Ceza Genel Kurulu 2016/1432 E. , 2021/488 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 62-217
Katılanlar : 1- ..., 2- ...
Sanık ...'ın katılan ...'e, sanık ...'ın katılan ...'a yönelik eylemleri nedeniyle kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemlerinin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıkların TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29/1, 62, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.04.2012 tarihli ve 274-109 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.12.2014 tarih ve 3131-6080 sayı ile;
'a) Sanık ...’ın, mağdur ...’ı bıçakla batına nafiz şekilde tek darbe ile yaraladığı, mağdurun almış olduğu darbe sonucu kolon ve ince bağırsak yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; suçun işleniş şekli, kullanılan aletin niteliği, yaranın şiddetine göre, sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK’nın 86/1. maddesi ile yapılan uygulama sırasında üst sınırdan ceza belirlenmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini,
b) Sanık ...'nün mağdur ...’i biri sağ kaş altı, diğeri batına nafiz olmak üzere iki bıçak darbesi ile yaraladığı, mağdurun batın bölgesine almış olduğu darbe nedeniyle karaciğer, mide ve duedenumdan hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK’nun 86/1. maddesi ile yapılan uygulama sırasında üst sınırdan ceza belirlenmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini,
c) Olay günü mağdur sanıklar ve sanıklar arasında kimin başlattığı belli olmayacak şekilde çıkan kavga neticesi mağdur sanıkların yaralandığı olayda; mağdur sanıklar ..., ..., ..., ... ile sanık ... hakkında haksız tahrik nedeniyle indirim yapılırken, mağdur sanıklar ile sanık hakkında farklı indirim oranı uygulanması suretiyle çelişki oluşacak şekilde yazılı biçimde karar verilmesi,
d) Katılan sanıklar ... ve ...’nün kendilerini aynı vekille temsil ettirdiklerinden her ikisi lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken sadece katılan sanık ... lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... Ağır Ceza Mahkemesince 09.07.2015 tarih ve 62-217 sayı ile; sanıkların kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29/1, 62, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiş; bu hükümlerin de sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.12.2015 tarih ve 5378-6421 sayı ile, TCK'nın 53. maddesinin uygulanması bakımından düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.06.2016 tarih ve 170813 sayı ile;
“...... GOP Üniversitesinde öğrenci olan iki gruptaki kişilerin bulvar üzerinde karşılaşmaları ile karşılıklı kavga biçimde meydana gelen ve mahkemenin kabulüne göre de aniden gelişen olayda, sanık ...'ın, bıçakla ...'i batına nafiz şekilde tek darbe ile yaraladığı, ...'in almış olduğu darbe sonucu kolon ve ince bağırsak yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı; sanık ...'ın, bıçakla ...'u, biri sağ kaş altı, diğeri batına nafiz olmak üzere iki bıçak darbesi ile yaraladığı, ...'un batın bölgesine almış olduğu darbe nedeniyle karaciğer, mide ve duedenumdan hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı anlaşılmakla, hayati tehlike oluşturan ve organ yaralanmasına neden olan darbelerin tek bıçak darbesi ile işlenmesinin, sanıkların eylemlerine kendiliklerinden son vermelerinin lehe değerlendirilmesi gerektiği ve özellikle TCK'nın 87/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli yaralama hâllerinin birden fazlasının bir arada gerçekleştiği daha vahim hâllerde TCK'nın 86/1. maddesindeki 3 yıllık ceza üst sınırının uygulanacağı nazara alındığında sanıklar hakkında Yüksek Dairenizin aynı dosyadan bir önceki bozma ilamına konu olan 2 yıl hapis cezası ve üst sınır olan 3 yıl hapis cezası arasında daha orantılı bir ceza tayini yerine, üst sınırdan ceza tayini yasaya aykırı olup, Yüksek Daireniz ilamına bu yönden itirazda bulunma zorunluluğu doğmuştur.
Keza, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 671-118 sayılı ve 21.04.2015 tarihli kararında; 'Sanığın bir başkasıyla yaptığı kavga sırasında kavgayı ayırmak için araya giren mağdurun kendisine kafa atması üzerine sinirlenerek onu tek bıçak darbesiyle sol göğüs üst kısmından 1 cm'lik açık giriş yarası oluşturacak şekilde yaraladığı, darbenin akciğerde veya başkaca bir organda yaralanmaya neden olmadığı ancak oluşan açık yaranın pnömotoraksa ve mağdurun hayati tehlike geçirmesine sebep olduğu somut olayda; hedef alınan bölge ve suçta kullanılan aletin niteliğine göre sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi doğru bir uygulama ise de, sanığın tek darbe ile yetinmesi, kendiliğinden eylemine son vermesi, darbenin şiddeti ve sadece göğüs duvarında yaralanmaya ve pnömotoraksa neden olup akciğer dâhil başkaca bir organ yaralanmasına neden olmaması göz önüne alındığında meydana gelen zararın ve kasta dayalı kusurunun ağırlığına göre özellikle birden çok darbe ve nitelikli yaralanmaların söz konusu olduğu daha vahim olaylar düşünüldüğünde en üst oranda 3 yıl hapis cezası tayini adalet, hak ve nasafet kuralları ve 'orantılılık' ilkesiyle bağdaşmamaktadır.' biçimindeki gerekçesi de itiraz nedenlerimiz doğrultusundadır.
Mahkemenin kabulü, 'Somut olayın özellikleri ve gelişim sürecine göre, taraflar arasında kimin başlattığı belli olmayacak şekilde çıkan kavga neticesi olay meydana geldiğinden bu durum sanıklar lehine haksız tahrik olarak değerlendirilmiş ve sanıklar hakkında TCK'nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümleri uygulanmıştır.' şeklinde olup Mahkemenin ilk kararında sanıklar hakkında üçte bir ceza indirimi yapıldığı, bozma ilamından sonraki hükümde ise sanıklar hakkında dörtte bir ceza indirimi yapıldığı, eylemlerin iki grup arasında ve kimin başlattığı belli olmayacak şekilde çıkan kavgada işlendikleri, sanık ...'ın bıçakla ve hayati tehlike geçirecek biçimde yaraladığı mağdur ...'in de aynı zamanda bu dosyada sanık sıfatıyla yargılandığı ve aynı olayda ...'a yönelik bıçakla kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 86/3-e, 29/1, 62/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, yine sanık ...'ın bıçakla ve hayati tehlike geçirecek biçimde yaraladığı mağdur ...'un da aynı zamanda yine bu dosyada sanık sıfatıyla yargılandığı ve aynı olayda ...'a yönelik kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 29/1, 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık ... hakkındaki mahkûmiyetin de Dairenizin anılan kararı ile onanmasına karar verildiği, aynı ilamla sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hakkında verilen bozma ilamı üzerine Mahkemece, 2016/42 esas, 2016/120 karar sayı ile yeniden mahkûmiyet verildiği nazara alındığında, sanıklar lehine TCK'nın 29/1. maddesindeki haksız tahrik indiriminin, en aleyhe olan dörtte bir ceza indirimi yerine daha lehe ceza indirimi uygulanması gerektiğinden haksız tahrik uygulaması da itiraza konu edilmektedir.
