Hukuk Genel Kurulu 2017/2398 E. , 2020/33 K.
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ordu Kadastro Mahkemesince verilen davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin karar dâhili davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı dâhili davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı 20.04.2009 tarihli dava dilekçesinde, çekişme konusu Ulubey ilçesi, Yukarı Kızılen Köyünde kain 273 ada 8 ve 126 parsel sayılı taşınmazların zilyetliğinde bulunduğu hâlde kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit edildiklerini ileri sürerek 273 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalı adına yapılan tespitinin iptali ile taşınmaza bitişik mülkiyeti kendisine ait olan 273 ada 7 parsel ile birleştirilmek suretiyle adına tesciline, 273 ada 126 parselin ise davalı ve kendisi adına ½ oranında müşterek olarak tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... 04.06.2009 tarihli cevap dilekçesinde, çekişme konusu taşınmazların murisinden intikal ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, ölümü ile davaya dâhil edilen mirasçıları da katıldıkları duruşmalarda davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararı:
6. Direnme kararı öncesinde yerel mahkemenin birden fazla kararı temyiz incelemesine konu olmuştur.
6.1. Ulubey Kadastro Mahkemesinin 25.05.2012 tarihli ve 2009/61 E., 2012/35 K. sayılı kararı ile; dava konusu 273 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğu, davalılar tarafından kullanılmadığı anlaşıldığı, davacı 273 ada 126 nolu parselde 30 m2’lik kısmın kendisine ait olduğunu iddia etmiş ise de, bu parsele yönelik talebinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 273 ada 8 parselin tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 273 ada 126 parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
6.2. Ulubey Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
6.3. Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 27.11.2012 tarihli ve 2012/8188 E., 2012/9967 K. sayılı kararı ile; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, öncelikle taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili delillerin istenmesi, komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgelerin getirtilmesi, mahallinde yeniden keşif yapılması, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime intikal ettiği, niteliğinin ne olduğu, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, üzerindeki ağaçların ne sebeple davalılara ait olduğu, komşu 7 parsel sayılı taşınmazın devamı olup olmadığı, iki taşınmaz arasında ayırıcı doğal ya da yapay sınır bulunup bulunmadığı hususlarında bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve bitki örtüsü ile bitişik 7 parsel sayılı taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini karşılaştırmalı olarak değerlendiren ve iki taşınmazın birbirinin devamı olup olmadığını belirten ayrıntılı rapor ve fen bilirkişisinden keşfi izlemeye ve denetime elverişli rapor alınması, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçeleriyle oy birliğiyle bozulmuştur.
6.4. Ulubey Kadastro Mahkemesinin kapatılarak Ordu Kadastro Mahkemesine devredilmesinden sonra Ordu Kadastro Mahkemesince bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde 15.10.2014 tarihli ve 2013/15 E., 2014/102 K sayılı kararı ile; davacının dava konusu taşınmazın kendi taşınmazının devamı olduğu ve zilyetliğinde bulunduğu yönündeki itirazının yerinde görülmediği, önceki davanın kabulüne ilişkin verilen kararı temyiz eden davalılar İsa, ... ve ...yönünden davanın reddine, diğer hissedarların hissesi yönünden ise kabul yönünde verilen kararın bu hissedarlar tarafından temyiz edilmediğinden bunlara yönelik önceki hüküm kesinleşmiş olmakla, bu hisseler yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığı gerekçeleriyle 273 ada 8 parsel yönünden açılan davanın ilk kararı temyiz eden davalılar İsa, ...ve ... yönünden reddine, bu davalıların ...'den gelen miras hisseleri oranında 22/28 payının davacı ..., 4/28 payının davalı ..., 1/28 payının davalı ..., 1/28 payının ... adlarına tesciline, 273 ada 126 parsel yönünden açılan davada bozma dışı bırakıldığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Ordu Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dâhili davalılar ... ve arkadaşları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 14.12.2015 tarihli ve 2015/392 E., 2015/15319 K. sayılı kararı ile; davanın kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olup çekişme konusu taşınmazın tespit maliki ... aleyhine açıldığı, davalı ...'nin yargılama sırasında ölümü ile mirasının iştirak hâlinde mirasçılarına, yani dosyadaki dâhili davalılara intikal ettiği, ... mirasçıları aleyhine devam eden yargılama sonunda, ilk karar bir kısım mirasçılar İsa, ... ve ...tarafından temyiz edilmiş olmakla, tüm mirasçılar tarafından temyiz edilmiş sayılması iştirak hâlinde mülkiyetin hukuki sonuçlarından olduğu, hâl böyle olunca; mahkemece çekişmeli 273 ada 8 parsele ilişkin açılan davanın reddine karar verildiğine göre ...'ın tüm mirasçıları lehine hüküm kurulması gerekirken, yukarıda izah edilen hususlar göz önünde bulundurulmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda, yalnızca mahkemenin bozma öncesi ilk kararını temyiz eden davalılar İsa, ... ve... lehine yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ordu Kadastro Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli ve 2016/13 E., 2016/33 K. sayılı kararı ile; iştirak hâlinde mülkiyetin tapuya kayıtlı taşınmazlar yönünden değerlendirileceği, her ne kadar iştirak hâlinde mülkiyetten söz edilse de bir kısım ortağın hakkından vazgeçmesinin her zaman mümkün olduğu, önceki aşamada tamamı aleyhine verilen ve karşı tarafa tescil sonucunu doğuran hükmün bir kısım davalılar tarafınca temyiz edilmediği, bunun bu davalılar yönünden karşı tarafa kazanılmış hak oluşturacağını kabul etmemenin kendi hisseleri yönünden kabul ve feragat esaslarını ortadan kaldırıcı bir durum doğuracağı, kişinin kendi hakkını serbestçe tasarruf etme hürriyetine de aykırı durum oluşturacağı, Kadastro Kanunu'nun 29/2. maddesinde de mirasçıların bir kısmının diğerlerinin oluru olmadan davayı sürdürebileceği esasının getirildiği, ilk kararı temyiz eden davalı iştirak hâlindeki maliklerin dışında bulunan davalı iştirakçilerin davayı bu hâliyle kabul ettiklerinin kabulü ile mahkemenin veraset sonucunu doğuracak işlem yapma yetkisi bulunduğundan temyiz eden iştirakçiler yönünden mirasçılık hakları belirlenerek, bunlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde dahili davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, temyize konu taşınmaz hakkında davanın kabulüne ilişkin verilen ilk kararın ... mirasçıları olan bir kısım dâhili davalılar tarafından temyizi üzerine verilen bozma kararına Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, bu kez davanın reddine ilişkin kararın sadece ilk kararı temyiz eden ... mirasçıları lehine mi yoksa iştirak hâlinde mülkiyetin hukuki sonuçları gereğince ...'ın tüm mirasçıları lehine mi verilmesi gerektiği, temyiz etmeyen mirasçıların ilk kararı kabul ettiklerinin kabulünün mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 'Yargılama usulü' başlıklı 29. maddesinde;
'Kadastro mahkemesinde gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılır. Taraflardan hiç biri gelmez ise dosya işlemden kaldırılmaz. Hakim, toplanması mümkün olan delilleri inceler ve 30 uncu madde hükmünce işi karara bağlar.
Bir mirasçı diğerlerinin muvafakatı olmadan dava açabilir ve yalnız başına davaya devam edebilir. Mirasçılarının tayin edilememesi sebebiyle ölü olduğu belirtilerek kayıt sahibi adına tespiti yapılan taşınmaz mallar hakkında, ölünün ismi açıklanarak mirasçıları denilmek suretiyle mirasçılar aleyhinde dava açılabilir. Dava sırasında davalının davadan önce öldüğünün anlaşılması hâlinde davaya mirasçıları aleyhine devam edilir.
Bu Kanunun tatbikinde ayrıca açıklık bulunmayan hallerde basit yargılama usulü uygulanır.
Kadastro mahkemeleri adli tatile tabi değildir.' düzenlemesi yer almaktadır.
13. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 'Kazanma ' başlıklı 599. maddesinde;
'Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.'
Aynı Kanun’un elbirliği mülkiyetinin hükümlerine ilişkin 702. maddesinde ise;
'Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.' düzenlemelerine yer verilmiştir.
14. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 29. maddesi ile kadastro mahkemesine açılan davanın sevk ve idaresi, elbirliği mülkiyeti durumunda bulunan taşınmazlarla ilgili davaların açılması ve yürütülmesi, Kadastro Kanunu'nda açıklık bulunmayan hâllerde uygulanacak yargılama usulü ve kadastro davalarının adli tatil içerisinde yürütülmesine ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde de, bu maddenin uygulamada birlik sağlamak amacıyla Medeni Kanun'un 581. (4721 sayılı TMK 640) maddesinin hükümlerine gerek kalmadan bir mirasçının yalnız başına dava açıp davaya devam edebileceği, ayrıca taşınmaz mal ölü adına tespit edilmiş ise, ölünün ismi belirtilerek mirasçıları aleyhine dava açılabileceği esasının getirildiği ifade edilmiştir.
15. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere 3402 sayılı Kanun'un 29/2. maddesinde elbirliği mülkiyetinde aktif ve pasif dava ehliyeti ile ilgili uygulanacak usul hüküm altına alınmıştır. 4721 sayılı TMK'nin 701, 702 ve 703. maddelerinde düzenlenen elbirliği mülkiyetinde birlikte hareket etme ilkesi esastır. Ancak 3402 sayılı Kanun'un 29/2. maddesinde '… Bir mirasçı diğerlerinin muvafakatı olmadan dava açabilir ve yalnız başına davaya devam edebilir…' denilmek suretiyle, kadastro ile ilgili davalarda terekeye ilişkin davaların tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya bir mirasçı tarafından açılan davaya diğer mirasçıların katılımının sağlanması ya da TMK'nin 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci atanması gerekmeden mirasçılardan her birinin diğer mirasçıların muvafakatı olmadan dava açabilecekleri ve açılmış davayı yürütebilecekleri kabul edilmiştir (Sapanoğlu, S.: 3402 sayılı Kadastro Kanunu, Gerekçe-Açıklamalar-Yargıtay Kararları, Ankara 2012, s. 633).
16. 3402 sayılı Kanun'un 29/2. maddesinin ikinci cümlesi ise pasif husumet ehliyeti ile ilgilidir. Kural olarak, kadastro davaları tespit maliki aleyhine açılır. Elbirliği mülkiyetinde davaların tüm iştirakçilere karşı açılması zorunludur. Bu mülkiyet türünde ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanun'un 29/2. maddesinin ikinci cümlesinde ölü kişi aleyhine açılan davaya mirasçılarının çağırılarak devam edilmesi, yine yargılamanın devamı sırasında tespit maliki davalının ölmesi hâlinde, mirasçılarına dava yöneltilmek suretiyle davanın yürütüleceği hükmü getirilmiştir.
17. Yapılan açıklamalar ışığı altında somut olaya gelince, çekişmeli 273 ada 8 parsel sayılı taşınmaz 24.10.2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında belgesizden davalı ... adına tespit edilmiş, davacı tarafından ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açılarak tespitin iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Yargılama sırasında davalı ...'ın ölümü üzerine, Gölköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.02.2010 tarihli ve 2010/21 E., 2010/26 K. sayılı mirasçılık belgesinde yer alan mirasçıları davaya dâhil edilerek yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece ilk kararında, çekişmeli taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davaya dâhil edilen ... mirasçılarından ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, eksik araştırma ve inceleme yapıldığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyma kararı verildikten sonra, yapılan yargılama neticesinde bu kez davacının itirazlarının yerinde görülmediği belirtilerek önceki kararı temyiz eden davalılar İsa, ... ve ...yönünden davanın reddine, temyiz etmeyen davalılar yönünden karar kesinleştiğinden kalan hisselerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
18. Yukarıda 14-16. paragraflarda ifade edildiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 29. maddesi uyarınca mirasçılardan yalnızca birinin tereke adına dava açması ve taşınmazın terekeye dönmesini talep etmesi mümkündür. Mahkemenin çekişme konusu taşınmazın davacı adına tesciline ilişkin ilk hükmü, davaya dâhil edilen bir kısım mirasçılar tarafından taşınmazın terekeye dönmesini sağlamak amacıyla temyiz edilmiştir. Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde çekişme konusu taşınmazın davacıya ait olmadığı, dolayısıyla tespit maliki ...'a ait olduğu belirlenmiştir. O hâlde Mahkemece, taşınmazın davalıların ortak miras bırakanı ...'a ait olduğu ve elbirliği mülkiyetine konu olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın ...'ın tüm mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken yasaya uygun olmayan gerekçelerle davanın, temyiz eden davalıların miras payı ile sınırlı olarak reddine karar verilmesi isabetsizdir.
19. Hâl böyle olunca direnme kararının, Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Dâhili davalılar ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle ile karar verildi.