3. Ceza Dairesi 2021/1269 E. , 2021/9642 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.03.2018 tarih ve 2016/281 - 2018/111 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme
Hüküm : 1- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri ile TCK'nın 62, 53/1-2-3, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
2- Sanık ... hakkında TCK’nın 220/7 maddesi delalatiyle, TCK'nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri ile TCK’nın 62, 53/1-2-3 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
3- Sanık ... hakkında İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak; TCK’nın 314/3 ve 220/7 maddesi sevkiyle, TCK'nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1 maddeleri ile TCK’nın 62/1, 53/1-2-3 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararı
Temyiz edenler : Sanıklar ..., ..., sanıklar ve ... müdafileri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı
Bölge Adliye Mahkemesince sanık ... yönünden kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanunun eklenen geçici 5. maddesinin 1/f bendinde belirtilen süre içinde, diğer sanıklar yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm olağan süresinde temyiz edilmekle temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İstinaf mahkemelerinin sisteme dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sayılı Kanun CMK'nın madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK'nın madde 294/2) olan temyiz yolunda mülga 1412 sayılı CMUK'tan (madde 305) da farklı şekilde, resen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde/layihasında temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini/temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK'nın madde 294/1) şart koşmuş ve temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi durumunda, tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da temyiz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddedilmesini (CMK'nın madde 298) emretmiş (F.Yenisey-A.Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 923, Centel-Zafer Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 826, C.Şahin-N.Göktürk Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 278) olmasına, anılan Kanunun 289. maddesinin, usulüne uygun açılmış bir temyiz davasının “sınırlı inceleme ilkesinin” bir istisnasını teşkil etmesine (F.Yenisey-A.Nuhoğlu, age sh. 905), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru no: 26986/03, 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağının (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru no: 37604/97) da istikrar kazanmış yargısal kararlarla kabul edilmesine nazaran; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının 27.03.2019 tarihinde usulüne uygun olarak tefhim edilen hükmü 28.03.2019 tarihli gerekçe içermeyen müddeti muhafaza dilekçesi ile temyiz ettiği ve fakat gerekçeli kararın 09.04.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen CMK’nın 295/1. maddesinde öngörülen yedi günlük yasal süre içerisinde gerekçeli temyiz layihası vermediğinin anlaşılması karşısında; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının sanık hakkındaki temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Diğer temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanık ... ile sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK'nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmü yönünden:
sanık müdafiinin temyiz itirazları ile ilgili olarak:
Sanığın örgütsel özgülüğü de teknik bilirkişi raporu ile belirlenmeyen Eagle programı kullanıcısı olmasının müsnet suç bakımından delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Örgütle irtibatlı ve iltisaklı sendikaya üye olan, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütle iltisaklı BankAsya’da hesap açtırıp para yatıran, ...un beyanına göre “2012-2014 yıllarında arasında Abdülhakim Altun isimli şahıstan sonra Gerçüş ilçesinin abiliğini yapan” sanığın sübut bulan örgüt üyeliği suçundan cezalandırılması gerekirken delillerin değerlendirilmesinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddesindeki atfın niteliği ve aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eleştiri dışında eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmü yönünden:
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan belirlenen sonuç cezanın 3 yıl 2 ay 22 gün yerine 2 yıl 14 ay 22 gün hapis olarak noksan hesaplanması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden reddine, ancak;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan temel ceza tayin edilirken “TCK'nın 314/3. maddesinin delalet maddesi olarak gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün 10. maddesinin birinci bendinden “TCK'nun 220/7 maddesi delaletiyle” ibaresinin çıkarılıp yerine “TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddeleri delaletiyle” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet hükümleri ile ilgili olarak:
A- Sanıklar ... ve ... yönünden;
a-Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında 'ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğu'nun kabul edildiği dikkate alınarak;
Sanık ... ile ilgili olarak, ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden yeniden istenmesi ve UYAP'ta bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunda araştırma yapılarak sanık hakkında beyan yahut bilgi bulunup bulunmadığı araştırılıp, varsa buna ilişkin tutanakların, sanık ... hakkında hükümden sonra geldiği anlaşılan ayrıntılı Bylock tespit ve değerlendirme tutanakları ile ...ya ait beyanların duruşmada CMK'nın 217/1. maddesi uyarınca duruşmada okunarak tartışılmasından ve sanık hakkında açılan idari soruşturma kapsamında verdikleri beyanları kabule esas alınan ........., ...,...ve ...isimli kişilerle birlikte tanık sıfatı ile usulüne uygun olarak dinlendikten sonra sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
b- Kabule göre de: BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de örgüt liderinin talimatı üzerine hesap açtığı, işlem yaptığı yönünde delil bulunmayan sanıkların anılan banka nezdinde açılmış hesabının bulunmasının ve bu hesaba ait mutad hesap hareketleri ile sanık ...’ın çocuğunu örgütle iltisaklı okula göndermesinin müsnet suç yönünden örgütsel faaliyet yada delil olarak değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi,
B-Sanık ... ile ilgili olarak;
Ayrıntıları, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2008 tarih, 9-148/169 sayılı ve Şehrivan Çoban başvurusu üzerine verilen AYM’nin 06.02.2020 tarih, 2017/22672 sayılı kararları ile Dairenin 26.05.2016 tarih, E.2016/1697, K.2016/3295 sayılı kararında açıklandığı üzere;
Türk Ceza Muhakemesi Hukukunun benimsediği sisteme göre, Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz.(5271 sayılı Kanun madde 193/1) Duruşmada hazır bulunmak isteyen sanığın, hazır bulundurulması sadece ödev değil aynı zamanda bir haktır.