Dolayısıyla, sanıklar hakkında kasten nitelikli yaralama suçundan temel cezanın TCK'nın 86/1. maddesindeki ceza üst sınırından tayini ve TCK'nın 29/1. maddesindeki haksız tahrikin en aleyhe olacak biçimde alt sınırdan uygulanmasının yasaya aykırı olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 31.10.2016 tarih ve 4385-3745 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme; sanıklar ... ve ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
Sanıklar ... ve ... hakkında;
1- TCK'nın 86/1. maddesinde düzenlenen ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken temel hapis cezasının 3 yıl olarak tayin edilmesinin,
2- TCK'nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanırken 1/4 oranında yapılan indirimin,
İsabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
22.05.2010 tarihli olay yeri inceleme raporunda; 21.05.2010 tarihinde saat 21.15 sıralarında Haber Merkezi'nden Gülbaharhatun Mahallesi, GOP Bulvarı, 13. Sokak başında bıçakla yaralama olayı olduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, yaralı şahıslardan ...’un 112 ile Üniversite Hastanesine, diğer yaralı ...’in ise Cevdet Aykan Devlet Hastanesine kaldırıldıklarının öğrenildiği, rögar kapağı üzerinde kan birikintisi olduğu, 22.05.2010 tarihinde saat 01.15 sıralarında olayda kullanılan bıçağın bulunduğu yere gidildiği, belirtilen yerde bulunan ...’ın tarif ettiği yapı kooperatifinin duvarının dibinde, yerde toprağa gömülü olarak üzerinde marka ve yazı bulunmayan kahverengi saplı, kapalı vaziyette bir adet bıçak bulunduğunun belirtildiği,
21.05.2010 tarihli tutanakta; bıçakla yaralama olayı ile ilgili olarak olayın mağduru ... ile GOP Üniversitesi Hastanesi Acil Servisinde yapılan şifahi görüşmede, kendisini üniversiteden tanıdığı “Çakal ...” olarak bilinen ve önceden üniversitede Ülkü Ocakları sorumlusu olan şahsın bıçakladığını ifade ettiğinin bildirildiği,
22.05.2010 tarihli olay ve yakalama tutanağında; bıçakla yaralama olayıyla ilgili olduğu öğrenilen ...’ın, Gülbaharhatun İlköğretim Okulu yanında olduğunun öğrenilmesi üzerine 21.05.2010 tarihinde, saat 23.30 sıralarında yakalandığı, kendisine sorulduğunda 'Okuldan arkadaşı olan ... ile GOP Bulvarı’nda yürürken aniden daha önceden kavgalı oldukları şahısların saldırdıklarını, aralarında kavga çıktığını, karşılıklı bıçakla yaralama olduğunu ve arbede yaşandığını, olay yerinden kaçtıklarını” beyan ettiği, ...'ın nerede olduğu sorulduğunda İmren Yapı Kooperatiflerinde okul arkadaşlarının yanında olduğunu söylemesi üzerine 22.05.2010 tarihinde saat 01.00’de ...’ın bahse konu yerde yakalandığı, kendisine sorulduğunda “Yaralama olayını kendisinin gerçekleştirdiğini, kendisininin de sağ kalçasından bıçakla yaralandığını, korktuğundan olay yerinden uzuklaştığını, olayda kullandığı bıçağı kooperatif kanalının yan tarafında toprağa gömdüğünü, evde kıyafetlerini değiştirdiğini” beyan ettiği, olay yeri inceleme ekiplerince sap uzunluğu 12 cm, kesici kısmı l0 cm, orta kısmı tahta, sarı metal saplı bıçağın toprağa gömülü olduğu yerden çıkarıldığı, ...’ın evine gidilerek kıyafetlerinin muhafaza altına alındığı ve her iki şahsın doktor raporları alınarak Asayiş Şube Müdürlüğüne intikal ettirildiklerinin belirtildiği,
22.05.2010, 26.05.2010 ve 27.05.2010 tarihli teşhis tutanaklarında; ...’in, kendisine gösterilen 6 kişi arasından teşhis ettiği ... ve ...’ın Taşhan’daki kavgada olduklarını beyan ettiği ve kendisini yaralayan kişi olarak ...’ı tam ve kesin olarak teşhis ettiği; ...’un, kendisine gösterilen 6 kişi arasından teşhis ettiği ... ... ve... ...’ün Taşhan’daki kavgada olduklarını, diğer şahıslardan ... ve ...’ı teşhis edemediği; ...’in, iki aşamalı olarak kendisine gösterilen 4 kişi arasından, ... ve ...’u bıçakla yaralayan kişi olarak ...’ı tam ve kesin olarak teşhis ettiği; ...’in kendisine gösterilen fotoğraftan ...’ı olay yerinde gördüğünü, tam ve kesin olarak teşhis ettiğini beyan ettiği; ... ...’nin kendisine gösterilen fotoğraflardan ... ve ...’ı teşhis ederek ...’nün elinde bıçak olduğunu ifade ettiğinin bildirildiği,
... Devlet Hastanesince düzenlenen 21.05.2010 tarihli genel adli muayene formunda; ...'ın sağ boyun alt ön tarafında 5 cm'lik sıyrık, sağ omuz ön kısmında sıyrık ve kızarıklık olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte olduğunun ifade edildiği,
... Devlet Hastanesince düzenlenen 21.05.2010 tarihli geçici genel adli muayene formunda; ...'ın sağ uyluk üst kısmında 2 cm'lik bıçak kesisi olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığının bildirildiği,
... Devlet Hastanesince 07.06.2010 tarihinde düzenlenen raporda; ...'ın sağ ayağında 1 cm’lik iyileşmiş kesi ve sol el 3. parmağında yaklaşık 5 cm’lik kesi olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
... Devlet Hastanesince düzenlenen 21.05.2010 tarihli geçici genel adli muayene formunda; ...'in genel durumunun iyi, bilincinin açık, sol lumbal anterolateralinde 2 cm'lik bıçak giriş yeri olduğu, genel cerrahi servisine yatırıldığı, hayati tehlikesinin bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
... Devlet Hastanesince 25.05.2010 tarihinde düzenlenen raporda; kesici delici alet nedeniyle vücudunda kolon ve jejunum yaralanması saptanan ...'in yaralanmasının, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, sol lomber bölgede 5-6 cm çapında düzgün kenarlı cilt, cilt altı, kas ve batına nafiz yaralanmanın olduğu, batında ince barsak ve kolon yaralanmasının bulunduğunun ifade edildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.11.2011 tarihli raporda; ...’in sol lomber bölgede (bel sol alt kısımda) bir adet yarasının bulunduğu, iç organ harabiyeti ve iç kanamaya neden olduğu bildirilen bu yaranın, yaşamını tehlikeye soktuğunun belirtildiği,
Gaziosmanpaşa Ünivetsitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesince düzenlenen 21.05.2010 tarihli geçici genel adli muayene formunda; ...'un genel durumunun orta, oryante koopere olduğu, sağ kaş altında 1 cm'lik kesi bulunduğu, sağ epigastrik bölgede yaklaşık 2 cm'lik bıçak giriş kesisi olduğu, acil şartlarda ameliyata alındığı, karaciğer etrafında muhtemel batın içinde serbest sıvı izlendiği, gastrointestinal lümen perforasyonu ile uyumlu bulgular olduğu, batın anteriorunda serbest hava ile uyumlu bulgular bulunduğu, batın sağ anterolateral duvarında cilt altı kas arasında hava densitesi izlendiği, hayati tehlikesinin bulunduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının ifade edildiği,
