12. Ceza Dairesi 2015/14726 E. , 2017/8012 K.
Mahkemesi : Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Öldürme, Görevi İhmal, Görevi Kötüye Kullanma
Hüküm : 1-Katılan Sanık ... hakkında taksirle öldürme suçundan beraat,
2-Sanık ... hakkında taksirle öldürme ve görevi ihmal suçlarından beraat,
3-Sanık ... hakkında taksirle öldürme suçundan beraat,
4-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2,62. maddeleri gereğince mahkumiyet,
5-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2,62. maddeleri gereğince mahkumiyet,
6-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2,62,50/4,50/1-a,52. maddeleri gereğince mahkumiyet,
7-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2, 62, 50/4, 50/1-a, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet,
8-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2, 62. maddeleri gereğince mahkumiyet,
9-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2,62. maddeleri gereğince mahkumiyet,
10-Sanık ... hakkında TCK'nın 85/2, 62, 50/4, 50/1-a,52. maddeleri gereğince mahkumiyet,
Taksirle öldürme suçundan katılan sanık ... ve sanık ...'ın beraatine, taksirle öldürme ve görevi ihmal suçlarından sanık ...'ın beraatine, taksirle öldürme suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ün mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık ... ve müdafi, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... müdafileri, sanıklar ... ve ... müdafileri ile katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Duruşmalı inceleme isteminde bulunan bir kısım sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, ceza miktarları ve bir kısım hükümlerin adli para cezasından, bir kısmının ise beraat hükümlerinden ibaret olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Katılma isteminde bulunmasına rağmen, bu konuda herhangi bir karar verilmeyen müştekiler ... ve ...'ın CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla hükmü temyiz hakkının bulunduğu, yaralanmaları nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördükleri anlaşılan ve vekilleri aracılığı ile hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan müştekilerin CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmalarına karar verilerek yapılan incelemede;
İstanbul ili, ... İlçesi, ... adresinde bulunan, ... Sanayi Bölgesi içinde kalan, betonarme ve karkas tipte imal edilmiş, bir bodrum, bir zemin, üç normal kat ve çatı katından ibaret olan binanın üçüncü katı ile bu katın üzerindeki çatı katında, resmi kayıtlara göre plastik oyuncak imalatı alanında faaliyet gösteren ölenlerden ...'ın, kaçak yoldan maytap ve havai fişek imalatı yaptığı iş yerinde olay günü saat 09.30 sıralarında, ilk olarak üçüncü kattaki bölümde meydana gelen patlamanın yaklaşık bir buçuk dakika sonra çatı katındaki bölüme sirayet etmesi sonucu art arda meydana gelen patlamada binanın 3,4,5. katlarının tamamen çöktüğü, patlama sonucu işveren .... dahil ... kişinin ölüp ... kişinin çeşitli yerlerinden yaralandıkları, olaya konu iş hanının incelenmesinde; her katta iki iş yeri bulunan binanın, sahipleri ve aynı zamanda mütaahhitleri olan sanıklar ... ve ... tarafından 1988 yılında inşaasına başlanıp beyanen 4 yılda inşaatın tamamlandığı, bina sahibi olan bu sanıkların Nevşehir'de ikamet edip, binadaki tüm iş yerlerini kiraya verdikleri, sadece kira tahsili amacı ile iş hanına geldikleri, ayrıca bir kısım tanık ve mağdur beyanlarına göre de bina sahibi olan bu sanıkların bina girişinde yazıhanelerinin bulunduğu, binadaki münferit elektrik aboneliklerinin kiracıların üzerine, tüm bina için olan su aboneliğinin ise bina sahiplerinin üzerine olduğu, binanın merkezi ısınma sistemi olmayıp her iş yerinin kendi ısınmasını kendisinin sağladığı, binanın üçüncü katının bir bölümü ile çatı katının bir bölümünde faaliyet gösteren ölen ...'ın iş yerinin, babası ... tarafından bina sahiplerinden olaydan dört yıl önce kiralandığı, ölen ...'ın babasının olaydan iki yıl önce ölmesi üzerine ölen ...'ın aynı iş yerinde aynı faaliyete devam ettiği, bir kısım tanık ve mağdur beyanlarına göre ölen ...'