9. Hukuk Dairesi 2019/1352 E. , 2019/7992 K.
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : ... İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili,müvekkilinin davalı işverene ait iş yerinde ... sigorta sicil numarası ile 30/06/2008 tarihinden itibaren belirsiz süreli hizmet akdi ile ara vermeksizin kadrolu üretim işçisi olarak çalışmakta iken davalı işveren tarafından bildirim süresine uyulmaksızın iş akdinin haksız olarak 17/03/2015 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkilinin çalıştığı dönem itibariyle davalı iş yerinde çalışan kişi sayısının 4857 Sayılı Kanunun ilgili maddesi gereğince davanın kabulü için aranan sayının üzerinde olduğunu, davalı iş yerinde ... isimli çalışanın iş yerinde üretilen rakı maddesini dışarıya çıkardığını tespit ettikleri için bu şahısla arkadaşlık kuran ve aynı arabaya binip aynı masada yemek yiyen davacı dahil toplam 8 kişinin aynı gün işten çıkarıldığını, müvekkilinin iş yerinde daha önce uyarı cezası dahi olmadığını, dürüst bir çalışan olduğunu, müvekkilinin iş akdinin davalı işveren tarafından hiçbir neden gösterilmeksizin haksız olarak hukuka aykırı bir şekilde sonlandırıldığını, fesih bildiriminin açık ve net bir şekilde bildirilmediği ve yazılı olarak yapılmadığını, ahlak ve iyi niyet kuralları içeren 4857 Sayılı İş Kanununun 25/2 maddesinin sebep gösterildiğini, müvekkilinin ikramiyeler ile birlikte ortalama maaşının 2.100,00 TL olduğunu, müvekkiline maaşlarıyla birlikte yılda 8 ay 490,00 TL değerinde ikramiye ödemesi yapıldığını ve buna ilaveten iş yerinde yemek verildiğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hür türlü talep ve dava haklı saklı kalmak kaydı ile fesih işleminin geçersizliğinin tespitine, müvekkilinin aynı işe aynı görev tanımı ve ünvanı ile özlük haklarında herhangi bir değişiklik olmaksızın iadesine, işe iade kararına uyulduğu ve uyulmadığı durumlarda müvekkilinin fesihten itibaren boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık brüt ücretin ve sosyal haklarının davalı işerenden tahsiline, işe iade kararına uyulmadığı takdirde işe iade kararına aykırılıktan dolayı 8 aylık brüt ücret tutarına kadar işe başlatmama tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının feshin haksızlığına ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının iş akdinin 4857 Sayılı İş Kanunun 25/II maddesine istinaden 17/03/2015 tarihinde fesih gerekçelerini gösterir tebligat ile geçerli bir şekilde feshedildiğini, davacının 01/12/2012 tarihinden 17/03/2015 tarihine kadar müvekkili şirket bünyesinde üretim işçisi olarak çalıştığını, müvekkilinin fabrikada meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu ve yakalanan ... hakkında ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/257 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, işçi ile işveren arasındaki ilişkinin karşılıklı güven prensibine dayanan bir ilişki olup bu nedenle işçinin işverenin haklarını işverenin ise işçinin haklarını gözetmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan iş sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere davacı çalıştığı süre boyunca işverene zarar verecek davranışlarda bulunmamalı, sözleşmenin 9.6. Maddesinde taahhüt ettiğini, bu nedenle davacının, müvekkili şirkete zarar verecek davranışlarda bulunmaması gerektiğini bildiğini, oysa ki olayda defalarca ... ile birlikte fabrikadan çıkan şahıslardan olan davacının çıktığı araçtaki rakı kokusunu almadığını belirttiğini, şirketin gerçekleştirdiği feshin geçerli bir fesih olduğunu, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, Yapılan yargılama, iddia, savunma, SGK kayıtları, tanık beyanları, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/257 Esas 2015/777 Karar sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı şirkette 01/12/2012 tarihinden itibaren belirsiz süreli hizmet akdi ile üretim işçisi olarak çalışmaya başladığı, davalı işveren tarafından 17/03/2015 tarihli fesih bildirimi ile davacının ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri nedeniyle 4857 Sayılı İş Kanunun 25/II maddesine istinaden 17/03/2015 tarihinde iş akdinin feshedildiği, davalı işveren tarafından fesih nedeni olarak davalı işverene ait fabrikada 04/02/2015 tarihi ve öncesinde davacı ile bir kısım çalışanların iş yerinde üretilen rakıları çaldıkları ve çalışan işçilerden ...'in hırsızlık suçuna yardım ettikleri iddiasının gerekçe gösterildiği, her ne kadar davacı ve ... dışındaki diğer işçiler hakkında hırsızlık suçundan yeterli, kesin, inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat kararı verilmiş ve sanık işçi ...'e bina içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de ceza dosyası kapsamına göre tam olarak tespit edilemeyen kamera kayıtlarına göre davacı ile birlikte bir kısım işçilerin hırsızlık olayının olduğu gece davalı iş yerinde bulundukları ancak kimliklerinin net olarak tespit edilemediği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli nedene dayanıp dayanmadığı, 4857 Sayılı İş Kanunun 18. Maddesi gereğince işverene işçinin davranışlarından veya yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi verdiğini, işçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amacın, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil, onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden bahsedilemez. 