Gaziosmanpaşa Ünivetsitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 08.06.2010 tarihli raporda; ...’un batına nafiz yaralanmasının hayati tehlike geçirmesine neden olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, orta hattın sağında umblikusun yaklaşık 10 cm üzerinde 2 cm'lik batına nafiz kesici-delici alet yaralanması nedeniyle karaciğer sol lob medial segmentte 1 cm’lik laserasyon mevcut olduğu, mide ön yüzünde 1-1,5 cm’lik tam kat defekt, pilorik bölgede, serozada 1,5 cm’lik defekt olduğu, duodenum 2 kıta duvarında yaklaşık 1 cm’lik defekt saptandığı, orta hattın sağında umblikusun yaklaşık 10 cm üzerinde 2 cm'lik batına nafiz kesici-delici alet yaralanması nedeniyle gelişen lezyonların yaşamsal tehlike oluşturduğu ve bu bölgenin şahsın ölümüne neden olabilecek yer olduğu, sağ kaş altında 1 cm'lik kesinin yaşamsal tehlike oluşturacak ve şahsın ölümüne neden olabilecek yer olmadığı kanaatinin bildirildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.11.2011 tarihli raporda; ...’un sağ kaş altında ve karın orta kısmında olmak üzere iki adet yarasının bulunduğu, iç organ harabiyeti ve iç kanamaya neden olduğu bildirilen karın orta hattın sağında bulunan yaranın, yaşamını tehlikeye soktuğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “Dün akşam belirttiğiniz tarihte ve saatte ... ile beraber GOP Bulvarı üzerindeki Çevirgen Yapı karşısında yürüdüğümüz esnada, kalabalık bir grup birden karşımıza çıktı ve bize saldırdı. Ne olduğunu anlayamadık. Anlık bir olay oldu. Bizi bıçakladılar. Beni bıçaklayan şahsı gördüm ve bununla ilgili yoğun bakımda iken polisler o şahsı getirdi. İsmini bilmediğim şahsı teşhis ettim. Ben şahısların bize neden ve hangi sebeple saldırdıklarını bilmiyorum. Bana sorduğunuz Demirköprü üzerindeki olayla ilgili arkadaşlarımız Behzat Karakolunda olduğu için ...’le oraya gitmiştik. Karakoldaki polisler kalabalık olduğu için bizi gönderdi. Biz de GOP Bulvarı’nda yürürken bahse konu olay meydana geldi. Beni darbeden şahıs veya şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.”,
Savcılıkta; “Olay tarihi olan 21.05.2010 günü saat 21.15 sıralarında aynı üniversitede okuyan arkadaşım ... ve soyadını bilmediğim ... (Turhal Meslek Yüksekokulunda 2. sınıf öğrencisidir) ile birlikte olay yeri olan ... GOP Bulvarı üzerinde yaya olarak gezdiğimiz sırada Çevirgen Yapı Market’in karşısındaki yolda kaldırım üzerinde birden tanımadığım 5-6 kişi bana ve ...'e saldırmaya başladı. İkimiz de yumruk ve tekme ile karşılık vermeye çalıştık ancak bu sırada hastanede kendisini teşhis ettiğim ve sonradan isminin ... olduğunu öğrendiğim kişi elindeki bıçakla bana birkaç kez vurdu. O sırada yaralandığımı hissedince karnımı tutarak kenara çekildim. Kalabalıktan birisi tekrar bana doğru gelince kendisine yaralandığımı söyledim. Bunun üzerine bana bir daha karışmadılar. Söz konusu olay sırasında karşı tarafta yer alanlar arasında tanımadığım 2-3 kişinin elinde bıçak gördüm. Ancak sadece teşhis ettiğim kişi bıçakla bana vurdu, diğerleri bana bıçakla vurmadılar. Arbede sırasında diğer şahıslar yumruk ve tekme ile bana vurmuş olabilirler. Bu tartışma sırasında kesinlikle benim ve diğer arkadaşım ...'in elinde herhangi bir bıçak yoktu. Tartışmanın başlangıç anında bizim tarafta ben, ... ve ... isimli arkadaş vardık. Üçümüzün dışında başka kimse yoktu. Yanımızda olan ... isimli şahıs olaya hiç karışmadı. ... isimli arkadaşım sonradan olay yerine geldi. Onun elinde de herhangi bir bıçak yoktu ve herhangi bir kimseye vurmadı. Karşı tarafta yer alan şüphelilerin ...'e herhangi bir eylemde bulunup bulunmadıklarını bilmiyorum. Ben yaralanınca kenara çekilip oturdum, bundan sonraki olayı tam olarak göremedim. Söz konusu bıçaklama olayı sırasında, aynı gün saat 20.00 sıralarında Demirköprü üzerindeki tartışmaya katılan ... ..., ..., ..., ... ... ile ... isimli şahıslar olay yerinde değildi. Bunlar ikinci olaya herhangi bir şekilde karışmadılar. Bu nedenle belirttiğim şekilde beni yaralayan ... ile ona yardım eden ... ve ismini bilmediğim diğer kişilerden şikâyetçiyim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Kesinlikle ...'a herhangi bir şekilde bıçakla vurmadım ancak kendimi savunmak amacıyla yumrukla kendisine vurmuş olabilirim. Olay tarihinde saat 20.00 sıralarında ... Mahallesi Demirköprü üzerindeki tartışmayı gördüm. Ben arkadaşım olan ... ile birlikte Demirköprü’ye yakın olan parktan saat 20.00 sıralarında Demirköprü’ye doğru gittiğimiz sırada köprü üzerinde ... ... ile ... ve... ... isimli şahısların kız meselesi yüzünden tartıştıklarını gördük. Söz konusu tartışma sırasında ..., ... ve...'e ‘Erkekseniz şimdi gelin, niye altı kişi birlikte gelip beni dövüyorsunuz, s...rim sizi’ şeklinde beyanda bulunuyordu. ... ve... de, ...'a ‘Gel şurada başbaşa konuşalım’ diyerek karşılık veriyorlardı. Benimle birlikte olay yerine giden ... da ...'ın tarafını tutarak diğer tarafa sinkaflı kelimelerle küfretti. Diğerleri de ... ve ...'a aynı şekilde sinkaflı kelimelerle küfrediyorlardı. Bunun dışında‘...'ta seni barındırmayacağım, kafanı keseceğim’ şeklinde bir söz duymadım. Bu olay sırasında adı geçenlerin elinde herhangi bir silah, bıçak ve benzeri bir alet görmedim. Ben söz konusu olaya hiç karışmadım. Herhangi bir kimseye tehdit ve hakarette bulunmadım. Sadece tarafları ayırmaya çalıştım. Bu olay (Demirköprü üzerindeki birinci olay) nedeni ile herhangi bir kimseden şikâyetçi değilim. Benim yaralanmama neden olan ikinci olayın bu olayla bağlantısı olup olmadığını bilmiyorum.”,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Bana isimlerini söylediğiniz ... ve ...'ı daha önceden tanımışlığım dahi yoktur. Kendisine yani ...'a herhangi bir şekilde bıçakla da saldırmadım. Neden bana saldırdıklarını da anlamış değilim. ... olarak ismini öğrendiğim kişi bıçakla bana birkaç kez vurdu. Karnımı tutup kenara çekildim. Karşı taraftan 2-3 kişinin daha elinde bıçak gördüm. Sadece ...'ın bana bıçak vurduğunu gördüm. Kendimi savunmak amacıyla ...'a yumruk ile vurmuş olabilirim. Elimde bıçak da yoktu. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Olay tarihinde benim okuldan arkadaşım olan ... ... kız meselesi nedeni ile tanımadığım kişiler ile arasında kavga çıkmış olay nedeni ile ...'ı karakola götürmüşler. Ben ve arkadaşım olan ... karakolda ...'ın yanına gittik kendisinin durumuna baktık. Daha sonra oradan ayrılıp ...'ta bulunan Gaziosmanpaşa Bulvarı üzerinde ... ile yürümeye başladık. Bu esnada şu anda sayısını tam olarak hatırlamadığım kişiler bize saldırdı. Bu kişilerden biri beni tuttu, diğeri de bıçakla bana vurdu. Bıçak darbesinin etkisi ile ben yere yığıldım. Bu esnada ... de darbe almış olacak ki o da benim yanımda yere yığılmış vaziyette duruyordu. Yanımıza yaşlı adamlar geldi. Daha sonra bizi hastaneye kaldırdılar. Ben hastanede iken polisler teşhis amaçlı birkaç kişiyi getirmişler. Ben de bunların arasında bir kişiyi tespit ettim. Tespit ettiğim kişinin ismi ...'mış. Bu kişiyi daha önceden tanımıyordum. Bu kişi ile aramda herhangi bir husumet de yoktur. Olay esnasında bende ve ...’de herhangi bir silah ya da bıçak benzeri bir alet yoktu. Bizi hastaneye kaldırdıklarından sonra duyduğum kadarı ile olay yerinde kavga devam etmiş ancak kimlerin kavga ettiklerini bilmiyorum. Olay nedeni ile sanıklardan ... ile ...'dan şikâyetçiyim, davaya katılma talebim vardır. Çünkü ... beni tuttu ... da bıçakladı. Savcılıktaki ifadelerim de doğrudur. Olayın başlangıç anında ... yanımızda değildi. Biz cadde üzerinde ... ile yürürken o da karşı tarafta yürüyordu. Şahısların bize saldırması ile birlikte ... yanımıza geldi. ... bizi ayırmaya çalışıyordu. Herhangi bir şekilde kavgaya karışmadı.”,
