1. Hukuk Dairesi 2021/171 E. , 2022/379 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18/01/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat .... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ....’nun mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak 34 ve 114 sayılı parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdiyle ikinci eşi olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.04.2011 tarihli ve 2010/130 E., 2011/156 K. sayılı kararıyla, bakıp gözetme akdinin koşullarının yerine getirilmediğinden bahisle iptalini isteme hakkının kural olarak bakım alacaklısı olan murise ait olduğu, ölümünden sonra mirasçılarının bunu ileri süremeyecekleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Birinci Bozma Kararı
Dairenin 20/02/2012 tarihli ve 2011/13879 E., 2012/1666 K. sayılı kararıyla; “...yapılan araştırmanın hükme yeterli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Somut olayda, temlike konu edilen çekişmeli taşınmazların değerleri saptanmış ise de, muris üzerinde kalan diğer taşınmazların değerleri belirlenmemiş, temlik edilenlerin değerlerinin murisin genel mal varlığı içerisindeki oranı üzerinde durulmamış, sonuç itibariyle sözleşmenin gerçekten edim karşılığı ölünceye kadar bakma biçiminde samimi bir sözleşme olup olmadığı, diğer bir deyişle mal kaçırma kastı ile hareket edilip edilmediği ortaya konulmamıştır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgular çerçevesinde araştırma yapılarak murisin gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle mahkemenin kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.05.2013 tarihli ve 2012/374 E., 2013/385 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın davalı ile evlendiğinde 39, ölünceye kadar bakım akitlerinin düzenlendiği tarihte ise 49 yaşında olduğu, temlik edilen taşınmaz dışında iki taşınmazda daha hissesinin bulunduğu ve temlik edilen taşınmazların değerlerinin tüm mal varlığına oranının makul sayılacak bir sınırda kaldığı, adam öldürme suçundan dolayı cezaevinde yatıp çıktıktan sonra davalı ile evlenen murisin uzun süre cezaevinde kalması nedeniyle psikolojisi ve fiziki durumunun olumsuz etkilendiği, bir başkasının bakım ve desteğine muhtaç durumda olduğu, davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirdiği, temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4.Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 03.03.2014 tarihli ve 2013/16720 E., 2014/4716 K. sayılı kararıyla; “..Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince araştırma yapılarak davanın reddine karar verilmiş ise de; mirasbırakan.....'nun 21.09.2009 tarihinde öldüğü, davalının ikinci eşi olup, davacı kızı ile hiç görüşmediği, bozma ilamı sonrasında murisin tüm mal varlığı üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; davaya konu taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi tarihindeki (2002 tarihindeki) toplam değerinin 61.625,00 TL, dava tarihindeki toplam değerlerinin ise 308.125,00 TL olduğu (114 nolu parseldeki bilirkişi hesaplamasının hatalı olduğu ve bu parselin dava tarihindeki değerinin 113.125,00 TL olduğu da gözetilerek); murise ait diğer taşınmazlar olan 448 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının ve 452 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının aynı tarihteki (2002 tarihindeki) toplam değerinin ise 28.163,00 TL, dava tarihindeki toplam değerinin ise 104.300,00 TL olduğu; bu durumda mirasbırakan tarafından ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya devredilen taşınmazların tüm malvarlığına oranı ve daha az bir miktarda taşınmaz temlik edilerek bakım akti yapma imkanı olmasına rağmen fazla miktarda taşınmaz temlik etme yönündeki iradesi gözetildiğinde, temlik edilen taşınmazların değerinin makul ölçüleri aşar nitelikte bulunduğu, mirasbırakan Yahya'nın taşınmazları temlikteki gerçek iradesinin bakım sözleşmesi yapmak değil, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle mahkemenin kararı bozulmuştur.
6. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 11.11.2014 tarihli ve 2014/429 E – 2014/521 K. sayılı kararıyla; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
7.Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunun 09.05.2019 tarihli ve 2017/1-1277 E., 2019/549 K. sayılı kararı ile “…Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı ve çekişme konusu taşınmazların yukarıda değinildiği gibi TBK'nın 611 (mülga 818 sayılı BK'nın 511) ve devamı maddelerinde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ile davalıya temlik edildiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya kapsamından murisin uzun yıllar cezaevinde kalması nedeniyle fiziksel ve psikolojik durumunun olumsuz yönde etkilendiği ve kendisine daha çok cezaevinden çıktıktan sonra evlendiği davalı eşinin destek olduğu anlaşılmakta ise de tanık beyanlarına göre miras bırakanın işlediği suçtan sonra ilk eşinden dünyaya gelen davacı kızı ile ölünceye kadar hiç görüşmediği de sabittir. Bu durumda murisin gerçek irade ve amacının belirlenmesinde ölünceye kadar bakma akitleriyle temlik ettiği taşınmazların tüm mamelekine oranı ve bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekmektedir. Yerel mahkemece murisin temlik ettiği taşınmazların tüm mamelekine oranının makul karşılanabilecek sınırda kaldığı belirtilmiş ise de dosyada mevcut tapu kayıtları incelendiğinde murisin dört parça taşınmazda malik iken bunlardan en değerli olanlarını davalı eşine temlik ettiği, geride kalan taşınmazların değerine göre ölünceye kadar bakma akdine konu taşınmazların tüm malvarlığının dörtte üçüne yakın miktarda olduğu gibi geride kalan taşınmazlarda murisin tam malik olmayıp dava dışı şahıslarla paydaş olduğu görülmektedir. Murisin özellikle bir parça taşınmazını devretmek suretiyle bakımını sağlayabileceği yerde, ilk temlikten on gün sonra başka bir taşınmazdaki payını da davalıya temlik ettiği ve bunların sahip olduğu en değerli taşınmazları olduğu gözetildiğinde temlikteki asıl irade ve amacının bakım sağlamak değil mirasçıdan mal kaçırmak olduğu, böyle olunca da yapılan temlikin muvazaa ile illetli olup iptali gerektiği sonucuna varılmıştır. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
9. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 08.09.2020 tarihli ve 2020/45 E., 2020/185 K. sayılı kararıyla; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
10.Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Temyiz Nedenleri
11.1. Davalı vekili; davanın 10.000,00 TL değer üzerinden açıldığını ve aşamada harç tamamlanmadan davanın kabulüne karar verildiğini, Mahkemece harcı tamamlanan değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken harcı yatırılmamış miktar üzerinden fazla yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, mirasbırakann temlik dışı iki adet taşınmazının daha olduğunu, dava konusu taşınmazların temlikinde makul oranın aşılmadığını, davalının mirasbırakanın tüm bakım ve ihtiyaçlarını karşıladığını, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
12. Gerekçe
12.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
12.2. İlgili Hukuk
12.2.1. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
12.2.2 Öte yandan, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden yargılama gideri ve harca hükmedilmesi gerekir. Taşınmazlarla ilgili davalarda vekalet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya Mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir.Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre de, taşınmazın keşif sonucu belirlenen değeri üzerinden eksik harç tamamlanmamış ise, davacı taraf için vekalet ücreti dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilir.
12.3. Değerlendirme
12.3.1. Hemen belirtmek gerekir ki, kararın (IV/8.) numaralı bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
12.3.2. Davalı vekilinin harç ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; dava, 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, yapılan keşif sonucunda dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerleri toplamı 308.125,00 TL olarak tespit edilmiş, davacının miras payına isabet eden değer ise 77.031,25 TL olup, Mahkemece yargılama aşamasında keşfen belirlenen değer üzerinden harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu durumda, harcın davacının miras payına isabet eden 77.031,25 TL üzerinden; vekalet ücretinin ise harçlandırılan 10.000 TL üzerinden hükmedilmesi gerekirken, neye göre hesaplandığı belli olmayan şekilde fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan edenlerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 2. bendindeki “2-) Alınması gerekli 30.707,50 TL harçtan peşin alınan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.559,00 TL harcın davalıdan tahsiline, davacı tarafından yatırılan toplam 168,40 TL harç ile harç dışında kalan 274,70 TL tebligat+müzekkere+posta gideri ile 1.243,55 TL keşif+bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.518,25 TL yargılama gideri ile 39.526,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sarf olunmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,” cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine 2. bent olarak; “ Alınması gerekli 5.261,98 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.113,48 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan toplam 168,40 TL harç ile harç dışında kalan 274,70 TL tebligat+müzekkere+posta gideri ile 1.243,55 TL keşif+bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.518,25 TL yargılama gideri ile 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sarf olunmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde yatıranlara iadesine” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.