ın binanın bu bölümünü kiralamadan önce aynı binanın başka bir bölümünde maytap ve havai fişek imalatı konusunda faaliyet göstermekte iken, sonraları olaya konu binanın üçüncü katı ile bu katın üzerindeki çatı katını kiralayarak burada faaliyetlerine devam ettiği, olay akabinde olay mahallinde inceleme yapan teknik bilirkişi tespitlerine göre çatı katının, üçüncü katta faaliyet gösteren 7 ve 8 numaralı bağımsız bölümlerce ayrı ayrı mekânlaştırılarak kullanıldığı, yine bir kısım tanık ve mağdur beyanlarına göre en üst çatı katının ölen ... tarafından kullanılan bölümünün camlarının siyah boyalı,gazete ile örtülmüş adeta metruk vaziyette olduğu,
Olay akabinde itfaiye görevlileri tarafından düzenlenen yangın raporunda; olay yerinde bulunan mamul maddeler, ürün ambalajları, olay sonrası arta kalan potasyum klorat, baryum nitrat, sodyum benzoat, stronsiyum karbonat, kırmızı fosfor, alüminyum tozu v.b. hammaddelerden, bu iş yerinde torpil, maytap, meşale ve benzeri piroteknik ürünlerin imalatının yapıldığının anlaşıldığı, olay yerinde yanıcı, oksitleyici ve patlayıcı maddeler mevcut olup, yangına ve patlamaya sebebiyet verebilecek ısı kaynakları araştırıldığında; patlamanın meydana geldiği iş yerinin ısınma ihtiyacını elektrikli ısıtıcılarla sağladığı, iş yerindeki piroteknik ürünlerin olaydaki gibi kitle halinde ve birden patlama meydana getirmeyeceği, hammaddelerin de müstakilen patlayıcı olmayıp, imalatın cinsine göre hazırlanan patlayıcı karışımların bu davranışı gösterebileceği, olay günü imal edilmekte olan piroteknik ürünlerin elektrikli ısıtıcılar ile kontrol dışı ısınıp tutuştuğu ve imalat için hazırlandığı tahmin edilen bir miktar karışımın patlatması ile ilk patlamanın, bu patlamanın oluşturduğu yüksek ısı sebebi ile de ikinci patlamanın meydana geldiği tespitlerine yer verildiği; olay akabinde bomba uzmanı bilirkişiler tarafından ele geçirilen hammaddeler üzerinde ve yine İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından patlayıcı özellikteki kimyasal maddeler üzerinde incelemelerde; ele geçirilen kilolarca patlayıcı hammeddenin, eğlence ve gösteri amaçlı olarak piyasada bulunan maytap, meşale, yıldız saçan vb. nitelikte patlayıcı maddeler yapımında kullanılan patlayıcı madde bileşenlerinden olduğunun belirlendiği;
Olaya konu binanın bulunduğu yerin tapuda ... pafta, ... ada, 10 parselde sanıklar ... ve ... adına eşit paylarla kat irtifaklı olarak kayıtlı olduğu, her iki malikin buraya inşaat yapmaya karar vermeleri üzerine 1988 yılında ... Belediye Başkanlığı'na müracaat ederek sanayi tipi imalathane için inşaat ruhsatı verilmesi isteminde bulundukları, ... Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü tarafından sanayi sahalarında kurulacak sanayi çarşılarında irtifakların 3 katı aşamayacağı, yalnız zemin katta bir asma kat yapılabileceği, çatı veya çekme kat yapılamayacağı belirtilerek ... Sanayi Bölgesi'nde kalan söz konusu parsel ile ilgili sanayi plan koşullarına göre imar durumu düzenlendiği, yine Belediye tarafından inşaatın tamamlanmasına kadar kullanılmak üzere su ve elektrik verilmesinde mahsur bulunmadığının belirtildiği, aynı süreçte İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü Sicil Tutma Bürosu tarafından inşaatın teknik uygulama sorumluluğu almasında sakınca olmadığına dair TUS belgesi verilip İSKİ ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nden de gerekli onayların alınması ile düzenlenen 26.09.1989 gün ve 89/9230 sayılı yapı izin belgesi ruhsatnamesinde; söz konusu parselde yapılacak imalathane için sanayi tipi imalathane inşaatı ruhsatnamesi verildiği, akabinde 23.03.1990 tarihinde müracaat üzerine, mevcut inşai faaliyetin tasdikli projesi uyarınca yapıldığı mahallen tetkik ile İmar İşleri Müdürlüğü'nce tespit edilerek talep edilen zemin kat döşeme betonu üzeri inşai faaliyete devam izni verildiği, bu aşamadan ve inşaatın tamamlanmasından sonra binaya verilmiş herhangi bir iskan belgesinin bulunmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı;