Katılan ... Kollukta 22.05.2010 tarihinde; “Dün akşam belirttiğiniz tarihte ve saatte ... ile beraber GOP Bulvarı üzerindeki Çevirgen Yapı karşısında yürüdüğümüz esnada, birden 15-20 kişilik bir grup bize saldırdı. Biz ne olduğunu anlayamadık. Olay aniden gelişti. Beni kimin ne için bıçakladığını bilmiyorum. Bıçak darbesinden sonra 1-2 adım atıp yere düştüm. Kavga esnasında üniversiteden bildiğim fizik son sınıf öğrencisi ... isimli şahsı gördüm. 3-4 kişiyi daha teşhis edebilirim. Ancak isimlerini bilmiyorum. Bana sorduğunuz aynı akşam saat 20.00 civarında gerçekleşen kavga olayıyla bir ilgim yok. Ancak arkadaşlarımın karakolda olduğunu öğrendiğim için Behzat Karakoluna gittim. Bana memurlar ‘Burası kalabalık, burada durursan ortam gerginleşir’ dediler. Ben de ... ile beraber GOP Bulvarı’ndan yukarı çıkarken demin bahsettiğim kavga olayı oldu ve ben yaralandım. Bizi sebepsiz yere darbeden ve yaralayan şahıs veya şahıslardan şikâyetçiyim.”,
Kollukta 28.05.2010 tarihinde; “21.05.2010 günü hemşehrim olan ... ... ve onun arkadaşı olan ... ile beraber ... isimli arkadaşımızın karışmış olduğu bir olaydan dolayı Behzat Polis Merkezi Amirliğinde olduğunu öğrenmemiz üzerine Polis Merkezinin önüne gittik ve burada karşı tarafın da Polis Merkezi civarında olduğunu öğrendikten sonra oradan aramızda sürtüşme olibilir diye görevli polis memurları bizi uyardı. Biz de arkadaşlarım ... ... ve ... ile beraber buradan ayrılarak GOP Bulvarı’na çıktık ve ilerlemeye başladık. Bu grup bizi GOP Bulvarı Çevirgen Yapı Market karşısı civarına kadar arkadan takip etti. Bizi takip eden grup hemen arkamızda bulunuyordu. Tahminen bu grup içerisinde 20-30 kişi vardı. Bu şahıslardan bir tanesi ismini ... olarak bildiğim şahıs hâlen bizim okulumuzda eğitim görmektedir. Yolumuza devam ettiğimiz sırada arkadan bir şahıs bana tekme attı ve ben yüzüstü düştüm. Yerde bulunduğum sırada sağ gözüme bir yumruk geldi. Ben yerden kalktıktan sonra bir şahıs tekrar gözüme yumruk attı. Bu esnada durdum ve elimi gözüme götürdüm ve gözümün üst kısmının kanadığını gördüm. Bu esnada bana yumruk atan şahıs kenara çekildi ve hemen ardından ... olarak bildiğim ve hastanede tedavim devam ederken teşhis ettiğim şahıs gelerek elinde bulunan kesici cisimle karnıma doğru hamle yaptı ve elinde bulunan kesici cismi karnıma batırdı. Ben bu olay üzerine korku ile Niksar Kavşağına doğru kaçtım ve Arçelik bayisinin önünde yere düştüm. Dönüp geriye baktığımda ... isimli şahsın yerde yatan ... isimli arkadaşımın üzerine eğilmiş vaziyette elinde bulunan kesici cisimle ... isimli arkadaşıma doğru hamle yaptığını gördüm. Devamında ... isimli arkadaşım ‘Bıçaklandım’ diye bağırdı. Bu esnada yan tarafta duran bir şahıs ...'ın yanına giderek yerde yatan ...'a bir halme yaptı fakat ben ne yaptığını görmedim. Olayın olduğu esnada benim üzerimde herhangi bir kesici madde yoktu. Ben kimseyi herhangi bir kesici madde ile yaralamadım. Zaten olayın olduğu esnada kendimiz savunma fırsatı bile bulamadık. Bu olaylar olduğu esnada olayın şoku ile ... isimli arkadaşımı hiç görmedim. Olay yerine geldiğimizde yanımızda idi daha sonra kendisini hiç görmedim. Olaylar bittiğinde bize saldıran ve daha önce teşhis ettiğim şahıslar koşarak Cumhuriyet Meydanı istikametine doğru kaçtılar. Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Ben kimseyi bıçaklamadım, kimseye zarar vermedim. Şahıslardan davacı ve şikâyetiyim. Bu olaydan dolayı ... güvenliğimin tehlikede olduğunu düşünüyorum.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “... Emniyet Müdürlüğündeki 28.05.2010 tarihli ifademi aynen tekrar ederim. ...’a yönelik basit yaralama iddiasını kabul etmiyorum. Emniyet ifademde, sadece gözüme muşta ile vuran kişiyi ... olarak düzeltmek istiyorum. Şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum. 22.05.2010 tarihli emniyet ifademi kabul etmiyorum.”,
Tanık ... Savcılıka; “Bana isimlerini sorduğunuz müşteki şüphelilerden sadece ... ve ...'ı tanıyorum. ... isimli şahsı da simaen tanıyorum. Olay tarihinde ... isimli arkadaşımla birlikte olayın meydana geldiği GOP Bulvarı üzerinde yaya olarak gezdiğimiz sırada olay yerinde net olarak bilmemekle birlikte tahminen 7-8 kişinin olay yerinde durduklarını 100 metre mesafeden gördüm. Yüzümü başka bir yöne çevirdiğimde söz konusu yerden bağırma sesleri geldiğini duydum. Tekrar kalabalığa baktığımda, şahsen kendilerini tanıdığım ... ve ...'ın kalabalığın içinden kaçtıklarını gördüm ayrıca sakallı birisinin elinde bıçak olduğu hâlde kaçan ...'ı kovaladığını ve arkasından ‘Seni sinkaf ederim’ diyerek küfrettiğini gördüm. Bu şahıs ...'a yetişemediği için kendisine vuramadı. Bunun dışında olayın ilk olarak başlaması sırasında kimin kime vurduğunu ve ne ile vurduğunu göremedim ancak adı geçen iki kişi olay yerinden kaçtıktan sonra olay yerinde bekleyen kalabalığın içinde simaen tanıdığım ... isimli şahsın elinde satır olduğu hâlde beklediğini ve kaçan ... ve ...'ye yönelik ‘Size ...'ı dar edeceğim, sizi burada barındırmayacağım’ diyerek tehditler savurduğunu gördüm ve duydum. Bana fotoğrafları gösterilen kişilerden ..., ... ve ... isimli şahısları net olarak gördüm. Dediğim gibi ... ve ...'ın kalabalığın içinden kaçtıklarını gördüm. Söz konusu tartışmadan sonra olay yerinde bekleyen kalabalığın içinde ...'ı elinde satır olduğu hâlde gördüm. ... yukarıda belirttiğim sözleri söylüyordu. Bunun dışında elindeki satırla herhangi bir kimseye vurduğunu veya vurmaya teşebbüs ettiğini görmedim. Bana canlı görüntüleri gösterilen diğer şahısları olay yerinde görmedim.”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben ... il merkezinde faaliyette bulunan Ülkü Ocakları Şubesinin başkan yardımcısıyım. Aynı zamanda GOP Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu elektronik bölümünde öğrenciyim. Bana isimlerini sorduğunuz kişilerden ..., ... ve ... ...'ı aynı üniversitede okumaları ve arkadaşlarım olmaları nedeniyle tanırım. ... ve ...'u ise aynı üniversitede okumaları nedeniyle simaen tanırım. Diğer kişileri ismen veya simaen tanımıyorum. Olay tarihi olan 21.05.2010 günü saat 21.00-21.30 sıralarında olay yerine yakın Çevirgen Yapı Market’in karşısındaki ... Dürüm isimli iş yerinde ... isimli arkadaşımla birlikte oturduğum sırada iş yerinin önündeki kaldırımdan birden bağırma seslerinin geldiğini duydum. Bunun üzerine arkadaşımla birlikte dışarı çıkıp baktığımda 8-9 kişinin diğer birkaç kişiye tekme ve yumrukla vurduklarını gördüm. İlk etapta olay yerindekilerin kim olduğunu tanıyamadım ancak kısa süre sonra şahsen tanıdığım ... ile ... olduğunu tahmin ettiğim bir kişinin kalabalığın içinden kaçtıklarını gördüm. Onlar kaçtıktan sonra arkadaşlarım ... ve ...'nün kavgaya karıştıklarını anlamış oldum. Ben kavganın ilk başlama anını göremedim. Bu nedenle ilk olarak kimin kime vurduğunu bilmiyorum. Ben sesleri duyup dışarı çıktığımda da ..., ... ve ...'un başkası tarafından bıçakla yaralanma anını görmedim. Ancak ben dışarı çıktığımda sivri sakallı tam olarak simasını göremediğim bir kişinin elindeki bıçakla kaçan ...'