4857 Sayılı Yasanın 25. Maddesinin 2. Bendinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde işveren iş sözleşmesini haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Aynı bendin e alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır. İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığında, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçinin bir suç işlediğinden veya sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğundan şüphe ediliyor ve bu yüzden taraflar arasında iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin yıkılması veya ağır biçimde zedelenmesi nedeniyle iş sözleşmesi feshedilmişse, şüphe feshinden söz edilmektedir. Şüphe, fesih anında mevcut, belirli, objektif vak'a ve emarelere dayanmalıdır. İşverenin sırf subjektif değerlendirmesi yeterli olmayıp, yapılan incelemede işçinin şüphe edilen eylemi işlediğinin büyük bir ihtimal dahilinde olduğu sonucunun ortaya çıkması gerekir. Asliye Ceza Mahkemesi dosyası kapsamına göre davacının hırsızlık olayından mahkum olan ... ile aynı birimde çalıştığı ve aynı kişinin aracı ile muhtelif zamanlarda iş yerinden ayrıldığı, esasen ...'in aracına bindiği davacının da kabulünde olduğu, rakı dinlenme bölümünde çalışan davacının aynı araçta bulunan ve hırsızlığa konu olan rakının ... tarafından araçta taşınmasında rakı kokusunu almamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, alkol ve anason kokusu olan rakının taşındığı kabın ağzı kapalı olsa da kokusunun dışarıya yayılabileceği, bu sektörde ve özellikle rakı dinlenme bölümünde çalışan davacının bu kokuyu almasının doğal olduğu, işverenin davacının bu olaydan haberdar olduğu yönündeki şüphesinin makul, objektif bir şüphe olarak kabulü gerektiği, bu nedenlerle davacıya olan güveninin sarsıldığı, iş ilişkisinin sürdürülmesinin davalı işverenden beklenemeyeceği, dolayısıyla davalı işveren tarafından yapılan şüphe feshinin haklı fesih olarak kabul edilmese de geçerli nedene dayanan fesih olduğu, geçerli fesih nedeniyle davacının talebi haklı ve yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D)İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; “ Mahkemece şüphe feshi kavramı aşılmıştır ve yanlış değerlendirme yapılmıştır, somut olayda davacının hiçbir hatası yoktur, tanık anlatımlarında da davacının iş yerinde hiçbir olumsuz davranışının bulunmadığı sabittir, iş verenin sübjektif değerlendirmesi yeterli değildir, arabaya binmek suç değildir, hiçbir şeyden habersiz bir şekilde arkadaşının arabasına binen davacının şüpheli olarak sayılması mümkün değildir, kaldı ki araç içerisinde rakı olup olmadığı da belirlenmiş değildir, dava kabul edilmelidir.” şeklindedir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, Her ne kadar davacı hakkında ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/07/2015 tarih ve 2015/257 esas, 2015/777 karar sayılı kararı ile 'Beraatine ' karar verilmiş ise de taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin davalı iş verenden beklenemeyeceği ve bu nedenle feshin geçerli nedene dayandığı açıktır, mahkemece bu husus isabetli olarak belirlenmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygundur, ayrıca istinaf başvurusunda ileri sürülen itirazları karşılar niteliktedir, aksine itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, İlk Derece Mahkemesinin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
G)Temyiz Başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H)Gerekçe:
Taraflar arasında feshe ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı iş akdinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini beyan etmiş, davalı ise davacının iş akdinin İş Kanunu'nun 25/II. Maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından yapılan fesih bildiriminde, fesih nedeni olarak davalı işverene ait fabrikada 04/02/2015 tarihi ve öncesinde davacı ile bir kısım çalışanların işyerinde üretilen rakıları çaldıkları ve çalışan işçilerden ...'in hırsızlık suçuna yardım ettikleri iddiasının feshe gerekçe gösterildiği ve davacının iş akdinin davalı şirkette çalışırken 17/03/2015 tarihinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenle feshedildiği anlaşılmıştır.
... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/257 esas 2015/777 karar sayılı dosyası kapsamına göre davacının hırsızlık olayından mahkum olan ... ile aynı fabrikada çalışıp,işyerinde servis bulunmaması nedeniyle aynı kişinin aracı ile muhtelif zamanlarda iş yerinden ayrıldığı, davacının sırf bu kişinin aracına binmesinin ve araçtaki alkol kokusunu farketmemesinin feshe dayanak yapılamayacağı, rakı dinlenme bölümünde çalışan davacının aynı araçta bulunan ve hırsızlığa konu olan rakının ... tarafından araçta taşındığına ilişkin bilgi sahibi olamayacağı, işverenin davacının bu hırsızlık olayından haberdar olduğu yönündeki şüphesinin makul ve objektif bir şüphe olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi gerekçeler ile reddine karar verilmesi hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın kabulü ile, feshin geçersizliğine ve davacının işine iadesine,
3- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesi gereğince davacının yasal süresi içinde işe başvurmasına rağmen davalı işverence 1 aylık yasal süresi içinde davacı işçiyi işe başlatmaması halinde davacının kıdemi ve fesih sebebi nazara alınarak ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 5 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesi gereğince davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. uyarınca belirlenen 2.725.00 TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Alınması gereken 44,40 TL karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29.20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL karar- ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacının yaptığı harçlar dahil toplam 128,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
9-Yatırdığı temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08/04/2019 tarihinde kesin olarak, oy birliği ile karar verildi.