1. Ceza Dairesi 2019/2938 E. , 2021/11216 K.
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
1-)Hükümlü hakkında verilen ve kesinleşen mahkumiyet hükmünün silahla kasten yaralama suçu olmasına rağmen kanun yararına bozma istem yazısında ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede kasten öldürmeye teşebbüs olarak yazılması sonuca etkili olmayan maddi yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
2-)Kasten öldürmeye teşebbüs suçuna azmettirme suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 38. maddesi delaletiyle 86/1, 86/3-e, 87/3 ve 62. maddeleri gereğince 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/12/2012 tarihli ve 2012/502 esas, 2012/554 sayılı kararının Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04/02/2014 tarihli ve 2013/6191 esas, 2014/437 karar sayılı ilâmı ile onanmasını müteakip, sanığın yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/11/2017 tarihli ve 2012/502 esas, 2012/554 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/12/2017 tarihli ve 2017/911 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için 'yeni' olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın 'yeni' olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da 'yeni' sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de 'yeni' sayılmaktadır.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda sanığın oğlu ...'ı katılan ...'e ateş etmesi amacıyla 'vurun bunları' şeklinde sözler söyleyerek azmettirmek suretiyle üzerine atılı bulunan suçu işlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; gerek yargılama aşamasında tanık olarak ifadelerine başvurulan tanıklar ..., ..., ... ve ...'nın beyanları, gerekse ... hakkında ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/267 esasına kayden yapılan yeniden yargılanma sırasında dinlenen tanıklar ..., ..., ... Torman ve ... 'un vermiş oldukları beyanlarında sanık ...'nin oğulları olan ... ve 'ın karşı taraf ile kavga etmelerinden sonra, tanık ...'ın haber vermesi üzerine olaydan sonra olay yerine geldiklerini belirtikleri, Mahkemece sanıkların olaydan hemen sonra ilk aşamada vermiş oldukları savunmalar esas alınarak, suçu işlemedikleri yönündeki savunmalarına itibar edilmediği belirtilmiş ise de, yukarıda sözedilen bahse konu tanık beyanlarına ne amaçla itibar edilmediğine ve sanığın oğlu 'ı azmettirme suçunu işlediğine ilişkin makul bir gerekçeye yer verilmediği, suçu işlediği belirtilen sanık hakkında yeniden yargılama yapılarak bir önceki hükmün aynen infazına karar verilmiş ise de, sanık ... bakımından söz konusu yeniden yargılama aşamasında olaya ilişkin yeni tanık beyanlarının da bir önceki tanık beyanları ile benzeştiği, dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 318 ilâ 321. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08/11/2018 gün ve 94660652-105-21-2830-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hükümlü ... hakkındaki dosya kapsamından;
Hükümlünün, 30.03.2010 tarihinde işlediği mağdur ...’i kasten silahla yaralamaya azmettirme suçundan ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 10.12.2012 tarihli ve 2012/502 esas, 2012/554 karra sayılı kararıyla 5237 sayılı TCK’nın 38/1 maddesi delaletiyle 86/1, 3-(e), 87/3, 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı,
Bu hükmün sanık ve vekilinin, olay yerinde bulunmayan sanığın berratine karar verilmesi gerektiğine, eksik incelemeye, olay yerinde bulunmayan sanığın berratine karar verilmesi gerektiğine, haksız tahrikin varlığına ve ceza miktarına yönelen temyiz itirazları yerinde görülmeyerek Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 04.02.2014 tarihli ve 2013/6191 esas, 2014/437 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği,
Hükümlünün 14.07.2017 ve 05.09.2017 tarihli dilekçesinde aynı olayda yargılanan ve ceza alan ... hakkında yargılamanın yenilenmesine karar verildiğini, mağdur ...’in hakkında iftira suçundan yapılan soruşturma sırasındaki beyanı, tanıklar ..., ... , ... ve ...’in verdikleri dilekçelerin kendisi açısındanda yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni delil niteliğinde olduğundan bahisle dosyanın yeniden ele alınarak yargılamanın yenilenmesini istediği,
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda “yargılama dosyası ve yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin dilekçeler incelenmiş olup, sanığın talebine ilişkin CMK’nın 311. maddede yazılı şartlardan biri ya da birkaçı gerçekleşmemiş olduğundan yargılamanın yenilenmesine ilişkin talebin reddine” karar verildiği,
Bu karara karşı hükümlünün 20.11.2017 tarihli dilekçesiyle itiraz ettiği, itiraz mercii olarak inceleme yapan ... 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2017 tarihli ve 2017/911 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği,
Hükümlünün Adalet Bakanlığına müracaat ederek; ... 3.Ağır Ceza Mahkemesinin kararının bozulması için kanun yararına bozma yoluna gidilmesi isteminde bulunduğu anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, kanun yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde “...yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte...” olmasının, yargılamanın yenilenmesinin koşulu olduğu öngörülmüştür.