ı kovaladığını ve tanımadığım kişilerden birisinin (muhtemelen olay sırasında yaralanarak hastaneye kaldırılan ve isminin ... olduğunu öğrendiğim kişi) eliyle karnını tutarak kenara çekildiğini gördüm. ... kaçarak olay yerinden uzaklaştığı için kendisini kovalayan şahıs ...'a yetişemedi ve bıçakla vuramadı. Ancak bu olaydan önce bu şahıs veya başkası ...'a bıçakla vurmuşsa bilemiyorum. İş yerinin önünde gördüğüm 8-9 kişiden tahminen 5-6 kişinin elinde bıçak olduğunu gördüm ancak dediğim gibi olay yerinin kalabalık ve vaktin gece olması nedeniyle kimin elinde bıçak olduğunu tam olarak bilemiyorum. Arkadaşlarım olan ve olay yerinden kaçan ... ve ...'ın elinde de bıçak görmedim. Ayrıca bana ismini sorduğunuz arkadaşım olan ... ...'ı olay yerinde hiç görmedim. Dediğim gibi kavgaya karışanların tamamını tanıyamadığım için ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in olay yerinde olup olmadıklarını tam olarak bilemiyorum. Olay yerinde iseler de ben kendilerini tanımamış olabilirim. Söz konusu olaydan sonra da olay yerine birçok kişi daha geldi. Ancak onların da kim olduğunu bilmiyorum. Gelenlerden birisinin elinde satıra benzer sallama olarak tabir edilen büyük bir bıçak olduğunu gördüm. Ancak bu şahsın bu bıçakla kimseye vurduğunu görmedim. Gelenlerden birisi ‘Bu memleketi 70 yıldır siz yönettiniz, bundan sonra biz yöneteceğiz, memlekette polis yok mu?’ diyerek bağırıyordu. Bu şahsın kim olduğunu bilmiyorum, olay hakkında bilgi ve görgüm bundan ibarettir.”,
Tanık ... Kollukta şüpheli sıfatıyla; “Ben hâlen GOP Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi matematik bölümünde öğrenci olarak öğrenimime devam etmekteyim. 21.05.2010 günü evde ders çalışıyordum. Derslerden sıkılmam üzere gezmek amacı ile ikametimden dışarıya çıktım. Gezerken GOP Bulvarı Çevirgen Yapı Market karşısına geldiğimde kalabalık bir grubun kavga ettiğini görmem üzerine yanlarına gittiğimde GOP Üniversitesinden arkadaşım olan ... ve ...'i yerde yatar vaziyette gördüm. ... isimli arkadaşım vücudunun göbek kısmından ... isimli arkadaşım da karnının sol tarafından yaralanmış olarak yerde yatıyordu. Ben zaten olay yerine vardığımda kavga bitmiş idi. Kalabalığın içinde tanıdığım bir kişi vardı o da GOP Üniversitesinden tanıdığım ve hâlen orada eğitim gören soy ismini bilmediğim ... isimli şahıs idi. Fakat ...'nün kimseye vurduğunu görmedim çünkü ben gittiğimde olay çoktan sona ermişti ve kalabalık dağılmaya başlamıştı. Fakat ... isimli şahıs, arkadaşım ... yerde yatarken üzerine eğilmiş vaziyette idi ama olayın heyecanı ile aralarında ne geçtiğini bilmiyorum. Elinde herhangi bir şey görmedim, var ise de fark etmedim. Arkadaşlarımın yerde yattığını görmem üzerine hemen 112 Acil Servisini aradım ve ambulans istedim. Daha sonra ambulans geldi ve arkadaşlarımı alarak hastaneye götürdüler. Yukarıda belirttiğim üzere kavgaya ben karışmadım. Zaten ben geldiğimde kavga sona ermişti. İsmini ... olarak bildiğim şahsı görsem teşhis edebilirim. Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum.”,
Tanık ... Kollukta şüpheli sıfatıyla; “Ben hâlen GOP Üniversitesi Turhal Meslek Yüksekokulu elektronik haberleşme bölümünde öğrenci olarak öğrenimime devam etmekteyim. 21.05.2010 günü hemşehrim olan ... ve onun arkadaşı olan ... ile beraber ... isimli arkadaşımızın karışmış olduğu bir olaydan dolayı Behzat Polis Merkezi Amirliğinde olduğunu öğrenmemiz üzerine Polis Merkezinin önüne gittik ve burada olayın karşı tarafının da Polis Merkezi civarında olduğunu öğrendikten sonra oradan ayrılarak GOP Bulvarı’na çıktık ve ilerlemeye başladık. GOP Bulvarı Çevirgen Yapı Market karşısı civarına geldiğimizde bir grubun bizi arkadan takip ettiğini gördük. Bizi takip eden grup hemen arkamızda bulunuyordu. Şahıslardan bir tanesinin elinde bıçak gördüm bu şahsın saçları hafif döküktü ve şahsı görsem tanıyabilirim. Daha sonra aniden şahıslardan bir tanesi bana arkadan tekme vurması ile ben yere düştüm. Ben yerde yattığım esnada boyun kısmıma da bir tekme vuruldu. Ardından yerden kalktığımda arkadaşım ... ‘Bıçaklandım ambulans’ diye bağırıyordu ve ...'in yanında saçları dökük görsem tanıyabileceğim şahıs bulunuyordu. Elinde de bıçak vardı ama ...'e bıçak vurup vurmadığını görmedim. Aynı şekilde arkadaşım ... da ‘Bıçaklandım’ şeklinde bağırıyordu. Ayrıca kavga olayından sonra baktığımda ... ve ... olay yerinden 10 metre kadar uzakta yerde bulunuyorlardı. Daha sonra bize saldıran şahısların Gop Bulvarı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na doğru gittiklerini gördüm. Bu esnada olay yerine gelen iki arkadaşımı gördüm. Bunlar ... ve ... idi. Ardından ambulans geldi. Ben ...'in yanına ambulansa bindim ve Üniversite Hastanesine gittim. Fakat burada rapor falan almadım. Ben olaya hiçbir şekilde karışmadım. Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum.”,
İnceleme dışı katılan sanık ... Kollukta; “Ben GOP Üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü 2. sınıfta okurum. 21.05.2010 günü saat 20.45 sıralarında sınav stresi atmak için arkadaşlarım ... ve ismini hatırlamadığım arkadaşı ile GOP Bulvarı’nda yürürken arkadaşlarım olan ... ve ...'u tanıyamadığım bir kişi ile birlikte gördüm. ... ile selamlaşırken birden üniversiteden tanıdığım, ülkücülerin reisi olarak bildiğim ... ve yanında bulunan beş arkadaşı ..., ... ve diğer arkadaşına saldırdılar. Ne olduğunu anlamadım. ... isimli şahıs ... ve ...'e elinde bulunan bıçakla saldırdı ve karın bölgelerine bıçağı sapladıklarını gördüm. Bu esnada diğer beş şahıs da onlara yumruklu tekmeli saldırıyorlardı. İçlerinden görsem tanıyamayacağım iki şahsın da ellerinde bıçak vardı. Ben aralarına girerek ayırmaya çalıştım ancak o esnada ... ve yanında bulunan görsem tanıyamayacağım bir şahıs bana bıçak salladılar, ben reflekse geri çekildim. O esnada yanımda bulunan ... ve arkadaşının nereye gittiklerini görmedim. ... ve ... isimli arkadaşlarım bıçaklandıktan sonra yere yığıldılar. Onların yanında bulunan üçüncü şahsı bir daha görmedim. ... ve arkadaşları olayın akabinde hemen oradan kaçtılar. Ambulans ve polisler gelene kadar ...'ın yarasına bastırarak kan kaybetmesini engellemeye çalıştım. Sonra ambulans geldi ve birlikte hastaneye gittik. Orada polis memurlarına bilgi verdikten sonra beni buraya getirdiler. ...’