Ceza Genel Kurulu 2019/1 E. , 2019/631 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi - Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2017 tarihli ve 129-92 sayılı son soruşturmanın açılması kararı ile inceleme dışı sanıklar ... ve...'ın görevi kötüye kullanma suçundan TCK'nın 257/1 ve 53, inceleme dışı sanık... ve sanık ...'nin ise ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan aynı Kanun'un 257/2 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmaları isteğiyle açılan kamu davasında, sanık ...'nin TCK’nın 257/2 ve 53. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.03.2018 tarih ve 190-163 sayılı hükmün, sanık tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 20.09.2018 tarih ve 1575-1953 sayı ile; sanığın yargılanması görevinin Yargıtayın ilgili Ceza Dairesine ait olduğu gerekçesiyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince 05.10.2018 tarihli ve 668-457, Yargıtay 5. Ceza Dairesince ise 06.12.2018 tarihli ve 48-22 sayılı karşılıklı görevsizlik kararları verilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 'Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması' istekli 26.12.2018 tarihli ve 101708 sayılı yazısı ile gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu; Yargıtay 5. Ceza Dairesi ile Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesine ilişkindir.
Sanıklar... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararları istinaf edilmeksizin kesinleşmiş, sanık... hakkında aynı suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ise adı geçen sanığın itirazı üzerine Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesince kaldırıldıktan ve dosyanın gönderildiği Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verildikten sonra, dosya Yerel Mahkeme ve Yargıtay 5. Ceza Dairesi arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiş ve 2018/452 esas numarasını almış olup, inceleme sanık ... hakkındaki hüküm yönünden Yargıtay 5. Ceza Dairesi ile Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesiyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamından;
Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2017 tarihli ve 129-92 sayılı son soruşturmanın açılması kararı ile; '...Birden fazla kişi tarafından birlikte iki kişiyi zorla hürriyetinden yoksun kılma suçundan Adana (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi ile görevli) 07.10.2013 tarihli ve 46-88 sayılı kararıyla; iki kez 10 yıl hapis cezasına hükümlü Önder Sığırcıkoğlu ile ilgili ilamların, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesince infazı maksadıyla 26.08.2014 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, iki ayrı 10 yıl hapis cezasını havi ilamın, UYAP Bilişim Sistemi ortamında infaz defterinin 2014/1-6736 ve 6737 sıralarına kaydının yapılmasını müteakip, 27.08.2014 tarihinde DYS üzerinden Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca mezkûr ilamların, 28.08.2014 tarihinde saat 10.11.14 ve 10.11.32'de UYAP Bilişim Sistemi ortamında infaz defterinin 2014/6477 ve 2014/6478 ilamat sıralarına kaydının yapılmasına rağmen yalnızca, 2014/6478 infaz sayılı evraka ilişkin muameleleri icra ederek; bir adet 10 yıl hapis cezası üzerinden 09.09.2014 tarihli müddetnameyi tanzim edip, 2014/6477 infaz sayılı evrakla ilgili 10 yıl hapis cezasını ise müddetname hesabına dahil etmeyip, Suriye'deki iç karışıklık sırasında rejime muhalefet ederek, Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınan ve mülteci kamplarında kalan, biri subay iki kişiyi cebren kaçırarak, Suriye'ye teslim eden, aşamalarda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile ilişiği kesilen hükümlünün, 17.09.2014 günü kullandırılan yol izni süresi içinde 18.09.2014 tarihinde firarına ve cezalarının infaz edilmemesine sebebiyet verdiği...' iddiasıyla sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan TCK'nın 257/2 ve 53. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,
Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince 14.03.2018 tarih ve 190-163 sayı ile; sanığın TCK’nın 257/2 ve 53. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği,
Sanığın istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 20.09.2018 tarih ve 1575-1953 sayı ile; 'Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26.02.2007 tarihli ve 12071-1927 sayılı kararında da belirtildiği gibi Cumhuriyet Savcılığının bir bütün olup, bir yerde görev yapan tüm Cumhuriyet Savcılarının aralarında iş bölümü olsa bile bütün işlerinden sorumlu olmaları karşısında Ağır Ceza Mahkemesi kuruluşu bulunan yerlerde görevli Cumhuriyet savcılarının hepsinin Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil Cumhuriyet savcıları sayılacakları gözetilerek suç tarihinde Osmaniye Ağır Ceza Cumhuriyet savcısı olan sanık ...'nin yargılanması görevinin 2802 sayılı Kanun’un 90 ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Yargıtayın ilgili Ceza Dairesine ait olduğu düşünülmeden Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp esas hakkında hüküm kurulması,' isabetsizliğinden hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince 05.10.2018 tarih ve 668-457 sayı ile; '...Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26.02.2007 tarihli ve 12071-1927 sayılı kararında da belirtildiği gibi Cumhuriyet savcılığının bir bütün olup, bir yerde görev yapan tüm Cumhuriyet savcılarının, aralarında iş bölümü olsa bile bütün işlerinden sorumlu olmaları karşısında ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerlerde görevli Cumhuriyet savcılarının hepsinin ağır ceza mahkemesi heyetine dahil Cumhuriyet savcıları sayılacakları, suç tarihinde Osmaniye Ağır Ceza Cumhuriyet savcısı olan sanık ...'nin yargılanması görevinin 2802 sayılı Kanun’un 90 ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay'ın ilgili Ceza Dairesine ait olduğu...' şeklindeki gerekçeyle görevsizlik kararı verildiği,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.12.2018 tarih ve 48-22 sayı ile; '...İhmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan sanık ..., suç tarihinde Osmaniye Cumhuriyet savcısı ve Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesince hakkında 129-92 sayılı son soruşturmanın açılması kararının verildiği 22.05.2017 tarihinde ise meslekten ihraç edilmiş olup, bu tarihte herhangi bir Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı, keza HSYK'nın 04.12.2018 tarihli ve 27003/67294 sayılı cevabi yazısı ile de bu tarihte birinci sınıfa ayrılmadığı hususları tartışma dışıdır. 2802 sayılı Kanunu’nun 90 ve 91. maddeleri ile getirilen düzenlemenin amacı, hâkim ve Cumhuriyet savcısının dahil olduğu heyet tarafından yargılanmasından kaynaklanabilecek sakıncaların önlenmesi olduğundan, suç tarihinde Osmaniye Cumhuriyet savcısı olup, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan iş bölümlerine göre tüm infaz evrakından sorumlu olarak görevlendirilen, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte meslekten ihraç edilen, birinci sınıfa henüz ayrılmamış olan, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince de kendisini yargılamakla görevli olan Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesi heyetine de dahil bulunmayan sanık yönünden böyle bir sakınca mevcut olmadığından, kamu düzenine ilişkin yargılama görevinin değişmeyeceği ve sanık Cumhuriyet Savcısını yüklenen görev suçundan dolayı yargılama yetki ve görevinin Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu hususunda hâkimler kurulunda tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur.
Kaldı ki, Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının benimsenmesi durumunda son soruşturma kararının verildiği tarihte ağır ceza merkezinde çalışan ve birinci sınıfa ayrılmamış olan tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görev suçlan ile ilgili yargılamaların Yargıtayın ilgili ceza dairesinde yapılması gerektiği yönünde bir sonuç ortaya çıkar ki bu durum kanun koyucunun amacı ile bağdaşmaz. Keza gerek Anayasa’nın 154, gerekse Yargıtay Kanunu’nun 1. maddelerine göre Yargıtayın kuruluş amacı ve genel görevi, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı mercisine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olduğundan, Yargıtay dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmasının tali ve istisnai bir görev olduğu...' belirtilerek Dairenin görevsizliğine ve oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
26.02.1983 tarihine kadar yürürlüğünü sürdürmüş bulunan ve bu tarihte 2802 sayılı Kanun’un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunan 2556 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun konuyu düzenleyen 108. maddesi;
'Haklarında son tahkikatın açılmasına karar verilenlerden ikinci sınıflara mensup olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetlerine dahil bulunan hâkim ve müddeiumumilerin son tahkikatları Temyiz mahkemesinin vazifeli dairesinde görülür.
Muavinlerle üçüncü sınıflara mensup hâkim ve müddeiumumilerin ağır ceza heyet-lerine mensup olanlarından maadasının son tahkikatları kaza dairesi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır.' hükmünü taşımaktaydı.
Bu Kanun’u yürürlükten kaldıran 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na ilişkin Hükümet Tasarısı’nda ise, hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçların son soruşturması ile görevli mercinin belirlenmesi hususunda ölçü olarak, 'Görev yeri esası' getirilmek istenmiş ve bu amaç doğrultusunda Tasarı'nın 111. maddesinde; '...Birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları ile ağır ceza merkezlerindeki adlî ve idarî yargı hâkimleriyle Cumhuriyet savcıları ve Anayasa Mahkemesinde, Yargıtay’da, Danıştay’da ve Bakanlıkta görevli olan hâkim ve savcıların son soruşturmalarının Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde görüleceği...' düzenlemesine yer verilmiştir. Ancak, Milli Güvenlik Konseyi Adalet Komisyonunda yapılan çalışmalar sırasında görev yeri esası uygun bulunmayarak terk edilmiş, önceki yasal düzenlemede olduğu gibi görev sıfatı esas alınmak suretiyle metinde ve madde numaralarında değişiklik gerçekleştirilmiştir.
