1. Hukuk Dairesi 2021/10657 E. , 2022/4179 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda davanın reddine dair Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14/09/2021 tarihli 2021/229 Esas 2021/934 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar ve bir kısım dahili davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/05/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili v.d. Gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu 503 ada 61 parsel ve 503 ada 73 parsel sayılı taşınmazları davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişler; yargılama sırasında, 28.04.2016 havale tarihli dilekçe ile 503 ada 61 parsel sayılı taşınmaz paydaşı ...’ı davaya dahil etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ... ile dahili davalı ..., çekişmeli 503 ada 61 parsel sayılı taşınmazı üçüncü kişiden satın aldıklarını, ancak mirasbırakan adına tescil edildiğini; diğer dava konusu 503 ada 73 parsel sayılı taşınmazın ise mirasbırakan tarafından temlik edilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli 2013/347 Esas, 2016/215 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 61 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakana ait iken satış suretiyle davalı ...'a devredildiği, bu temlikin ardından dava konusu 61 parsel sayılı taşınmazla bütünlük arzettiği ve diğer koşulları da taşıdığından bahisle dava konusu 73 parsel sayılı taşınmazın da davacı adına tescil edildiği, yani 73 parsel sayılı taşınmazın tescilinin 61 parsel sayılı taşınmaz dolayısıyla olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı ... ile dahili davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalı ... vekili temyiz itirazlarında
Davacı tanıklarının subjektif beyanda bulunduklarını, taşınmazların geçmişi ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını, davalı tanıklarının beyanlarının ise savunmayı desteklediğini, dava konusu 61 parsel sayılı taşınmazın davalı ve dahili davalı tarafından önceki kayıt malikinden satın alındığını, dava konusu 73 parsel sayılı taşınmazın da mahkeme kararıyla davalı adına tescil edildiğini, davacıların durumu ilk günden beri bildiklerini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile davanın kabulünün doğru olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmazların keşfen değeri saptanmadan dava dilekçesinde gösterilen değere itibar edilerek bu değer üzerinden davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Dahili davalı ... temyiz itirazlarında
Dava konusu 61 parsel sayılı taşınmazı davalı ağabeyi ile birlikte önceki malikinden satın aldıklarını, ancak tapu kaydının mirasbırakan anneleri üzerine tescil edildiğini, daha sonra da mirasbırakanın bu taşınmazı davalı ağabeyine, onun da 1/2 payı kendisine devrettiğini, davacı tanık beyanlarının subjektif olup, davalı tanıklarının beyanlarıyla savunmanın ispatlandığını, dava konusu 73 parselin davalı ağabeyi adına hükmen tescil yoluyla kayıtlı olduğunu, bu taşınmazların miras malı olmadığını, davacıların durumu ilk günden beri bildiklerini, davanın reddi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmazların keşfen değeri saptanmadan dava dilekçesinde gösterilen değere itibar edilerek bu değer üzerinden davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 01/06/2020 tarihli 2016/17886 Esas, 2020/2022 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda öncelikle, dahili davalı olarak gösterilen Adnan hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından taraf sıfatı olmayan kişi hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı ...’ye gelince; Dava konusu 503 ada 73 parsel sayılı taşınmazın, mirasbırakan tarafından temlik edilmediği, Midyat Kadastro Mahkemesinin 14.03.2008 tarih 2008/2 E-2 K sayılı dosyası ile davalı adına hükmen tescil edildiğine göre, anılan taşınmaz yönünden 1/4/1974 tarih 1/2 sayılı İBK’nın somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca; 503 ada 61 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalı ...’nin payına yönelik olarak yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle mirasbırakanın mal kaçırma iradesinin olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; Dairenin 10/02/2021 tarihli 2021/59 Esas, 2021/732 Karar sayılı kararıyla davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/09/2021 tarihli 2021/229 Esas 2021/934 Karar sayılı kararıyla; dahili davalı ... hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığından dahili davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden yapılan incelemede ise, dava konusu 503 ada 73 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından temlik edilmediği, Midyat Kadastro Mahkemesinin 14.03.2008 tarih 2008/2 E-2 K sayılı dosyası ile davalı adına hükmen tescil edildiği, anılan taşınmaz yönünden 1/4/1974 tarih 1/2 sayılı İBK’nın somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu 503 ada 61 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve bir kısım dahili davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Bozmadan sonra hazır olmadıkları duruşmada, bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan ve beyanları alınmadan Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildiğini, dava konusu taşınmazlardan birinde davalı tarafından dahili davalı ...’a pay devri yapılması nedeniyle Mahkemenin kararı üzerine ...’ın davaya dahil edildiğini, davaya dahil etme işleminin hukuka uygun olup Mahkeme kararına dayandığını, dahili davalı yönünden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, dahili davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı ... ... yönünden bozma ilamında delillerin yeniden değerlendirilmesinin öngörüldüğünü, ancak Mahkemece, yetersiz ve anlaşılamayan gerekçe ile bu davalı yönünden davanın reddine karar verildiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, yörede kız çocukların mirastan mahrum bırakıldığını, bozmadan önce davanın kabulüne karar verilip, bozmadan sonra aynı delillere göre davanın reddine karar verilmesinin tezatlık oluşturduğunu, dosyada bozmadan sonra herhangi bir delil değişikliği olmadığını, iddianın sabit olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
7.3. Değerlendirme
Kararın (IV/3.) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/4.) paragrafında yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar ve bir kısım dahili davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davacı taraftan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemenin her iki parsel yönünden de davanın kabulüne ilişkin kararı, 73 parselin muris tarafından temlik edilmediği, Kadastro Mahkemesinin kararıyla davalı adına hükmen tescil edildiği, 61 parsel sayılı taşınmaz yönünden de eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle bozulmasından sonra, bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmazlardan 73 parselin muristen intikal etmediği, davalı adına Midyat Kadastro Mahkemesinin 14.03.2008 tarihli 2008/2 E.-K. sayılı kararıyla hükmen tescil oluştuğu, bu nedenle 73 parsel hakkında muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İBK kararının uygulanamayacağı ve dolayısıyla bu taşınmaz hakkındaki davanın reddedilmiş olması doğrudur. Ancak; hükmen tescile ilişkin Kadastro Mahkemesi kararının gerekçesi incelendiğinde 73 parsel sayılı taşınmazında evvelinde muris ...'a ait iken davalı ...'a satıldığı gerekçesiyle ... adına kayıt ve tesciline karar verildiği, dolayısıyla dava konusu edilen her iki taşınmazında davalıya muris tarafından bedelsiz olarak temlik edildiği, murisin üzerine kayıtlı başka taşınmazının ya da kıymetli bir malının kalmadığı, davacı kızlarına herhangi bir taşınmaz devretmediği gibi mirasta bırakmadığı, muvazaalı olarak devredilen dava konusu taşınmazların bir kısmının daha sonra davalı ... tarafından diğer oğlan çocuğu davalı ...'a aktarıldığı, 73 parselin davalı adına tescil sebebinin Mahkeme kararı olması nedeniyle bu parsel yönünden 01.04.1974 tarihli İBK uygulama yeri bulmasa da, bu parselinde bedelsiz olarak davalı ...'ye devredilmiş olmasının, 61 parseldeki kız çocuklarından mal kaçırma kastını açıkça ortaya koyduğu, dolayısıyla dava konusu 61 parselin davalıya temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı, bu parsel yönünden davanın kabul edilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, davanın tümden reddine dair kararın onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.