6. Ceza Dairesi 2020/9589 E. , 2020/5143 K.
İTİRAZ
Sanık ... hakkında karşılıksız yararlanma suçundan açılan kamu davası sonucunda; sanığın beraatine ilişkin Antalya 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04.04.2014 tarihli 2013/571 Esas ve 2014/250 Karar sayılı ilk hükmünün Yargıtay 13. Ceza Dairesi'nin 06.04.2017 tarihli, 2015/7824 Esas ve 2017/3779 Karar sayılı kararıyla bozulması yönünde karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde sanığın mahkumiyetine ilişkin Antalya 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 03.04.2019 tarihli 2017/349 Esas ve 2019/424 Karar sayılı hükmünün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi'nin 06.10.2020 tarihli, 2020/215 Esas ve 2020/8706 Karar sayılı kararıyla bozulması yönünde karar verildiği, Antalya 13. Asliye Ceza Mahkemesince 03.04.2019 tarihinde tefhim edilen hükme karşı, o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından tefhim tarihinden itibaren bir aylık süre geçtikten sonra 28.05.2019 tarihinde temyiz başvurusunda bulunulması ve bu itibarla o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin süresinden sonra yapılmış olması nedeniyle 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 310 ve 317. maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 04.11.2020 tarihli ve 2019/81408 sayılı kararla itirazda bulunulması üzerine itirazla ilgili yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosya Daire'mize gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü :
TÜRK MİLLETİ ADINA
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasında somut vak'a bazındaki uyuşmazlık; Cumhuriyet Savcısı hazır bulunmaksızın duruşma yapılan mahkemelerce verilen kararları, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz etmesi hâlinde, temyiz süresi ve başlangıcının ne olduğu konusundadır.
Esasen ağır ceza savcısının mülhakat asliye ceza kararlarını temyiz etmesi hâlini de birlikte ifade etmek gerekirse, 'görüldü savcısı'nın mülhakat asliye ceza mahkemesi kararları ile savcının katılmadığı aynı yer veya mülhakat tek hakimli çocuk ceza ya da asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz süresi ve başlangıcı konusunda Dairemiz ile bazı Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları arasında da görüş ayrılığı bulunmaktadır.
1412 sayılı CMUK'nın 'Temyiz Talebi ve Süresi' başlıklı 310. maddesi uyarınca;
'Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir.
Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar. Sulh mahkemelerinin temyizi kabil kararları, yargı çevresi içinde bulundukları asliye ve ağır ceza mahkemeleri nezdindeki Cumhuriyet Savcıları tarafından, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz edilebilir.'
469 sayılı Mehakimi Şer’iyenin İlgasına ve Mehakimin Teşkilatına ait Ahkâmı Muaddil Kanun'un 5/2 ve 825 sayılı Ceza Kanunu’nun Mevkii Mer’iyete Vaz’ına Müteallik Kanun'un 28/2. maddeleri uyarınca, o yer ya da mülhakat asliye(veya savcısız duruşma yapan tek hakimli çocuk) ceza mahkemesi kararlarını görüldü savcısının temyiz süresi ise; tefhimden itibaren 30 gündür.
01.06.2005 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 5271 CMK’nın “Cumhuriyet Başsavcılığına Yapılacak Tebligat” başlıklı 38. maddesi uyarınca;
“Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılır.”
CMK’nın “Kanunyollarına Başvurma Hakkı” başlıklı 260. maddesinin 2. fıkrası uyarınca;
“Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin -28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 SK ile ‘sulh ve’ ibaresi metinden çıkartılmıştır- asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.”
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Cumhuriyet Savcısının Görevleri” başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrası uyarınca;
“Cumhuriyet Savcısının görevleri şunlardır :
1. ... kanunyoluna başvurmak, ...”
Aynı Kanun’un “Kaldırılan Hükümler” başlıklı 54. maddesi uyarınca, 469 sayılı Kanun’un ve 825 sayılı Kanun’un uyuşmazlık konusuyla ilgili 28. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
CMK’nın “Temyiz İstemi ve Süresi” başlıklı 291. maddesi uyarınca;
“(1)Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün -05.08.2017 tarihli RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 SK ile ‘ yedi’ ibaresi ‘on beş’ olarak değiştirilmiştir- içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime imzalattırılır.
(2)Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkında bulunanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.”
CMK’nın “Adlî Tatil” başlıklı 331. maddesinin 4. fıkrası uyarınca;
“(4)Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.”
05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca;
“Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291 inci maddesi ile ... temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır.”
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8(1). maddesi uyarınca,
“Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye -01.07.2016 tarihli 6723 sayılı Kanundan değişikliği öncesinde fıkra metninde: 'Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar' ibâresi mevcuttu- kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322'nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326'ncı maddeleri uygulanır.”
(Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete başlamıştır.)
14.04.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 3. maddede ise;
'01.01.2014 -sonradan bu süre de 01.09.2020 tarihine kadar uzatılmıştır- tarihine kadar, asliye ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı bulunmaz ve katılma hususunda Cumhuriyet Savcısının görüşü alınmaz. Ancak, verilen hükümler ile tutuklamaya veya salıverilmeye ilişkin kararlara karşı Cumhuriyet Savcısının kanun yoluna başvurabilmesi amacıyla dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.' denilmektedir.
Ayrıca, 5320 sayılı Kanuna, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla eklenen hükümler ile Sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış, diğer kanunlarda Sulh ceza mahkemelerine yapılan atfın Asliye ceza mahkemelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
Konuyla ilgili mevzuat hükümlerini bu şekilde açıkladıktan sonra süreç içinde ortaya çıkan görüş ve uygulamaları özetleyecek olursak;
1412 sayılı CMUK'a göre, temyiz süresi kural olarak (duruşmalara katılan Cumhuriyet Savcısı da dahil olmak üzere) bir haftadır. Karar sanık veya katılanın yokluğunda verilmişse süre tebliğden itibaren işlemeye başlar.
Görüldü Savcısının o yer ve mülhakat sulh ceza mahkemelerinin kararlarını temyiz süresi tefhimden itibaren bir ay, asliye ceza mahkemelerinin kararlarını temyiz süresi ise; 30 gündür.
01.06.2005'ten itibaren 5271 sayılı CMK döneminde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı özetle;
469 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış olduğundan, görüldü Savcılarının o yer ya da mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını hangi sürede temyiz edebileceği konusunda yasal boşluk doğmuştur. Bu itibarla görüldü savcılarının, 5320 sayılı Kanun'un 8(1). maddesi uyarınca hâlen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nun 310/3. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle, o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını tefhimden itibaren bir(1) ay içerisinde temyiz edebileceği görüşündedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, 28.04.2009 günlü, 2009/7-27 esas ve 2009/109 sayılı kararı ile 10.06.2014 günlü, 2013/834 esas ve 2014/321 sayılı ve benzeri kararlarında bu görüşü benimsemiştir.
Ancak, duruşmalarda bulunmayan görüldü savcısına, CMUK’nun 310/3. maddesi uyarınca taraflara nazaran daha uzun bir temyiz süresi tanınması fikri uygulamada tam tersine işlediği gibi, “Silahların Eşitliği İlkesi”ne de uygun değildir.
Dairemizin görüşüne gelince;
Kanunyoluna başvurma hakkı, AİHS, Anayasa ve kanunlarımız ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma ile iddia ve savunma haklarının en önemli alt başlıklarından biridir. Bu hak, aynı zamanda erişim hakkı kapsamında da mütalaa edilmektedir.
Öte yandan ceza yargılamasına egemen olan en önemli ilkelerden birisi, “Silahların Eşitliği İlkesi”dir.
Nihayet ceza yargılamasında kıyas ve yorum mümkündür. Ancak, 'İstisnai Kuralların Genişletici Yorumlanmaması İlkesi' de ceza yargılamasına egemen olan ilkelerdendir.
Bu itibarla, 1412 sayılı CMUK döneminde temyiz süresi ve başlangıcı konusunda kural olarak; sanık ve katılan bakımından kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir haftadır. Aynı şekilde duruşma savcısı açısından da kararın tebliğinden itibaren bir haftalık temyiz süresi geçerlidir. Buna karşılık duruşmalarda hazır bulunmayan Cumhuriyet Savcılarına tanınan bir (1) aylık veya otuz(30) gün) sürenin ise istisnaî bir düzenleme olduğu göz önüne alınarak yeni dönemde, istisnaî kuralın genişletici bir yorumla kıyasen uygulanamaması gerekir.
Dairemize göre, görüldü Savcısının o yer ya da mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz etme süresi ve başlangıcı konusunda, 01.06.2005 tarihinden itibaren bugüne kadar yasal bir boşluk yoktur.
Kanunkoyucu zikredilen hak ve özgürlükler ile “Silahların Eşitliği” ilkesinin gereği olarak, 5271 sayılı CMK ile savcı yani iddia makamı da dahil olmak üzere, temyize hakkı olan herkese, eşit bir temyiz süresi belirlemiştir :
7035 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 05.08.2017 tarihine kadar bu süre bir hafta (yedi gün), bu tarihten itibaren ise; on beş(15) gün469 sayılı Kanun'un 5/2 ve 825 sayılı Kanun'un 28/2. maddelerini kaldırmak suretiyle de; geçici bir süreyle sınırlı olarak uygulanması söz konusu olan 1412 sayılı CMUK dönemine ait kuralın istisnalarının uygulama alanını bilinçli bir şekilde daraltmıştır.