Bu gelişmeler sonucunda kanunlaşan ve hâlen yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun son soruşturma mercilerini gösteren 90. maddesinde;
'Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hakim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır.' hükmüne,
Son soruşturma mercilerinin saptanmasına ilişkin 91. maddesinde ise;
'Bu Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki, son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır.
Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur.' kuralına yer verilmiştir.
Anılan maddelerin gerekçesinde de; '...90. maddenin son soruşturma mercilerinde, 91. maddenin ise, bu merciin tespitinde esas alınacak görev sıfatlarını belirlediği...' ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle son soruşturmalarını yapacak mercinin belirlenmesinde meslek sınıfları ve görev sıfatlarını esas alan Kanunumuzun sistemine göre; birinci sınıfa ayrılmış bulunanlar ile ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunanlar yönünden Yargıtayın görevli ceza dairesi; bunlar dışında kalanlar bakımından ise bağlı bulundukları ağır ceza mahkemesi görevlidir. Yasa koyucu mevcut düzenleme ile hâkim ve Cumhuriyet savcılarının mesleki sınıflarını dikkate almak suretiyle, birinci sınıfa ayrılmış bulunan meslek mensuplarının birinci derece mahkemeleri yerine üst dereceli mahkemede yargılanmalarını, görev sıfatlarını esas almak suretiyle de hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevli bulundukları mahkemede yargılanmalarından doğabilecek sakıncaları gidermeyi amaçlamıştır. Nitekim son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma kararının verildiği tarihteki sıfatın esas alınacağı kuralı da aynı maksat doğrultusunda getirilmiştir.
Uygulamada duraksamalara yol açabilecek olan 'Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunmak' kavramı hâkimler ve Cumhuriyet savcıları yönünden ayrı ayrı açıklanacak olursa;
Bir hâkimin ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilebilmesi için ağır ceza mahkemesi başkan veya üyesi sıfatıyla o yere atanmış olması veya müstemir yetki ile ağır ceza mahkemesi başkan veya üyeliği görevini yapıyor bulunması gerekir. Esasen, ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerdeki diğer mahkemelerde görevli olan, ancak ağır ceza heyetine dahil bir hâkimin izin, hastalık, emeklilik gibi nedenlerle görevinden ayrılması üzerine Adalet Komisyonu Başkanları tarafından, uhdelerindeki asıl görevlerine ek olarak geçici süreyle ağır ceza mahkemelerinde görevlendirilen hâkimler ise, salt bu görevin süresi ile sınırlı biçimde, 'Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil hâkim' olarak kabul edilmelidirler.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 30.12.1946 tarihli ve 207-205 sayılı kararında; 'Sulh hâkimlerinin ağır ceza mahkemelerinde ledelicap yetki ile üye bulunması, aslî sıfatının selbini icap ettirmeyeceğinden, aslî vazifesinden mütevellit suçlardan dolayı muhakemesi ağır ceza mahkemesinin görevi dahilinde olup, Yargıtayın hususi dairesi görevinden hariçtir.' denilmekle bu hususa işaret edilmiştir.
Cumhuriyet savcıları yönünden ise durum farklılık göstermektedir. Ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerlerdeki Cumhuriyet başsavcıları kanundan kaynaklanan görevleri nedeniyle ağır ceza mahkemesi heyetine dahil sayılırlar. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet savcıları ise, ancak Cumhuriyet başsavcısının yapacağı iş bölümü gereği savcılık örgütünü ağır ceza mahkemesi nezdinde temsil edebilmektedirler. O hâlde, Cumhuriyet savcıları da ağır ceza mahkemesinin yargılama faaliyetlerinde savcılık makamını temsil ile görevlendirilmeleri durumunda ve bu görev süresi ile sınırlı olarak ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilmelidirler. Aksinin kabulü, ağır ceza merkezlerinde görev yapan tüm Cumhuriyet savcılarının Yargıtayın görevli ceza dairesinde yargılanması sonucunu doğuracak olup bu durumun kanun koyucunun Yargıtay Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmalarının tali ve istisnai nitelikte olduğu yönündeki amacı ile bağdaşması mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Birinci sınıfa ayrılmadığı anlaşılan sanık ...’nin Osmaniye Cumhuriyet savcısı olarak görevli olduğu sırada ve görevi nedeniyle suç işlediğinin iddia edilmesi üzerine hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığı, en son Osmaniye Cumhuriyet savcılığı görevini yürüten ve son soruşturmanın açılması kararının verildiği 22.05.2017 tarihinde meslekten ihraç edildiği anlaşılan sanığın, son soruşturma kararının verildiği tarihte, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince kendisini yargılamakla görevli bulunan Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı gibi birinci sınıfa da ayrılmadığı, bu nedenle sanık hakkındaki yargılama yetki ve görevinin Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2018 tarihli ve 668-457 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 06.12.2018 tarihli ve 48-22 sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2018 tarihli ve 668-457 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.10.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
.