ın yanında bulunan kişilerden birinin eşkâli 23-24 yaşlarında, 175 cm boylarında, 75 kilo civarında, esmer tenli, siyah hafif kıvırcık saçlı, kirli sakallı, takım elbiseli bir erkekti. Bu şahsı yan profilden hatırlıyorum. İkinci şahsın eşkâli 22-23 yaşlarında, 185 cm boylarında, 80 kilolarında, esmer tenli, sık, siyah normal uzunlukta, dağınık saçlı, kirli sakallı, üzerinde yeşil şeritli kazak, keten tarzı koyu renkli ceket ve koyu keten tarzı pantolonlu bir erkek, üçüncü şahsın eşkâli 22-23 yaşlarında, 175 -180 cm boylarında, 80 kilolarında, esmer tenli, spor tarzı ceket olan bir erkekti. Diğer iki erkek şahsın eşkâlini hatırlamıyorum, görsem tanımam. ... ve arkadaşı olan ... ... olarak isimlerini duyduğum bu iki şahıs Üniversitemizde kendilerini ülkücü reisler olarak tanıtmışlar ve herkes bu şekilde onları tanır. Ben de onları böyle tanıyorum. Bundan yaklaşık 10 gün önce ...'in sınıf arkadaşı olan ve tanıdığım ... ... isimli arkadaşı ... ve Çakal ... lakaplı bildiğim ... ... olarak ismini duyduğum şahıslar asma köprü civarına konuşmak için telefonla davet etmişler. Duyduğum kadarı ile bir kız meselesi yüzünden darbetmişler ve Behzat Polis Merkezinde ifade vermişler. Bu kız meselesinin yaklaşık bir aydır devam ettiğini biliyorum. Dün yani 21.05.2010 günü saat 17.00 sıralarında Atatürk (Demir) Köprüsü’nün civarında ... ... ve ... isimli arkadaşlarımın ..., Çakal ... lakaplı bildiğim ... ... olarak ismini duyduğum şahıslar ve arkadaşlarınca darbedildiğini ve Behzat Polis Merkezine gittiklerini bıçaklanma olayından sonra duymuştum. ... ve ... isimli arkadaşlarımı bıçaklayan ve onları ayırmaya çalışırken bana bıçakla saldıran ... ve Çakal ... lakaplı bildiğim ... ... olarak ismini duyduğum ve diğer şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.”,
Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum. Benim daha önceki olaylardan hiç haberim yoktu. Ben daha önce de ifademde belirtmiştim. Olay bir anda oldu, olay esnasında zaten polisi, ambulansı ben çağırdım. Olayı ayrıntılı olarak emniyette belirtmiştim. Tanık olarak ifade verdim ancak gözaltına alındım. Suçsuzum olayla hiçbir ilgim yoktur. Önceki ifademi aynen tekrar ediyorum. Ben kimseden şikâyetçi değilim, davaya müdahil olmak istemiyorum, benim olayla ilgim yoktur, olay yerine sonradan geldim.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta müdafi eşliğinde; “Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Bugün saat 20.30 sıralarında arkadaşım olan ... ile beraber tanıdığım olan ancak soy ismini bilmediğim ... isimli şahsın kavga etmesinden dolayı Behzat Polis Merkezi Amirliğinde bulunduğundan Polis Merkezinin önüne gittik. Burada beklediğimiz esnada Ülkü Ocakları başkanımız ... yanımıza gelerek ‘Burada önemli bir olay yok, dağılın’ demesi üzerine biz de buradan ... ile beraber ayrıldık. ... ile beraber Valilik istikametinden Gop Bulvarı’nı takiben Çevirgen Yapı Market'in karşısına geldiğimiz sırada bir anda 10-15 kişilik grup bize saldırdı. Ben şahısları sadece görürsem tanırım bu şahısları daha önce görmemiştim. Fakat görsem tanırım. Şahıslardan bir tanesi fakat gruptan kim olduğunu bilmiyorum bana sağ kasığımdan bıçak darbesi vurmuş fakat olay anında bunu hissetmedim. Daha sonra 3 şahıs beni orada bulunan aracın üzerine düşürdüler. Çevreye baktığımda ...'ın da üzerine çullanmış 3 şahıs gördüm. ...'ın arka kısmında duran şahsın elinde de bir adet satır gördüğümü hatırlıyorum. Fakat şahsın ...'ye vurup vurmadığını görmedim. Ben bu arada ellerinde şahısların satır olduğunu gördüğüm için üzerimde bulunan ve alışkanlıktan dolayı taşıdığım bıçağımı arka sol cebimden çıkardım ve ağız kısmını açarak kendimi koruma amaçlı salladım. Elimde bulunan ve sallamış olduğum bıçağın bir şahsa denk geldiğini hissettim ancak olay anında yere düşen şahıs olmadı. Bu şahsı da görsem tanımam. Elimde bulunan bıçağın ağzını kapatarak cebime koydum ve etrafa baktığımda kavga olayı yatışmıştı. Heyecandan olay yerinden ayrıldığım esnada ...'ı bile unuttum ve uzaklaştım. İkamet adresime doğru yürüyerek gittiğim esnada pantolonumda sağ kasık kısmımda bir kan izi gördüm. Pantolonumu açarak baktığımda yaralanmış olduğumu gördüm ve yaraya bastırarak ikametime gittim. Üstümü değiştirerek yeni iç çamaşırları, pantolon ve üst giydim. Daha sonra ikametten ayrılıp otobüse binerek arkadaşlarımın yanma İmren Yapı Kooperatifi’ne gittim ve burada site içerisine girmeden olayda kullandığım bıçağı sitenin yanında bulunan dere sırtındaki duvar dibine kapalı bir şekilde yere doğru sapladım. Bir süre sonra polis ekipleri gelerek beni bulunduğum apartmanın önünden aldılar, konuyu sordular. Ben de olayı yukarıda anlattığım gibi onlara da anlattım. Polis ekipleri ile birlikte olayda kullandığım bıçağı almak için bıraktığım yere gittim ve kendilerine yerini gösterdim. Daha sonra yine polis ekipleri ile birlikte ikametime giderek olay esnasında üzerimde bulunan eşyaları görevlilere teslim ettim ve doktor raporuna müteakip Asayiş Şube Müdürlüğüne getirildim. Bu kavga olayı tamamen tesadüfi gerçekleşen anlık bir olaydı. Ben kimse ile kavga etmek veya kimseye zarar vermek için olay yerinde değildim. Ama karşı tarataki kişilerin olayı önceden planlayıp tasarladıklarını düşünüyorum. Ben bu olayda mağdurum. Bana bıçak ve satırla saldıran ve yaralayan darbeden ismini bilmediğim ve tanımadığım şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim. Şahıslarla uzlaşmak istemiyorum.”,
Savcılıkta; “21.05.2010 günü saat 21.15 sıralarında arkadaşım olan ... ile birlikte ... GOP Bulvarı üzerinde yaya olarak gezdiğimiz sırada aynı Bulvar üzerinde bulunan Çevirgenler Yapı Market’in karşısındaki kaldırımın üzerinde birden orada beklemekte olan tanımadığım 4 kişilik bir grup genç etrafımızı sardı ve ikimize tekme ve yumruk ile vurmaya başladılar. 1-2 dakika sonra tanımadığım tahminen sayıları 7-8 civarında olan başka bir grup genç olay yerine gelerek kavgaya dâhil oldular ve onlar da diğer 4 kişi ile birlikte ikimize saldırmaya başladılar. Bunlardan kim olduklarını bilmediğim ve tanımadığım 2 veya 3 kişi bana vurdu. Diğerlerinin bana yönelik fiziki bir eylemi olmadı. Bana vuran kişilerden birisinin bıçakla beni yaraladığını hissettim ancak kalabalık nedeniyle beni bıçakla yaralayan kişiyi tam olarak fark edemedim. Dolayısıyla bu şahsı teşhis etmem de mümkün değildir. Bu şekilde bıçakla yaralandıktan sonra ben de üzerimde taşıdığım (daha sonra polis memurlarına teslim ettiğim) çakı bıçağını cebimden çıkarıp kendimi korumak amacıyla sağa sola sallamaya başladım. Bu sırada bize saldıran karşı taraftaki grup olay yerinden ayrılmaya başladı. Ben arkadaşım olan ...'yü orada bırakıp olay yerinden ayrıldım. Yukarıda belirttiğim adresteki evime gittim. Üstümü değiştirdikten sonra oradan üzerimde suçta kullandığım bıçak olduğu hâlde ayrılıp İmren Yapı Kooperatifi’nde oturan arkadaşlarımın evlerine doğru gittim. Adı geçen siteye varmadan önce suçta kullandığım bıçağı dere