10. Ceza Dairesi 2022/886 E. , 2022/11432 K.
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 05/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 13/07/2010 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2010 tarihli ve 2010/95388 soruşturma, 2010/56935 esas, 2010/35581 sayılı iddianamesi ile İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2- İzmir (Kapatılan) 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/1875 esas, 2011/644 sayılı kararı ile; sanığın 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” karar verildiği, kararın 12/05/2011 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- Sanığın yükümlülüklerini yerine getirmediğinin bildirilmesi üzerine İzmir (Kapatılan) 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve 2014/6 esas, 2014/356 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 10/04/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
4- Sanığın denetim süresi içerisinde 07/09/2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2018 tarihli ve 2017/952 esas, 2018/435 sayılı kararı ile mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine;
Dosyanın devredildiği İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
5- Dosya arasında bulunan İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 2011/10 esas ve 2011/225 karar sayılı dosyasının incelenmesinde;
a-) Yaşı küçük sanığın 26/12/2007 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 14/04/2008 tarihli ve 2007/111989 soruşturma, 2008/13148 esas, 2008/1073 sayılı iddianamesi ile İzmir 5. Çocuk Mahkemesine kamu davası açıldığı,
b-) İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 25/12/2008 tarihli ve 2008/173 esas, 2008/789 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 27/01/2009 tarihinde kesinleşmesinden sonra infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
c-) İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, denetim planı hazırlanarak sanığın hastaneye sevkedildiği, yapılan tahlillerde 11/11/2009 tarihinde uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edilmesi üzerine uyarıldığı, uyarı yazısının 28/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği, 13/07/2010 tarihinde yapılan tahlilde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine infaz dosyasının kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, aynı zamanda 13/07/2010 tarihinde yeniden uyuşturucu madde kullanması nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
d-) Sanığın denetimli serbestlik tebirine uymadığının bildirilmesi üzerine, İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/ 225 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 3 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 17/05/2011 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, 3 yıllık denetim süresi içerisinde başka suç işlememesi nedeniyle de İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 09/09/2015 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/225 sayılı ek kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/10. maddesi gereğince kamu davasının düşmesine karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1-2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/1875 esas, 2011/644 sayılı kararını müteakip, sanığın denetime uymadığının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca ihbar edilmesi üzerine başlatılan yargılama neticesinde adı geçen sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve 2014/6 esas, 2014/356 sayılı kararının 10/04/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 07/09/2017 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbarı üzerine yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın inceleme konusu dosyadaki suç tarihi öncesinde işlediği 26/12/2007 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde satın alma eylemi nedeniyle İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 25/12/2008 tarihli ve 2008/173 esas, 2008/789 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 27/01/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 13/07/2010 tarihinde aynı neviden suç işlediğinin tespit edilmesi üzerine denetimli serbestlik kaydının kapatılarak Mahkemesine bildirimde bulunulması akabinde yapılan yargılama sonucunda, İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/225 sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşıldığı,
İncelemeye konu dosyadaki 13/07/2010 tarihli suçun esasen sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair yukarıda bahsi geçen İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 25/12/2008 tarihli ve 2008/173 esas, 2008/789 sayılı kararından sonra denetimli serbestlik tedbiri devam ederken işlendiği, sanığın denetimin gereklerine uymaması
nedeniyle mahkûmiyetine konu İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/225 sayılı kararı öncesinde incelemeye konu 13/07/2010 tarihli suçun işlenmesi nedeniyle her iki dosyanın birleştirilerek değerlendirilmesi gerektiği ancak sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymaması nedeniyle, yapılan yargılama neticesinde İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli kararı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi sebebiyle, gelinen aşamada artık her iki dosyanın birleştirme imkanının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın 13/10/2017 tarihli eyleminin müstakil bir suç oluşturmayacağından bahisle düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında 13/07/2010 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2010 tarihli iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, İzmir 17.Sulh Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/1875 esas, 2011/644 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1-2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verildiği, sanığın denetime uymadığının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca ihbar edilmesi üzerine İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve 2014/6 esas, 2014/356 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 10/04/2014 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içinde 07/09/2017 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararı ile, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
Dosya arasında bulunan İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 2011/10 esas ve 2011/225 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; yaşı küçük sanığın 26/12/2007 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 14/04/2008 tarihli iddianamesi ile İzmir 5. Çocuk Mahkemesine kamu davası açıldığı, İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 25/12/2008 tarihli ve 2008/173 esas, 2008/789 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 27/01/2009 tarihinde kesinleşmesinden sonra infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, yapılan tahlillerde 11/11/2009 tarihinde uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edilmesi üzerine uyarıldığı, uyarı yazısının 28/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği, 13/07/2010 tarihinde yapılan tahlilde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine infaz dosyasının kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, aynı zamanda 13/07/2010 tarihinde yeniden uyuşturucu madde kullanması nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine, İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/ 225 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 3 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 17/05/2011 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
İncelemeye konu dosyadaki 13/07/2010 tarihli suçun esasen sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 25/12/2008 tarihli ve 2008/173 esas, 2008/789 sayılı kararından sonra denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlendiği, sanığın denetimin gereklerine uymaması nedeniyle mahkûmiyetine konu İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli ve 2011/10 esas, 2011/225 sayılı kararı öncesinde incelemeye konu 13/07/2010 tarihli suçun işlenmesi nedeniyle her iki dosyanın birleştirilerek değerlendirilmesi gerektiği ancak sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymaması nedeniyle, yapılan yargılama sonucunda İzmir 5. Çocuk Mahkemesinin 14/04/2011 tarihli kararı ile mahkûmiyetine hükmedilmesi nedeniyle, gelinen aşamada artık her iki dosyanın birleştirme imkanının bulunmadığı anlaşılmakla,
Sanığın 13/07/2010 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu, daha önce işlediği 26/12/2007 tarihli suçtan dolayı İzmir 5. Çocuk Mahkemesince hükmolunan denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlediği, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından; mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “kamu davasının düşmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün açıklanmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/1150 esas, 2019/224 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 09/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.