Yeni olaylar veya delillerin hükmün verildiği anda mahkemece bilinmemesi gerekir. Yargılama aşamasında bilinen olayları veya tanıkları “yeni delil veya yeni olaylar” türünden saymak olanaksızdır. Yeni olaylar veya yeni deliller” söz konusu değil ise, hükümlü yararına yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden bahsetmek yasa koyucunun amacına ve yasanın özüne uygun düşmeyecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli, 2012/3-909 Esas ve 2014/121 karar sayılı Kararında da vurgulandığı gibi “....Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için 'yeni' olması gerekmektedir. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular 'yeni' değildir.
Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda 'önemli' de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir.
Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.
Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK'nin 318/3. maddesi uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.”
Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; hükümlü ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüse azmettirme suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, kasten öldürmeye teşebbüse azmettirme suçundan verilen mahkumiyet hükmünün, eksik kovuşturmaya ve sübuta yönelen temyiz itirazlarının reddine karar verilerek Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 27.09.2012 tarihli ve 2011/7278 esas, 2012/6938 karar sayılı kararı ile eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu değil silahla kasten yaralama suçunu oluşturacağı gerekçesiyle bozulduğu, bozma sonrası bozmaya uyan mahkemece sanığın savunması, mağdurun beyanı, tanık ifadeleri ve maddi deliller birlikte değerlendirilip, sanığın eyleminin silahla kasten yaralamaya azmettirme niteliğinde olduğu gerekçesi de dosya içeriğine uygun ve denetime imkan verecek şekilde gösterilmek suretiyle 5237 sayılı TCK'nin 38/1. maddesi delaletiyle 86/1, 3-(e), 87/3, 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hükme yönelik hükümlü ve müdafinin yapmış oldukları eksik kovuşturmaya, sübuta, haksız tahrikin varlığına, cezanın teşdiden verilmemesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilerek Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 04.02.2014 tarihli ve 2013/6191 esas, 2014/437 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Kararın kesinleşmesinden sonra hükümlü ...’ın 18.02.2014 tarihli dilekçe ile karar düzeltme yoluna gidilmesi isteminde bulunduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.03.2014 tarihli ve 2013/70392 sayılı kararı ile “ileri sürülen adil yargılanmadığına, eksik kovuşturmaya, savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin düzeltme sebeplerinin daha önce dile getirildiği, Dairece yapılan incelemede bu konuların değerlendirildiği, hükmün esasına etkili bir hususun inceleme dışı bırakılmadığı dikkate alınarak 5271 sayılı Yasanın 308. maddesi uyarınca karara itirazı gerektirir maddi ve hukuki bir sebep bulunmadığından itiraz yoluna gidilmediğinin” hükümlüye bildirildiği,
Kesin hükümden sonra mağdurun beyanını değiştirmesinin ilk beyanının gerçeği yansıtmadığı şeklinde kabul edilmesinin ve tek başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterilmesinin yerinde olmadığı gibi hükümlünün eylemini kabul etmediği, savunmasında olay yerinde bulunmadığını sonradan olay yerine geldiğini bildirdiği, yargılama aşamasında gösterdiği ve mahkemece dinlenen savunma tanıklarının da sanığın savunması doğrultusunda beyanda bulundukları, hükümlü tarafından yeni delil olarak gösterilen tanık beyanlarının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, hükümlünün gerek yargılama evresinde (bozma öncesi ve sonrası) gerekse hüküm kesinleştikten sonra ileri sürdüğü hususlar yargılama aşamasında değerlendirilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların savunmalarını, mağdurun beyanlarını, tanık ifadelerini, tüm takdiri ve maddi delilleri birlikte değerlendirip hüküm kurmuştur.
Hükümlünün “yeni delil” dediği husus, ilk kez ortaya çıkan delil niteliğinde değildir. Mahkeme hükme varmak için topladığı delilleri yeterli görüp, takdir ederek kararını vermiştir.
Hükümlünün, kesin hükümden dönülmesini gerektirecek ve yeniden yargılama yapılmasını haklı gösterecek nitelikte, ciddiyette yeni deliller ileri sürmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2017 tarihli ve 2012/502 esas, 2012/554 karar sayılı hükümlünün yargılamanın yenilenmesi talebinin CMK’nin 311. maddesinde belirtilen sebepler gerçekleşmediğinden reddine dair kararına karşı yapılan itirazı inceleyen ve itirazın reddine karar veren ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2017 tarihli ve 2017/911 değişik iş sayılı kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden haklı sebeplere dayanmayan “Kanun Yararına Bozma” isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25/06/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.