01.11.2006 tarihinde kiracı ... ile mülk sahibi ... arasında düzenlenen ve 2008 yılında da yenilenen kira sözleşmesinde, kiralanan yerin oyuncak imalatı için kullanılacağının belirtildiği, yine aynı iş yerinin mülk sahipleri tarafından 2004 yılında ölen ...'ın babasına kiralanması sırasında da kiralanan yerin plastik için kullanılacağının kira sözleşmesinde belirtildiği, ölen ...'a ait iş yerinin 03.11.2006 tarihli yeni tescil vergi levhasında da meslek adının ''plastik parçaların imalatına yönelik hizmetler'' olarak belirtildiği, ölenin müracaatı üzerine vergi kaydının yapılması aşamasında Maliye Bakanlığı tarafından 02.11.2006 tarihinde düzenlenen yoklama fişinde, iş yerinin plastik oyuncak imalatı işi ile faaliyete başladığının, iş yerinde 1 adet enjeksiyon makinesinin, 1 adet plastik kırma makinesinin, 2 adet montaj masasının, el aparat ve montaj aletlerinin demirbaş olarak bulunduğunun tespit edildiği, SGK kaydına göre ölenin iş yerinde bir çalışan görünmesine rağmen, ikisi sigortasız olmak üzere ölenin toplam üç çalışanının bulunduğu,
Olay tarihinden önce ve 09.08.2007 tarihinde ölen ...'ın olaya konu iş yerinde ... Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen yoklama fişi ile ölenin plastik imalatı konulu iş yerinde ruhsatsız faaliyet gösterdiğinin tespit edilmesi üzerine, bu durumun Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafından 13.08.2007 tarihinde ... Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü'ne yazılı olarak bildirildiği, ancak o tarihte ... Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü olan sanık ... tarafından yaklaşık 5 ay sonra Zabıta Müdürlüğü'ne yazılan 04.01.2008 tarihli yazı ile, Zabıta Müdürlüğü'nden, söz konusu gayrisıhhi iş yeri sahibinin 7 gün içinde ruhsat müracaatında bulunması, aksi takdirde Belediye Kanunu'nun 15. maddesi gereği faaliyetten men edilmesi talebinde bulunulması üzerine ... Belediyesi zabıta memurları, ... tarafından 15.01.2008 tarihinde olaya konu iş yerine gidilerek ''Ruhsat Denetim Müdürlüğü'nün 04.01.2008 tarihli yazıları gereği iş yerinizle ilgili 7 gün içinde ruhsat müracaatında bulunulması, aksi halde iş yerinizin mühürlenerek faaliyetten men edileceği'' ihtarını içeren belgenin ölen ...'a imza karşılığı tebliğ edildiği; bunun üzerine ölen ... tarafından 25.01.2008 tarihinde ... Belediyesi Ruhsat Denetim Müdürlüğü'ne müracaat edilerek faaliyet konusunun ''plastik atölyesi'' olarak belirtildiği gayrisıhhi iş yeri için çalışma ruhsatı almak isteminde bulunulduğu, Belediyece düzenlenen başvuru beyan formu alındı belgesinde eksik evrak olarak ''itfaiye raporu'' nun gösterildiği; bunun üzerine başvuru beyan formuna göre iş yerinin ikinci sınıf gayrısıhhi müessese kapsamında kaldığı anlaşıldığından ... Belediyesi İktisat ve Küşat Müdürü olarak sanık ... İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Destek Hizmetleri Müdürlüğü'ne yazdığı 25.01.2008 tarihli yazı ile belirtilen iş yerinin itfaiye açısından incelenmesi isteminde bulunduğu; ruhsat başvurusu akabinde söz konusu iş yerine belediyenin Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından kontrol amaçlı gidilmediği; ancak; konu ile ilgili görevlendirilen belediye zabıta memurları ... ve ... tarafından olaydan bir gün önce 30.01.2008 tarihinde olaya konu iş yerine gidilerek iş yeri ilgilisinin 25.01.2008 tarihinde ruhsat başvurusunda bulunduğu tespitinin yapıldığı; iş yeri sahibinin ruhsat müracaatında bulunduğuna dair bu tespitin ... Belediyesi Zabıta Müdürü sanık ... tarafından olaydan sonra 01.02.2008 tarihinde Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü'ne bildirildiği; İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından ölen ...'a ait plastik atölyesinin tetkik edilmesi için talepte bulunulduğu ancak, 15 günlük tetkik süresinde iş yeri denetimi gerçekleşmeden patlama olayının meydana geldiği; ... Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün müzekkere cevaplarından anlaşıldığı üzere, olaya konu iş yerinin iskan belgesi bulunmadığından iskan sırasında istenilen itfaiye onayının ve yangın güvenlik dosyasının bulunmadığı; tüm bu aşamalarda olaya konu iş yerine giderek sadece ruhsat müracaatı olup olmadığını kontrol eden ve bu hususta iş yeri sahibine yazılı tebliğ yapan zabıta memurları ... ve ... aşamalardaki beyanlarında; iş yerinde gördükleri makineler itibariyle iş yerinde plastik malzeme üretildiğini değerlendirdiklerini, iş yerinde olumsuz bir durum görmediklerini belirttikleri anlaşılmış;