Buna göre, 7035 sayılı Kanun değişikliğinden önce taraflar açısından öngörülen temyiz süresi ile görüldü savcısının temyiz süresi aynı olup, 1412 sayılı CMUK m. 310/1 ve 5271 sayılı CMK m. 291'de ifade edilen kavram farklı olsa da bir hafta, yani yedi gündür.
Zira, 5235 sayılı Kanun’un 20/1-1 ve CMK’nın 260/2. maddeleri uyarınca yokluklarında verilen asliye ya da tek hakimli çocuk ceza mahkemesi kararlarını o yer ve/veya ağır ceza savcısının, kısaca ifade etmek gerekirse görüldü savcısının temyize hakkı bulunduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
CMK’nın 38. maddesi 01.06.2005'ten beri yürürlüktedir. Bu maddeye göre süreyi tebliğden başlatmak kaydıyla, istinaf mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihine kadar yürürlükte olduğunda kuşku bulunmayan ve temyiz süresinde asıl kuralı belirleyen CMUK'un 310/1. maddesi uyarınca görüldü savcısı açısından da, tıpkı duruşmada hazır bulunan savcı gibi bir haftalık temyiz süresinin geçerli olduğu görüşü, adalete, hakkaniyete ve ceza yargılamasında geçerli olan ilkelere daha uygundur.
Bu arada 6545 sayılı Kanun ile sulh mahkemeleri kaldırıldığından Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görüşüne göre kıyasen uygulanan 1412 sayılı CMUK'nun 310/3. maddesi de kadük kalmıştır.
20.07.2016 tarihinde istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte, istinaf savcıları, CMK m. 38 ve 291. hükümleri uyarınca ... tebliğden itibaren yedi günde, 5320 sayılı Kanun'un belirlediği istisnai hâllerde ise, ilk derece görüldü savcıları da aynı şekilde tebliğden itibaren CMK m. 38 ve CMUK m. 310/1 hükümleri uyarınca bir haftada asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz edebilirler.
05.08.2017 tarihinden sonrası Dairemize göre temyiz süresine gelince;
Bilindiği üzere; 05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesi uyarınca, temyiz süresi yedi(7) günden onbeş (15) güne çıkartılmıştır.
Buna mukabil, 5320 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca, istinaf mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar verilen kararlar hakkında, bu kararlar kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin 4 ilâ 6 fıkraları hariç, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Diğer bir ifadeyle, 20 Temmuz 2016 öncesinde verilen kararlar, bu kararlar kesinleşinceye kadar doğrudan temyize tâbidir.
1412 sayılı CMUK'nun 310/1. maddesi uyarınca, temyiz süresi bir haftadır.
Kanunyoluna başvurma hakkı, savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı ile erişim hakkının en önemli alt başlıklarından birini oluşturmaktadır.
Bu hakkın yaygın ve etkili bir biçimde kullanılabilmesi için herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek basit ve yalın yöntemler belirlenmeli ve sürelerin de mümkün olduğunca yeknesak olması görüşü benimsenmelidir.
Ceza Muhakemesinde “Derhal yürürlük ilkesi” geçerlidir. 7035 sayılı Kanunla temyiz süresi yedi günden onbeş güne çıkartılmıştır ve sanık lehinedir.
Kaldı ki, sonradan yürürlüğe giren kanun önceden yürürlükte olan kanunu zımnen ilga edebilir. Bir kısım kararlar yönünden yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nun 310. maddesi 7035 sayılı Kanunla zımnen ilga edilmiştir.
Bu düşüncelerden hareketle, 7035 sayılı Kanunla eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler, “Bu (7035) Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve sonrasında verilen kararlara uygulanır.” denilmek suretiyle, doğrudan ya da istinaf sonrası ayırımı yapmaksızın, 7035 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren verilen bütün kararların onbeş(15) günlük yeni temyiz süresine tâbi olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Özetlenecek olursa; 05.08.2017 ve sonrasında verilen kararlarda, yokluğunda karar verilen “görüldü savcısı”nın o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz süresi, kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit biçimde ve tebliğden itibaren onbeş(15) gündür.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, 03.04.2019 tarihinde asliye ceza mahkemesi tarafından o yer Cumhuriyet Savcısının yokluğunda verilen karar, 27.05.2019 tarihinde görüldü savcısına tebliğ edilmiş ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından 28.05.2019 tarihinde temyiz edilmiştir.
Dairemize göre; 5271 sayılı CMK'nın 38, 291 ve 331(4) maddeleri uyarınca o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz başvurusu süresinde yapılmış olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04.11.2020 tarihli ve 2019/81408 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİ ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 06.10.2020 tarihli, 2020/215 Esas ve 2020/8706 Karar sayılı kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 21.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.