(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2010/16782 E. , 2011/2820 K.
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 13/04/2009 tarihli dava dilekçesiyle ... Mahallesi 166 ada 199 parsel sayılı taşınmazın kendisi ve kardeşleri adına tespit gören 166 ada 203 parsel sayılı taşınmazın devamı olmasına rağmen ayrı bir parsel numarası ile davalı ... ve ... adına tespitinin yapıldığını; 165 ada 51 parsel sayılı taşınmaza da davalılar ... ve ... ile birlikte müşterek malik oldukları halde tespitin sadece davalı ... ve ... adına yapıldığını; 165 ada 201 parsel sayılı taşınmazın ise yaklaşık 400,00 m2’lik bölümünün kendileri adına tespit gören 166 ada 203 parsele ait olduğunu, 166 ada 202 parsel sayılı taşınmaz ile kendileri adına tespit gören 166 ada 203 parsel arasında bir aracın geçebileceği kadar yol olduğunu, ancak tespitte bu yolun 166 ada 202 parsel’e yazıldığını ve kendisi ile kardeşleri adına tespit gören 166 ada 203 parsel sayılı taşınmazın kardeşleri ile aralarında ifraz edilerek tespitini talep ettikleri halde ifraz edilmeden tespitin yapıldığı gerekçeleriyle dava açmıştır.
Davacı, birleşen dosyadaki dava dilekçesinde ise, kendileri adına tespit gören 166 ada 203 parselin sınırında olan yaklaşık 1000’00 m2’lik ağaçlık alanının 166 ada 203 parsel kapsamında olmasına rağmen orman olarak yazıldığını iddia ederek (keşifte 138 ada 1 sayılı orman parseli içinde krokide (A) ile gösterilen yer olduğu anlaşılmıştır) orman parseli içinde kalan yerin tesbitinin iptali ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece tutanak asılları getirtilen taşınmazlar sırasıyla kadastro sırasında 166 ada 199 parsel sayılı 3176,85 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı ... adına; 165 ada 51 parsel sayılı 2370,08 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalılar ... ve ... adına; 166 ada 201 parsel sayılı 5893,97 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği kargir iki katlı ev, kargir bir katlı ahır ve tarla niteliğiyle davalı ... adına, 166 ada 202 parsel sayılı 673,76 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir bir katlı ev ve tarla niteliğiyle davalı ... adına; 166 ada 203 parsel sayılı 33291,94 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir iki katlı ev ve tarla niteliğiyle davacı ... ve kardeşleri olan ... ... ve ... ... adına; 166 ada 198 parsel sayılı 310643 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle dava dışı ... , ... ve ... ... adına; 166 ada 182 parsel sayılı 3081,32 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle dava dışı ... ... adına; 166 ada 181 parsel sayılı 1616,18 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle dava dışı ... ... adına tespit edilmiştir.
Mahkemece, davacının davasının reddine ve Ordu İli ... İlçesi ... Mahallesi, ... Mevkii, 166 ada 198-181 ve 182 parsellerin tespitlerinin iptaline ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline; 166 ada 201 nolu parselin ise tespit gibi tapuya tesciline, 166 ada 202-203-199 ve 165 ada 51 nolu parsellerin ise tespitleri iptal edilmeden Hazine adına orman vasfı ile tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır.
İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi ... şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;
1- H.Y.U.Y 74. maddesi uyarınca hakim, tarafların talebiyle bağlıdır. Talep edilmeyen bir konuda karar veremez. Birleşen dosyada davacı, dava ettiği taşınmazın ada ve parsel numarasını bildirmeden, taşınmazın komşularını belirterek talep ettiği yeri komşularının ada ve parsel numarasını belirterek tarif etmeye çalışmıştır. Buna göre davacı birleşen dosyada, keşifte belirlendiği gibi 138 ada 1 parselin krokide (A) ile gösterilen bölümünü dava etmiştir. Ancak; mahkemece, anılan parsel değil davacının dava etmediği ve dava ettiği yeri tarif etmek için bildirdiği ve davada taraf olmayan kişiler adına tespit gören komşu 166 ada 198, 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanak asılları dosyaya davalı olarak getirtilerek, anılan taşınmazlar hakkında hüküm kurulmuştur. Mahkemenin bu uygulaması H.Y.U.Y’nun 74’üncü maddesine aykırı olduğu gibi, 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi koşulları da mevcut olmadığına göre verilecek kararın davacının itirazı ile sınırlı olması gerektiğinden dava konusu olmayan parseller ile davada taraf olmayan parsel maliklerinin yokluklarında aleyhlerine hüküm kurulması da doğru değildir. Bu nedenle, davacının dava etmediği 166 ada 198, 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanak asıllarının olağan usulle kesinleştirilmesi için kadastro müdürlüğüne iadesi yerine ... şekilde taşınmazların orman olarak tescili usul ve yasaya aykırı olup anılan parseller yönünden hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Yine Birleşen dosyada dava dilekçesinde davacı, dava ettiği 138 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ada ve parsel numarasını bildirmemiş ise de, dava edilen yerin davacının bildirdiği komşularından 138 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümü olduğu anlaşılmaktadır. Ancak; mahkemece, krokide (A) ile gösterilen yerin içinde bulunduğu 138 ada 1 parselin kadastro tutanağı getirtilmediği gibi anılan talep hakkında askı süresi içinde dava açılmadığı gerekçesiyle bu hususta hüküm kurulmamıştır. Oysa, somut olayda dava dilekçesinden dava edilen yer tarif edilmiş ve davacının dava ettiği yerin ... bilirkişi tarafından düzenlenen krokiye göre 138 ada 1 sayılı orman parseli içinde (A) ile gösterilen bölüm olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu 138 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı getirtilerek taşınmaza karşı askı ilan süresi içinde dava açıldığı tespit edildiği takdirde ve çekişmeli parselin kadastro tutanağı kesinleştirilmiş olsa dahi, süresinde dava açıldığından tespitin kesinleşmeyeceği gözönüne alınmalı, askı ilan süresi geçirildikten sonra dava açılmış ve tutanak da davalı değil ise kadastro mahkemesinin görevli olamayacağı, genel mahkemeler görevli olacağından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeli, mahkemenin görevli olduğu anlaşıldığı takdirde mahkemece öncelikle ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanım hakkı Orman Yönetimine ait olduğu gözetilerek Hazine davaya dahil edilmeli, bundan sonra eski tarihli ve 1980-1990'lı yıllara ait memleket haritaları, ... fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal renkli örneği ile komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak örnekleri ile bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte ilgili yerlerden getirtilip, halen ... ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir zirarat mühendisi ve bir ... elemanı aracılığıyla yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte ... araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, ... ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, yine taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu ... parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişilerin düzenlediği raporlarla denetlenmeli, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamalar araştırılmalı, ziraat bilirkişiden taşınmazın kültür arazisi olup olmadığı yönünde bilimsel nitelikte rapor alınmalıdır.