Ölen ... tarafından 03.11.2006 tarihinde ''...-...'' unvanlı iş yeri için Çalışma Bakanlığı'na verilen ilk kuruluş iş yeri bildirgesinde, faaliyet konusu ''oyuncak imalatı'' olarak belirtilerek söz konusu iş yeri 27.11.2006 tarihinde Çalışma Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne 822789 numara ile ve 3995 numaralı ''sellüloit ve plastikten muhtelif eşya imalatı'' meslek kodu ile tescil edilmiş; ancak iş yerinde olay tarihine kadar Çalışma Bakanlığı tarafından iş sağlığı ve güvenliği yönünden herhangi bir teftiş yapılmamış olup;
Tüm bu tespitlere göre dosya kapsamı incelendiğinde;
Olaya konu iskansız binaya mevzuata aykırı olarak elektrik ve su aboneliği tanzim ederek bu hizmetlerin verilmesini sağlayan BEDAŞ ve İSKİ'nin söz konusu abonelik işlemlerinin yapımı sırasında görev alan ve bu işlemlerin yapımından sorumlu olan yetkilileri hakkında zamanaşımı süresi içerisinde yasal gereğinin yapılması mahallinde mümkün görülmekle, tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
1-Taksirle öldürme suçundan katılan sanık ...'ın beraatine ilişkin hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Ölen ...'a ait çalıştığı iş yerinde işveren tarafından kullanılan maddelerin tehlikeleri konusunda bir eğitimden geçirildiği yönünde bir belge veya bilgi bulunmayan, ayrıca dosyadaki raporlara göre patlamaya ve yangına neden olan maddeler çok özel maddeler olduğundan, sıradan bir çalışanın bu maddelerin nitelikleri konusunda bir bilgisinin olması kendisinden beklenemeyeceğinden, sanık ...'ın patlama olayının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı kabul edilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılama sonunda, taksirle öldürme suçu açısından katılan sanık ...'ın taksirinin bulunmadığı ve atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA;
2-Taksirle öldürme suçundan sanık ...'ın beraatine, taksirle öldürme ve görevi ihmal suçlarından sanık ...'ın beraatine ilişkin hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanık ...'ın 1999 yılından olay tarihine kadar, olayın meydana geldiği ... İlçesi'nin Belediye Başkanı olarak görev yaptığı, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere ... Belediye Başkanı olarak görev yaptığı sırada, patlamanın meydana geldiği iş yeri ile birlikte sorumluluk alanındaki tüm iş yerlerinin denetim ve ruhsatlandırma faaliyetleri için belediye başkanlığı organizasyonu içinde ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde Ruhsat ve Denetim Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde çalışan amir ve memurları görevlendirdiğinden, iş yerini bizzat denetlemesi kendisinden beklenemeyeceğinden ve dolayısıyla denetim ve gözetim ihmali söz konusu olamayacağından sanık ...'ın üzerine atılı taksirle öldürme suçu açısından kusurunun bulunmadığı anlaşılmış;
Yine 2000 yılı ile 2008 yılları arasında Çalışma Bakanlığı ... Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürü olarak görev yapan sanık ...'ın kusur durumuna gelindiğinde; Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın müzekkere cevapları ile olay sonrası yapılan teftişler sonucu düzenlenen raporlar incelendiğinde; her ne kadar ÖLEN ... tarafından çalışma konusu ''oyuncak imalatı'' olarak bildirilmesi sebebiyle bu meslek kodunda iş yerinin tescili yapılmış ise de, iş yerinde gerçekte maytap ve fişek imalatı yapıldığı için iş yeri sahibinin Çalışma Bakanlığı'ndan kurma izni ve işletme belgesi alma mecburiyetinin bulunmasına rağmen bu belgeler alınmaksızın iş yerinin açıldığı, mevzuatta Çalışma Bakanlığı Bölge Müdürlükleri tarafından tescili yapılan iş yerlerinin tamamının teftiş edilmesine yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi iş sağlığı ve güvenliği denetimleri bakımından da Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda görevli müfettişler tarafından teftişlerin yapıldığı, ölen iş yeri sahibi gerçek faaliyet konusunu gizlediği, ayrıca