sırtındaki duvar dibine kapalı bir şekilde yere attım ve daha sonra aynı sitedeki arkadaşlarımın evine gittim. Ben orada otururken yaklaşık 2 saat sonra sitenin önüne gelen polis ekibi beni yakaladı. Kendi rızam ile olayda kullandığım bıçağı kendilerine gösterdim. Bu şekilde bıçak muhafaza altına alındı. Dediğim gibi kesinlikle söz konusu bıçak ile olay sırasında kasten karşı tarafta yer alan ve sonradan isimlerini öğrendiğim ... ve ... isimli şahısları yaralamadım. Bu bıçağı ...'e doğru da yaralama kastı ile sallamadım. Ancak dediğim gibi kavga sırasında kendimi korumak amacıyla söz konusu bıçağı sağa sola salladığımı kabul ediyorum. Bu sırada söz konusu bıçak herhangi bir kimseye isabet etmişse bilemiyorum. Kesinlikle adı geçen mağdurlar ile olaydan önce benim herhangi bir husumetim veya başka bir kavgam olmamıştır. Kendilerini öldürme veya yaralama kastım yoktur. Olay sırasında isimlerini bilmediğim ve şahsen tanımadığım karşı tarafta yer alan gruptan 2 veya 3 kişi bana tekme ve yumruk ile vurmuştur. Bunlardan bir kişi bana bıçak ile vurmuştur. Ancak dediğim gibi bu şahısları tanımadığım için özellikle bıçak ile bana vuran kişiyi de vurma sırasında tam olarak görmediğim için beni bıçak ile yaralayan kişiyi teşhis etmem mümkün değildir. Arkadaşım ... beni bıçaklayan kişiyi görmüş olabilir. Şu anda yaralı olarak hastanede yatan ve polis tarafından bana gösterilen isimlerini ... ve ... olarak öğrendiğim iki kişinin olay sırasında bana vurup vurmadıklarından tam olarak emin değilim. Çünkü olay yeri çok kalabalıktı ve olay yeri karanlıktı. Bu nedenle üzerime atılı sulamaları kabul etmiyorum. Ben herhangi bir kimseyi kasten yaralamış veya öldürmeye teşebbüs etmiş değilim. Belirttiğim şekilde yumruk, tekme ve bıçak ile beni yaralayan, isimlerini bilmediğim kişilerden şikâyetçiyim. Olay sırasında arkadaşlarım olan ve kendilerini şahsen tanıdığım ... ..., ..., ... ... ile arkadaşım olmamakla birlikte şahsen tanıdığım ... olay yerinde yoktu. Bunlar söz konusu olaya karışmadılar. ..., ... ... isimli şahısları tanımıyorum. Bunların olay yerinde olup olmadıklarını bilmiyorum. Karşı tarafta yer alan sonradan ismini öğrendiğim ...'i tanımadığım için bu şahsın da olay yerinde olup olmadığını bilmiyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Adı geçen kişilerin neden bize saldırdıklarını bilmiyorum. Daha önce bu kişiler ile aramızda herhangi bir husumet yoktu. ... ve ...'in bana yönelik teşhislerini kabul etmiyorum. Aynı gün saat 20.00 sıralarında Şehitler Parkı Demirköprü Kavşağı’nda olduğu iddia edilen tehdit olayı sırasında ben olay yerinde değildim. Söz konusu olaya hiç karışmadım. Bu nedenle söz konusu olay sırasında kimin kimi tehdit ettiğini veya ne tür bir eylemde bulunduğunu bilmiyorum. ... ... isimli kızı tanımıyorum. Bu kızın arkadaşı olduğu iddia edilen ... ... isimli şahsı da tanımıyorum. Söz konusu tehdit olayının de ne olduğunu bilmiyorum.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Olay sırasında tanımadığım birçok kişi aynı anda bana saldırıp dövdüler. Daha önceden tanımadığım ve ismini bilmediğim bir kişi elindeki bıçak ile beni kasığımdan yaralayınca ben de cebimde alışkanlık nedeniyle taşıdığım normal bir çakı bıçağını savunma amaçlı çıkarıp hedef gözetmeden sağa sola salladım ancak kimseye değmedi. Bu sırada kalabalık dağıldı. Ben suçsuzum kimseyi yaralamadım. Salıverilmemi talep ediyorum.”,
Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum. Ben daha önce verdiğim savunmalarımı tekrar ediyorum. Ayrıca savunmamı yazılı olarak ibraz ediyorum ve yazılı savunmamı aynen tekrar ediyorum. Başka bir diyeceğim yoktur.”,
Sanık ... Kollukta müdafi eşliğinde; “Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Bana sormuş olduğunuz ... ve ... isimli şahısları tanımam ve bilmem. Ben bugün saat 09.00 sıralarında ikametimde uyandım ve kahvaltımı yaptıktan sonra saat 12.00 sıralarında cuma namazını kılmak üzere ikametimden ev arkadaşım olan ... ile beraber Kümbet Camisi’ne gittim. Namazımı kıldıktan sonra beraber Vakıfbank'a gelerek KPSS’ye girmek üzere bankaya para yatırdık. Daha sonra bankadan ayrılarak tekrar ikametimize geldik. Ben saat 19.00 sıralarında tekrardan tek başıma evden ayrılarak ... merkeze geldim. Daha sonra bir arkadaşımdan ders notları almak üzere Valilik binasının o civara doğru gittim fakat arkadaşımı bulamamam üzerine Valilik istikametinden Niksar kavşağı istikametine gittiğim esnada Çevirgenler Yapı Market'in karşısına geldiğim sırada bir anda cadde üzerinde arbede çıktı ve ben de arbedenin içerisinde kaldım. Kalabalıktan çıkmak istediğim esnada tanımadığım bir şahıs bana saldırdı. Ben şahsı bertaraf ettikten sonra hemen kaçarak kalabalığın arasından çıktım ve koşarak uzaklaştım. Kavga eden şahıslardan tanıdığım yoktur. Bu esnada heyecanlanmam neticesi arkadaşım olan ...'u aradım ve nerede olduğunu sordum. Bana ikametimdeyim dedi. Ben de hemen arkadaşımın ikamet ettiği eski Meydan Tesob binası arkasında bulunan ikametine gittim. Ben ... ve ... isimli şahısları tanımam ve bilmem. Sadece Asayiş Şube Müdürlüğünde görmüş olduğum ve hâlen GOP Üniversitesinde öğrenim gören ... isimli şahsı tanırım fakat bahsettiğim kavga esnasında kendisini görmedim. Aramızda husumet ve benzeri bir şey yoktur. Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Ben kimseyi bıçaklamadım. Şahıslarla uzlaşmak istemiyorum.”,
Savcılıkta; “21.05.2010 günü saat 21.15 sıralarında aynı üniversitede okuyan arkadaşım olan şüpheli ... ile birlikte ... merkez GOP Bulvarı üzerinde yaya olarak gezdiğimiz sırada aynı Bulvar üzerinde bulunan Çevirgenler Yapı Market’in karşısındaki kaldırımın üzerinde birden orada beklemekte olan 4-5 kişilik bir grup genç etrafımızı sardı ve ikimize tekme ve yumruk ile vurmaya başladılar. Bu şahıslar arasında şahsen tanıdığım GOP Üniversitesi matematik bölümü öğrencisi olan ... ve ... ile şu anda hastanede yaralı olarak yatan ... ve ... vardı. Bu şahıslardan ... ve uzun saçlı ... isimli şahıslar yumruk ile bana vurup boğazımı sıkmaya çalıştılar. Bu sırada ben ellerinden kurtulup olay yerini terk ettim. Benimle birlikte aynı yerde saldırıya uğrayan arkadaşım ...'a da karşı tarafta yer alan ... ve ... ... birlikte vurdular. Hatırladığım kadarıyla ...'ın elinde bıçak vardı ve bu bıçağı etrafa doğru salladığını gördüm. Ancak ...'ın herhangi bir kimseyi bıçakla yaraladığını görmedim. Şahsen ben bıçak ile herhangi bir darbe almadım. Bana karşı bıçak kullanılmadı. Dediğim gibi ... ve ... isimli şahıslar tekme ve yumruk ile bana vurdular. Kesinlikle olay sırasında bende herhangi bir bıçak veya başkaca kesici bir alet yoktu. İddia edildiği gibi ... ve ... isimli şahıslara herhangi bir şekilde bıçak ile vurmadım. ... isimli şahsa da bıçak sallamadım. Arkadaşım olan ...'