4. Ceza Dairesi 2021/465 E. , 2021/19519 K.
K A R A R
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1.cümle, 125/1, 43 (2 kez), 29 (2 kez) ve 62. (2 kez) maddeleri uyarınca 4 ay 20 gün hapis ve 2 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2015 tarihli ve 2014/996 esas, 2015/899 sayılı kararının 11/11/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 10/02/2019 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanması ile tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun'un 106/1-1.cümle, 43, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 4 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakaret suçundan açılan kamu davasının ise yargılama aşamasında şikayetten vazgeçilmesi sebebiyle düşürülmesine ilişkin Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2019 tarihli ve 2019/1056 esas, 2019/1369 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15/12/2020 gün ve 2020/105521 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
'1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde yer alan, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, mernis adresi belirtilmeksizin normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında, somut olayda; itiraza tabi olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2015 tarihli kararının sanığın savunmasında bildirdiği ve aynı zamanda mernis adresi olan 'Yenikent Mahallesi 733. Sokak No 24 İç Kapı No 10 Osmangazi/Bursa' adresine, 03/11/2015 tarihinde doğrudan 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince tebliğ yapılarak kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, doğrudan mernis adresine yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması sebebiyle anılan karar kesinleşmemiş olacağından denetim süresinin de başlamayacağı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde işlenmiş bir suçtan da bahsedilemeyeceğinden hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasında;
Kabule göre de,
2-Sanığın suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında olmayan tehdit suçundan yargılanması nedeniyle uzlaştırma işlemleri yapılmadığı, ancak suç tarihinden sonra, hükmün açıklandığı 25/10/2019 tarihinden ise önce yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinde yapılan değişiklik ile 5237 sayılı Kanun'un 106/1. maddesinde yer alan tehdit suçunun da uzlaştırma kapsamına alındığı gözetilerek, mahkemesince 5271 sayılı Kanun’un 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemlerinin yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir' denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1 numaralı istem yönünden;
5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; 'Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.' 11. fıkrasında; 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.' hükümleri yer almaktadır.
5271 sayılı CMK'nın 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanığın beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulacağı belirtilmiş olup, bu denetim süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine başlamaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, öncelikle Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek bu adrese tebligat yapılması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen kanuni düzenlemelere göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık, bu karar usulüne uygun bir şekilde kesinleştikten sonra, 5 yıl süreyle denetime tabi tutulacak ve bu süre içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirlerine riayet etmemesi halinde hüküm açıklanacaktır.
2 numaralı istem yönünden;
Ceza Genel Kurulu'nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, 'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK'nın 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; '(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.' biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun'un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz' cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun'un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Uzlaştırma, 6763 sayılı Kanun'la değişik CMK'nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde' (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir.
Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. ' denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İnceleme konusu somut olayda;
1 numaralı istem yönünden yapılan incelemede;
Sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak sanığın yokluğunda verilen bu kararın mernis adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, bu nedenle kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamadığı, dolayısıyla da hükümlerin açıklanamayacağı gözetilmeden sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle ihbar üzerine dosyanın ele alınarak açıklanması geri bırakılan hükümlerin açıklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
2 numaralı istem yönünden yapılan incelemede ise;
Sanık ... hakkında, mağdur ...'i ölümle tehdit ve hakaret ettiği iddiasıyla, TCK'nın 125/2,43/1,53/1 ve 106/1-1.c.,43/1,53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, hakaret suçundan şikayet yokluğu nedeniyle düşme, tehdit suçundan ise neticeten 4 ay 20 gün hapis cezası verildiği, soruşturma ve yargılama aşamasında taraflar arasında usulüne uygun herhangi bir uzlaştırma işlemi yapılmadığı anlaşılmıştır.
Sanık ...'e yükletilen tehdit suçunun, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde uzlaştırma kapsamına alındığında şüphe bulunmamaktadır. CMK'nın 254. maddesinde; kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ya da Cumhuriyet savcısınca uzlaştırma işlemi gerçekleştirilmeden dava açıldığının anlaşılması halinde, kovuşturma dosyasının, uzlaştırma işlemlerinin CMK'nın 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderileceği belirtilmiştir. Uzlaştırma bürosu tarafından uzlaştırmanın başarıyla sonuçlandığının bildirilmesi halinde mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi durumunda davanın düşmesine, edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi durumunda ise; sanık hakkında, CMK'nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, CMK'nın 231. maddesinin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanacaktır.
Bu açıklamalar karşısında, tehdit suçu açısından uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden kurulan ve sanık ...'in TCK'nın 106/1-1. cümle, 43, 29, 62 ve 53. maddeleri gereğince 4 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2019 tarihli ve 2019/1056 esas, 2019/1369 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Sanık ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2019 tarihli ve 2019/1056 esas, 2019/1369 sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-CMK'nın 309. maddesinin 4-b fıkrası gereğince sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 15/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.