iş yeri bildirgesinden de iş yerinin öncelikle denetime alınmasını gerektirir tehlikede bulunduğunun anlaşılamadığı, kaldı ki Çalışma Bakanlığı Bölge Müdürlükleri'nin iş yeri denetimi gibi yasal bir görevlerinin de bulunmadığı, sosyal güvenlik hukuku açısından değerlendirildiğinde ise, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere işyerinde çalışan işçilerin güvencesiz çalıştırıldıklarını bizzat beyan etmelerine rağmen, bu durumu ilgili kuruma bildirmedikleri anlaşılmakla, tüm bu tespitler doğrultusunda, olay tarihi ve öncesinde Çalışma Bakanlığı ... Bölge Müdürü olarak görev yapan sanık ...'ın mevzuat kapsamında denetim faaliyetinde gerekli özeni göstermediğinden bahsedilemeyeceğinden, üzerine atılı suçlar bakımından kusurunun bulunmadığı ve sanığa atılı suçların unsurlarının oluşmadığı kabul edilerek tebliğnamedeki bu sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiğini ilişkin bozma öneren görüşlere, yine beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ise de, dosyada bu sanık adına düzenlenmiş herhangi bir vekaletname bulunmadığından, tebliğnamedeki buna ilişkin bozma öneren görüşe iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılama sonunda, taksirle öldürme suçu açısından sanık ... ile sanık ...'ın taksirlerinin bulunmadığı ve atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, ayrıca sanık ... hakkında görevi ihmal suçu açısından, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme aykırı olarak ONANMASINA;
3-Sanıklar ... ile ... hakkındaki hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Patlamanın meydana geldiği binada olay akabinde inşaat bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sırasında kısmen yıkılan binanın beton kısımlarından alınan büyük parçalı örnekler üzerinde yapılan basınç testinde, beton dayanımının minimum 160kg/cm2 olması gerekirken bunun oldukça altında ve ortalama 65-80kg/cm2 arasında olduğu, numunelerde boşlukların fazla olduğu, kırık ve dökülen parçalardan agrega ile çimento hamuru arasındaki aderansın zayıf olduğu, granülometri dağılımının standartlara uygun olmadığı, agrega olarak deniz kumunun yoğun olarak kullanıldığı, kırmataş agreganın az olduğu, beton renginin beyaza yakın bir renkte olmasının ve agrega ile beton arasındaki aderansın zayıf olmasının beton üretiminde kullanılan çimento dozajının az olduğu kanaatini uyandırdığı tespit edilmiş; yeterli mukavemete sahip olmayan binanın inşaat kalitesinin de yetersiz olmasının patlamanın etkisinin artmasına ve binanın daha fazla hasar görmesine sebebiyet verdiği anlaşılmış; bir kısım mağdur ve tanık beyanlarına göre de, bina sahibi olarak binadaki bütün iş yerlerini kiraya veren bu sanıkların, bina girişinde yazıhanelerinin bulunduğu, binaya sık sık kira toplamak amacı ile geldikleri, binanın olay öncesinde de diğer iş yerlerinde bulunan makinelerin çalışması sırasında adeta deprem etkisi yaratacak şekilde sallandığı, bu durumun bina sahiplerine kiracı olan iş yeri sahipleri ile çalışanlar tarafından iletilmesine rağmen iş yeri sahiplerinin binanın bu durumu ile ilgilenmedikleri, inşaat ruhsatında çatı katının yapılamayacağı belirtilmesine rağmen binaya çatı katı yapıldığı, bu çatı katının da 3. kattaki iş yeri ile birlikte ölen ...'a kiraya verilerek ölenin fiili olarak burayı kullanmasına izin verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, müteahhidi oldukları ve yapı kullanma izin belgesi olmayan binada kiracı bulunduran, binanın yapım amacına uygun olarak yapılmasını sağlamayan, yeterli mukavemete sahip olması için yeterli çimento ve demir kullanmayan, kiracılarının yaptığı tehlikeli işleri ve kiracıların binayı beyan ettikleri kullanım amacıyla uyumlu kullanıp kullanmadıklarını denetlemeyen ve aksi davranışı resmi makamlara bildirmeyen bina sahibi sanıklar ... ve ...'in tali kusurlu oldukları anlaşılmakla, olayın meydana gelmesine asli kusuru ile sebebiyet verenin iş yeri sahibi olan ve olayda ölen ... olduğu da göz önüne alındığında, tali kusurlu oldukları Mahkemece de kabul edilen mülk sahibi bu sanıklar hakkında tayin edilen temel ceza miktarında bir isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamedeki ceza miktarına ilişkin bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafileri ile katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Katılanların gruplar halinde kendilerini farklı vekiller ile temsil ettirilmeleri nedeniyle, aynı vekiller ile temsil edilen her bir katılan grubu lehine tek bir vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, hükmün vekalet ücreti ile ilgili kısmında lehlerine vekalet ücretine hükmedilen katılanların isimleri belirtilmeden ''katılan taraflara'' denilmek suretiyle 3000 TL maktu vekalet ücretine hükmolunması;
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün vekalet ücreti ile ilgili bölümü çıkarılarak yerine; ''a-Katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., kendilerini aynı vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; b-Katılanlar ..., ..., ..., ..., ...kendilerini aynı vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; c-Katılanlar ... ve ... kendilerini aynı vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; d-Katılanlar ..., ... ve ... kendilerini aynı vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; e-Katılanlar ..., ..., ..., ..., ... kendilerini aynı vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; f-Katılanlar ..., ...,..., ..., ..., ... kendilerini aynı vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; g-Katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... kendilerini aynı vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; h-Katılan ... ve ... kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine; ı-Katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ... kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3000 TL maktu vekalet ücretinin mahkumiyetine karar verilen sanıklardan alınarak bu katılanlara verilmesine;'' ibarelerinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA;
4-Sanık ... hakkındaki hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanık ...'nın 07.12.2000 ile 27.08.2004 tarihleri arasında .... Belediyesi İmar İşleri Müdürü olarak görev yaptığı, her ne kadar sanığın eylemi taksirle öldürme suçu kapsamında değerlendirilerek bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de; 3194 sayılı İmar Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri incelendiğinde, binaya 1989 yılında temel ruhsatı, 1990 yılında ise temel üstü yapı ruhsatı düzenlenmesi akabinde beyanlara göre binanın tamamlandığı 1992 yılından sonra binada iskan edilmeye başlandığı halde, olay tarihine kadar aradan geçen zamanda iskan izni bulunmayan ve inşai açıdan imara aykırılıkları bulunan binada, İmar Kanunu'nun 29,30,31,32. maddeleri kapsamında herhangi bir imar denetimi yapılmadığı, yapının imar durumunun tespit edilmediği, buna dair gerekli yaptırımların uygulanmadığı, İmar Mevzuatı'nda belirtilen süreler dikkate alındığında yapı ruhsatı verilen binanın tamamlanması akabinde iskan belgesi alınmadan kullanılmaya başlanması sebebiyle, fiilen ve hukuken tamamlanmamış olan binanın bu suretle yapı ruhsatının da hükümsüz hale geldiği, yapı ruhsatında bulunmamasına rağmen, yapıda ruhsata aykırı olarak çatı katı inşaa edilmesinin, yapının mimari proje ile ruhsat ve eklerine aykırı inşaa edildiğinin en büyük göstergesi olduğu, tüm bu tespitler kapsamında ... Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün aradan geçen onca zamanda yapıdaki imara aykırılığı denetimler yolu ile tespit ederek mevzuat kapsamında görevlerini gereği gibi yerine getirmediği, bu nedenlerle 07.12.2000 ile 27.08.2004 tarihleri arasında ... Belediyesi İmar İşleri Müdürü olarak görevli olan sanık ...'nın eyleminin taksirle öldürme suçu kapsamında değil, 5237 sayılı TCK'nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilerek bu suçun unsurlarının oluştuğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanık ...'nın İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevinin 2004 yılında sona ermesi sebebiyle bu sanık bakımından ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun suç tarihinin görevinin bittiği tarih olan 27.08.2004 tarihi olduğunun kabul edildiği, sanığın işlediği sabit olan bu suçun, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 230. ve 204. maddelerinde karşılığının bulunduğu, zamanaşımı bakımından sanık lehine olması sebebiyle 765 sayılı TCK hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmiş;