Sanığın duruşmada hazır bulunması hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini takip etmeyi, iddiaları ve tanık ifadelerini dinlemeyi, iddia/savunmaları destekleyecek argümanları ileri sürmeyi de içerir. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkı, sanığın yargılamaya etkili katılım hakkıyla da doğrudan ilişkilidir. Suç isnadı altındaki bir kimse duruşmada hazır bulunarak yargılamaya etkin olarak katılmakta, hakkında kurulacak hükmün inşasına ortak olmakta ve yargılamaya yön verme imkânına kavuşmaktadır. Hâkimler de bu hak vesilesiyle sanığın tutum ve davranışları ile kişisel özelliklerini gözlemleme imkânı elde etmektedir.
Bununla birlikte video konferans uygulaması, diğer hususların yanında tutuklu veya hükümlülerin ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması amacını taşımaktadır (Marcello Viola/İtalya, B. No: 45106/04, 5/1/2007, § 70). Bu nitelikteki imkânlara başvurmak bizzat duruşmada hazır bulunma hakkının amaçlarıyla çelişmemektedir. Fakat tutuklunun veya hükümlünün yargılama sürecini takip edebilmesi, duruşmada dinlenen insanları görebilmesi ve sarf edilen ifadelerden haberdar olabilmesi, ayrıca kendisinin de mahkeme, tanıklar ve diğer ilgililer tarafından görülmesinin ve dinlenilmesinin teknik engeller bulunmaksızın garanti edilmesi gerekir (Sakhnovskiy/Rusya [BD], B. No: 21272/03, 2/10/2010, § 98; Marcello Viola, §§ 72-74).
Duruşmada hazır bulunma hakkı, özellikle hükme tesir edebilecek nitelikteki değerlendirmelerin veya başka esaslı işlemlerin yapıldığı celselerde sanığın duruşmada hazır bulunmasını kural olarak gerekli kılar. İlk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile katılması, açık kabulüne dayalı olmalıdır. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda sınırlanabilecektir. Bu bakımdan duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin öncelikle zorunlu/gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince genel, soyut ve klişe cümlelerle değil somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır.
Duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan video konferans yöntemi ile duruşmalara katılımın zorunlu/gerekli olduğunun ortaya konulması halinde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir bütün hâlinde zarar verip vermediği ölçülülük ilkesinin diğer bir unsuru olan orantılılık açısından gözönüne alınmalıdır. Bu kapsamda duruşmada bizzat hazır bulundurulmayan tarafın diğer tarafça ileri sürülen görüşler ve kanıtlar hakkında bilgi sahibi olup olamadığı veya bunlara yorum yapıp yapamadığı, dezavantajlı duruma düşürülmeksizin davaya etkili katılımının sağlanmasında makul bir fırsata sahip olup olmadığı, yokluğunda gerçekleştirilen işlemin sanığın duruşmada fiziken hazır bulunmasını gerektiren bir işlem olup olmadığına göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hükümden önce 25.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı K.H.K’nın 147. maddesiyle değişik CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğuna ilişkin gerekçe gösterilmeksizin ... H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanığın yargılamanın hiçbir aşamasında mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunması alınıp son sözü sorulmak suretiyle yargılamanın tamamlanıp CMK’nın 289/1-h maddesi kapsamında aynı Kanunun 196/4. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ... ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sanık ... yönünden sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu nedenlerle CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ..., ... ve ...’ın tutuklulukta geçirdiği süre, bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın... 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.