3- Davacının asıl dosyada davalı gerçek kişilere husumeti yönelterek açtığı davadaki taleplerine gelince; davacı bu dava dilekçesiyle birden fazla talepte bulunmuştur. Bunlar sırasıyla özetlenecek olursa, birincisi ... Mahallesi 166 ada 199 parsel sayılı taşınmazın kendisi ve kardeşleri adına tespit gören 166 ada 203 parsel sayılı taşınmazın devamı olmasına rağmen ayrı bir parsel numarası ile davalı ... ve ... ... adına tespitinin yapıldığını belirterek 166 ada 199 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescilini talep etmiştir. Yine asıl dava dilekçesinde davacı bir başka talebinde ise; 165 ada 51 parsel sayılı taşınmaza da davalılar ... ve ... ile birlikte müşterek malik oldukları halde tespitin sadece davalı ... ve ... adına yapıldığını ileri sürmüştür. Yine asıl dava dilekçesinde diğer bir talebinde ise, 165 ada 201 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 400,00 m2’lik bölümünün kendileri adına tespit gören 166 ada 203 parsele ait olduğunu iddia etmiştir. Davacının bu iddiaları hakkında, mahkemece deliller toplanmadan ve keşifte davacının bu iddialarına yönelik herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan ve gerçek kişilerin taraf olduğu bu davada Orman Yönetiminin veya Hazinenin karşı davası olmamasına rağmen 166 ada 199 ve 165 ada 51 parsel sayılı taşınmazlar orman olarak, 201 parselin ise tespit gibi tesciline karar verilmiştir. Mahkemenin bu uygulamaları yukarıda değinildiği gibi H.Y.U.Y’nun 74’üncü maddesine aykırı olduğu gibi 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi koşulları da mevcut olmadığına göre gerçek kişiler arasında görülen bir davada, dava konusu taşınmazların mahkemece resen orman yapılmasının yasal dayanağı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, ... şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan anılan parsellere yönelik hükmün de bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4- Davacı asıl dava dilekçesinde, 166 ada 202 parsel sayılı taşınmaz ile kendileri adına tespit gören 166 ada 203 parsel arasında bir aracın geçebileceği kadar yol olduğunu ancak tespitte bu yolun 166 ada 202 parsel’e yazıldığı iddiasıdır. Davacı tarafından 166 ada 202 parselin bir kısmının yol olduğu iddia edildiğine göre, çevreyi iyi bilen yaşlı ve yansız kişilerden seçilecek yerel bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişilerden iddia edilen yolun kadim yol olup olmadığı araştırılarak ve şayet kadim yolun varlığı belirlenirse, kadim yolların zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı gözetilmeli ve belirlenen kadim yolun, bu parselden ifraz edilerek paftasında yol olarak gösterilmesine karar verilmelidir. Mahkemece belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan ... şekilde taşınmazın orman olarak tesciline karar verilmesi, yukarıda değinildiği gibi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
5- Davacı asıl dava dilekçesindeki taleplerinden bir diğeri ise, kendisi ile kardeşleri adına tespit gören 166 ada 203 parsel sayılı taşınmazın kardeşleri ile aralarında ifraz edilmesi istemidir. Öncelik 203 sayılı parselin davacı dışındaki diğer 1/3'... pay sahibi olan kardeşleri ... ve ... ... davaya dahil edilmelidir. Davacının dilekçesinden, kardeşleri arasında kadastrodan önce taksim olgusunun bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenle; mahkemece, davacı çağrılarak dilekçesini açıklaması ve kardeşleri arasında kadastrodan önce taksim yapılıp yapılmadığına ilişkin delilleri sorulmalı, 3402 sayılı Yasanın 15. maddesi uyarınca harici paylaşımın belgelerle, bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabileceği gözetilmeli, taraflar arasında geçerli bir taksim bulunup bulunmadığı belirlenerek 203 sayılı parsel hakkında bir karar verilmesi gerektiği halde, mahkemece anılan yönler üzerinde durulmaksızın taşınmaz yukarıda değinildiği gibi orman olarak tescil edilmesinde usul ve yasaya uygun bir yön bulunmamaktadır.
6- Davacı asıl dava dosyasındaki dava dilekçesinde tapu kaydına dayandığını bildirmiştir. Davacının yukarıda sayılan bazı iddialarına dayanak yaptığı tapu kaydı tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeden ve davacı çağrılarak dayandığı tapu kaydının hangi taşınmazlar yönünden ve ne şekilde tapu kaydına dayandığı açıklattırılıp tespit edilmeden hüküm kurulması da doğru değildir. O halde; mahkemece, davacının dilekçesinde bildirdiği tapu kaydının, kök tapu kaydından itibaren tüm tedavülleri ile birlikte ve kadastro sırasında revizyon görmüş iseler revizyon gördükleri parseller getirtilip, davacı çağrılarak dilekçesini
açıklamasını ve dava ettiği hangi yerlerde ve hangi olgularla dayanak tapu kaydına dayandığı tespit ettirilmesi ve diğer tüm deliller ile birlikte oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekecektir.
SONUÇ : Yukarıda 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 bentlerde açıklanan nedenlerle; davacı ...’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 16/03/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.