Sanığa isnat edilen bu suç 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabu olup kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 104/2. maddesi uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 27.08.2004 tarihinden itibaren 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresine bu sanık hakkında soruşturma izninin istendiği 07.11.2008 tarihi ile soruşturma izninin verilmesi kararının kesinleştiği 11.03.2009 tarihleri arasında geçen süre eklendiğinde dahi, sanık hakkında zamanaşımının hüküm tarihinden önce gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla ve suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının sanık lehine olan 765 sayılı TCK’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE;
5-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkındaki hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
a-Sanık ...'ın 27.08.2004 tarihi ile 17.12.2007 tarihleri arasında ... Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü olarak görev yaptığı, sanık ... 'ün ise 17.12.2007 tarihinden itibaren olay tarihinde ve sonrasında ... Belediyesi İmar İşleri Müdürü olarak görev yaptığı, sanık ... için suç tarihinin görevinin sona erdiği 17.12.2007 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, sanık ... hakkındaki bölümde irdelendiği üzere, bu sanıkların da İmar ve Şehircilik Müdürü olarak görev yaptıkları kendi dönemlerinde, yapıdaki imara aykırılığı denetimler yolu ile tespit etmeyerek mevzuat kapsamında görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri, bu nedenlerle belirtilen tarihlerde ... Belediyesi İmar İşleri Müdürü olarak görevli olan sanıkların eyleminin taksirle öldürme suçu kapsamında değil, 5237 sayılı TCK'nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilerek bu suçun unsurlarının oluştuğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması;
b-Sanık ...'in 21.04.2004 tarihinden itibaren olay tarihinde halen görevde olan ... Belediyesi Ruhsat İşleri Müdürü olarak, sanık ...'ın ise 19.06.2000 tarihinden itibaren olay tarihinde halen görevde olan ... Belediyesi Zabıta Müdürü olarak görev yaptığı, 3572 sayılı İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatları Kanunu ile buna dair yönetmelikler ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümleri incelendiğinde, birinci sınıf gayrisıhhi müesseselerin ruhsatlandırma işlemlerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütültüğü, ancak ölen ...'ın, faaliyet konusunu ikinci sınıf gayrisıhhi müessese kapsamında olan ''plastik imalatı'' olarak beyan etmesine rağmen kaçak yollardan ve ruhsatsız olarak iş yerinde parlayıcı ve patlayıcı piroteknik madde imalatı yaptığı,
Patlamanın meydana geldiği aynı binada kot yıkama atölyesi olarak faaliyet gösteren Irmak Tekstil isimli iş yeri tarafından üretimden kaynaklanan endüstriyel nitelikli atık suların arıtılmadan direkt olarak alıcı ortama verildiğinin tespiti üzerine İSKİ tarafından ilk olarak 2004 yılında durumun ... Belediyesi'ni bildirilmesi akabinde Belediye'nin zabıta memurları tarafından mahallinde yapılan denetimler sırasında iş yerinde mühürlemeler yapıldığı, akabinde İSKİ'nin çeşitli dönemlerde aynı iş yeri ile ilgili benzer ihbarlarda bulunması üzerine Belediye'nin zabıta memurlarının birçok kez aynı iş yerinde yaptıkları denetimlerde iş yeri sahibinin mühür fek-i yaptığı tespit edilerek iş yerinin her seferinde yeniden mühürlendiği, Belediye zabıtaları tarafından her seferinde İSKİ'den gelen ihbar üzerine yeniden olay yerine gidilerek tutanaklar tanzim edildiği, bu işlemlerin 2007 yılına kadar sürdüğü ve en son kontrolün 12.09.2007 tarihinde yapıldığı, yine aynı iş hanında bulunan birçok firmanın ruhsatlarının bulunup bulunmadığının tespiti ve ruhsat işlemlerinin tamamlanması aşamalarında aynı iş hanına birçok kez giden, belediyenin kolluk görevlileri olarak görev yapan belediye zabıta memurlarının olaya konu ölen ...'a ait iş yerinde kaçak yollardan patlayıcı madde üretildiğini tespit edemedikleri, dosya kapsamından olaya konu iş yerinde olay öncesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğü tarafından gerekli denetimlerin yapıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, özellikle ölen ...'