarafından söz konusu kararlara erişim imkânı sağlanmak suretiyle uygulanabileceği hususunun kabulü gerekmektedir. Bahse konu kararlara erişimin sağlanmasından anlaşılması gereken ise; haklarında hukuki sonuç doğuran bu kararların ilgililer tarafından tüm unsurlarıyla (kararın dayandığı sebepler, kararın gerekçesi, başvuru mercii ve süresi) öğrenilmesine imkân tanınmasıdır.
Nitekim, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilen ilgililerin yeniden inceleme talepleri hakkında HSK tarafından tesis edilen benzer nitelikteki, 31/12/2016 tarih ve 29935 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan …tarih ve …sayılı karar incelendiğinde, yine …tarih ve …sayılı HSK Genel Kurulu kararıyla hakkında meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen ve anılan kararın yayımı tarihinde Diyarbakır D Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünde bulunan Z.A.U.'ya kararın 29/08/2016 tarihinde (anılan kararın Resmî Gazetede yayımlandığı 25/08/2016 tarihinden sonraki bir tarihte) tebliğ edildiği görülmekte olup bu bağlamda bahse konu kişilere erişim imkânı sağlanmasına ilişkin hususun davalı idare tarafından da gözetildiği anlaşılmaktadır.
UYAP kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacının, 20/07/2016 tarihli karar ile tutuklandığı, 13/03/2018 tarihinde ise tahliye edildiği, yine yukarıda bahsedilen davacıya ait dilekçelerde de Seydişehir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün davacı tarafından yazışma adresi olarak belirtildiği görülmüştür. Netice itibarıyla belirtilen tarihler arasında davacının ceza infaz kurumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda 23/12/2020 tarihli ara kararımızla davacının, 26/09/2016 tarihli HSK Genel Sekreterliğine hitaplı dilekçede 24/08/2016 tarihli verilen meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararın üst yazısının 25/08/2016 tarihinde tarafına tebliğ edilmiş olduğuna, ihraç kararının gerekçesi, ihraç listesi ve ihraç kararına itiraz usulü ve itiraz yolunun tarafına bildirilmediğine ilişkin iddialarından hareketle, anılan kararın davacıya tebliğ edilip edilmediğinin davalı idareye sorulmasına ve söz konusu kararın tebliğine ilişkin tebliğ-tebellüğ belgesinin davalı idareden istenilmesine karar verilmiştir. Davalı idarenin 02/02/2021 tarihli cevabi yazısında ise anılan kararın 25/08/2016 tarihli Resmî Gazetede yayımlandığı ve ilgili kanun hükmü uyarınca tebliğ edilmiş sayıldığı belirtilmiştir. Söz konusu kararın yayımı tarihinde ceza infaz kurumunda bulunan davacıya, bu karara erişim imkânı sağlandığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belgeye yer verilmemiştir.
Netice itibarıyla davacıya, hakkındaki meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara erişim imkânının 12/10/2016 tarihinde sağlandığı, bu tarihten sonra da davacının on günlük süre içerisinde anılan karara karşı yeniden inceleme talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin HSK Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebinin, yine aynı Kurulun işin esasına girilmeksizin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmadığı görüldüğünden, anılan kararın davacıya ilişkin kısmının iptali gerekmektedir.
2) …Tarih ve …Sayılı Karara İlişkin Olarak:
Yukarıda 'İlgili Mevzuat' başlığı altında yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yargı mensubu olarak görev yapmakta iken haklarında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilen ilgililerin bahse konu kararlara karşı dava açabilmeleri için bu kararların kesinleşmesi gerektiği, kesinleşmenin de on gün içerisinde yeniden inceleme talebinde bulunulması halinde HSK Genel Kurulunca bu talepler hakkında bir karar verilmesi veyahut süresi içerisinde yeniden inceleme talebinde bulunulmaması halinde olacağı açıktır.
Somut olayda davacı tarafından, …tarih ve …sayılı HSK Genel Kurulu kararında da ifade edildiği üzere, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …tarih ve …sayılı karara karşı, 09/09/2016, 26/09/2016, 13/10/2016 ve 19/10/2016 tarihlerinde yeniden inceleme talebinde bulunulmuş, HSK Genel Kurulunca …tarih ve …sayılı karar ile de davacının yeniden inceleme talebi süre aşımı nedeniyle reddedilmiş ve yeniden inceleme talebi hakkında, işin esasına yönelik bir karar verilmemiştir.
Anılan kararın, işbu kararımızla iptal edilmesi sonucunda, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …tarih ve …sayılı karar kesinleşmemiş olacağından, bu karara yönelik iptal isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.
3) Parasal ve Özlük Haklarının İadesine Karara Verilmesi Talebine İlişkin Olarak:
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin, HSK Genel Kurulunca süre yönünden reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararın, işbu kararımızla iptali sonucunda davacı hakkında tesis edilmiş olan …tarih ve …sayılı karara yönelik yeniden inceleme talebi hakkında, davalı idare tarafından işin esası yönünden bir karar verileceğinden, davacının mezkûr kararlar nedeniyle yoksun kaldığını iddia ettiği parasal ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik istemi hakkında bu aşamada herhangi bir inceleme yapılması mümkün değildir. Bu nedenle anılan talebin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.
D) KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının İPTALİNE
2. Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilşkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali istemi yönünden DAVANIN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
3. Davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi istemi yönünden DAVANIN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
5. Davacı tarafından fazladan yatırılan …TL harcın davacıya iadesine,
6. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.