ın elinde de herhangi bir bıçak görmedim. ... kendisini eli ile savunuyordu. Olay sırasında arkadaşlarım olan ve kendilerini şahsen tanıdığım ... ..., ..., ... ... ile arkadaşım olmamakla birlikte şahsen tanıdığım ... olay yerinde yoktu. Bunlar söz konusu olaya karışmadılar. ..., ... isimli şahısları tanımıyorum. Bunların olay yerinde olup olmadıklarını bilmiyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Adı geçen kişilerin neden bize saldırdıklarını bilmiyorum. Daha önce bu kişiler ile aramızda herhangi bir husumet yoktu. ... ve ...'in bana yönelik teşhislerini kabul etmiyorum. Bana yönelik yaralama eylemi nedeniyle ..., ..., ... ve ... isimli şahıslar ile şu anda isimlerini hatırlayamadığım ancak olaya karıştıklarını tahmin ettiğim kişilerden de şikâyetçiyim. Aynı gün saat 20.00 sıralarında Şehitler Parkı Demirköprü kavşağında olduğu iddia edilen tehdit olayı sırasında ben olay yerinde değildim. Söz konusu olaya hiç karışmadım. Bu nedenle söz konusu olay sırasında kimin kimi tehdit ettiğini veya ne tür bir eylemde bulunduğunu bilmiyorum.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Olay sırasında yanımda arkadaşım ... olduğu hâlde tanımadığım birçok kişi bana ve ...’a saldırdılar. ... isimli sonradan teşhis ettiğim şahıs bıçak ile ...’a vurdu. ... ve ... isimli şahsılar da bana yumruk ile vurdular boğazımı sıktılar. Ben kimseye bıçakla vurmadım. Ellerimle de vurmadım. Mağdur olup dövülen benim. Suçsuzum salıverilmemi talep ederim.”,
Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum. Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Ben savunmamı yazılı olarak ibraz ediyorum ve yazılı savunmamı aynen tekrar ediyorum. Başka bir diyeceğim yoktur.”,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- TCK'nın 86/1. maddesinde düzenlenen ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken temel hapis cezasının 3 yıl olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığı;
Sanıkların işlediği kabul edilen kasten yaralama suçu TCK’nın 86/1. maddesinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektirecek şekilde yaptırıma bağlanmış, temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise aynı Kanun’un 61/1. maddesinde;
“(1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK’nın “Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında orantı bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nın 61/1. maddesine uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıklar ... ve ... ile katılanlar ... ve ...’un ... Gaziosmanpaşa Üniversitesinde öğrenci oldukları, 21.05.2010 tarihinde sanıklar ... ve ...’nün arkadaşları olan inceleme dışı mağdur sanıklar ... ve... ... ile katılanlar ... ve ...’in arkadaşları olan inceleme dışı mağdur sanıklar ... ve ... arasında çıkan kavga sonucu saat 20.00 sıralarında Behzat Polis Merkezi Amirliğine götürüldükleri, arkadaşlarının gözaltına alındığını öğrenen sanık ve katılanların, arkadaşlarını görmek amacıyla karakola gittikleri, polis memurlarının karakolun kalabalık olduğunu belirterek sanık ve katılanları gönderdikleri, saat 21.30 sıralarında katılanların GOP Bulvarı üzerinde yürüdükleri sırada sanıklarla karşılaştıkları, aralarında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü ve sanık ...’ın, katılan ...’ı, sanık ...’nün de katılan ...’i bıçakla yaraladığı, katılan ...’in yumrukla sanık ...’ye vurduğu, katılan ...’ın ise bıçakla sanık ...’ı yaraladığı, daha sonra katılanların arkadaşları olan inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın olay yerine gelerek sanıkları kovaladıkları, sanık ...’ın olayda kullandığı bıçağı, sakladığı yeri polislere göstererek teslim ettiği, olayda kullanılan diğer bıçakların ele geçirilemediği, sanıklar ... ve ...’ın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralandıkları, katılan ...’ın tek bir bıçak darbesiyle kolon ve jejunum yaralanması; sağ kaş altından da yaralanan katılan ...’in ise karaciğer, mide ve duedonum yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirdikleri olayda;
Sanıkların atılı suçu gece vakti, sokak üzerinde, 2 kişi birlikte işledikleri göz önüne alındığında suçun işleniş biçimi, işlendiği zaman ve yer; katılanların vücudunda meydana gelen yaraların yeri ile iç organ harabiyetine neden olacak şiddette yaralandıkları dikkate alındığında, sanıkların hedef aldıkları bölge ve bıçağı kullanma biçimlerine göre kasta dayalı kusurularının ağırlığı; birden fazla iç organ yaralanması nedeniyle acilen ameliyata alınan katılanların hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları dikkate alındığında meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı; hayati öneme sahip birden fazla iç organ yaralanmasına ve hayati tehlike geçirilmesine neden olacak şekilde işlenen kasten yaralama suçu bakımından üst sınırdan ceza tayini için daha vahim olayların meydana gelmesinin beklenemeyecek oluşu karşısında; temel cezanın üst sınırdan belirlenmesinin oluşa ve dosya kapsamına uygun, adalet, hak ve nasafet kuralları ile orantılılık ilkesiyle bağdaşacak şekilde isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken cezanın üst sınırdan belirlenmesinin isabetli olmadığı görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
2- TCK'nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanırken 1/4 oranında yapılan indirimin isabetli olup olmadığı;
Haksız tahrik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 29. maddesinde;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, s. 412)
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
5237 sayılı TCK'da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayrımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Ceza Dairelerinin duraksamasız uygulamalarına göre; failin, ilk haksız hareketin mağdurdan veya maktulden kaynaklandığına ilişkin savunmasının aksinin ispatlanmaması durumunda, “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca sanık yararına haksız tahrik hükümleri uygulanmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmeli, eğer haksız hareket bu özellikleri itibarıyla yoğun ve önemli boyutlara ulaşmışsa ancak bu takdirde haksız tahrikin ağır ve şiddetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Birinci uyuşmazlık konusunda anlatıldığı şekilde gelişen olayda; ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirli olmaması, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralanan sanıkların, katılanları hayati tehlike geçirecek şekilde yaralamaları, katılanlardan sanıklara yönelen ve haksız tahrik nedeni oluşturabilecek başkaca haksız bir davranış veya söz olduğunun belirlenememesi karşısında, sanıklar hakkında haksız tahrik nedeniyle alt sınırdan uygulanan indirim oranının isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanıklar hakkında haksız tahrik nedeniyle alt sınırdan yapılan indirimin isabetli olmadığı görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının her iki uyuşmazlık yönünden REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden oy çokluğuyla karar verildi.