ın iş yerinde çalışan katılan sanık ... ile tanık ...'nın beyanları ve aynı iş hanında farklı iş yerlerinde çalışan mağdur ve tanıkların beyanları incelendiğinde, hiçbir güvenlik önlemi alınmadan ve tüm mevzuat hükümleri hiçe sayılarak binanın çatı katında ve çatı katının altındaki üçüncü katın ölene ait bölümünde patlayıcı madde imalatının yapıldığı, Belediye zabıta ekiplerinin iş yerine birçok kez geldikleri, her seferinde öleni ruhsat alınması konusunda uyardıkları, ölen tarafından bu iş yerinde patlayıcı madde imalatı yapıldığının iş hanında çalışan diğer kişiler tarafından da bilindiği, maytap üretiminde kullanılan kimyasalların farklı şekilde koku yaydığı, beyanlar ile de sabit olduğu üzere iş yerinde bulunan çuvallarca kimyasal maddenin kimseye görünmeden binanın en üst katına taşınmasının da mümkün olamayacağı, böyle bir durumda ölenin büyük bir gizlilikle imalat yaptığından söz edilemeyeceği gibi, ölenin ruhsatsız bir şekilde tehlikeli patlayıcı madde imal ettiğinin ... Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğü tarafından yerinde ve etkin bir denetim yapılması halinde kolaylıkla tespit edilebileceği, teknik bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere Mevzuat açısından ölen ...'ın 25.01.2008 tarihinde plastik atölyesi işleteceğini beyan ederek ruhsat başvurusunda bulunması akabinde iş yerine 30.01.2008 tarihinde giden memurların, iş yeri için ruhsat başvurusunda bulunulduğunu tespit etmekten başka bir şey yapmadıkları, oysa ki iş yerine giden zabıta memurlarının iş yerindeki kaçak patlayıcı madde üretimini fark etmemelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ... Belediyesi Ruhsat Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğü tarafından patlamanın meydana geldiği iş yerinin dört yıl boyunca iş yeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan faaliyette bulunduğu tespit edilemediği gibi, iş yeri açma ve çalışma ruhsatına sahip olmadığı tespit edildikten sonra ise yaklaşık beş ay iş yerini kapatmak için hareketsiz kalınarak herhangi bir girişimde bulunulmadığı, bu iş yerine yönelik işlemlere başlandığı aşamada ise ruhsatsız patlayıcı madde üretilen bu iş yerini Mevzuat'ın emrettiği şekilde kapatmak yerine, sahibine ruhsat başvurusunda bulunması için süre verilerek faaliyetine devam etmesine izin verildiği, ancak Mevzuat kapsamında iş yerinin izinsiz faaliyet gösterdiğinin tespit edilmesi halinde Belediye'nin gerekli izin alınıncaya kadar bu iş yerini faaliyetten derhal men etmesi zorunlu olup, iş yerinin ruhsat alınıncaya kadar faaliyetine geçici olarak devam etmesine izin veren herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, ayrıca 09.08.2007 tarihli yoklama fişinin Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafından 13.08.2007 tarihinde Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü'ne gönderilmesi akabinde, bu iş yeri ile ilgili Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından yaklaşık 5 ay boyunca işlem yapılmama gerekçesinin de anlaşılamadığı;
Tüm bu belirlemeler karşısında olaya konu iş yerinde patlayıcı madde imal edildiğini bildiklerine dair açık bir tespit bulunmayan olay tarihinde Ruhsat ve Denetim Müdürü olan sanık ... ile Zabıta Müdürü olan sanık ...'ın, iş yerini yeterince denetlemeyerek, yapılan işin niteliğini ve çevre için oluşturduğu tehlikeyi zamanında ortaya çıkarıp önlemeyerek, gerekli ruhsat belgesinin almasını sağlamayarak görevlerinin gereklerine aykırı hareket edip kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet verdikleri, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 257/1. maddesindeki görevi kötüye kullanma suçunun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması;
c-Katılanların gruplar halinde kendilerini farklı vekiller ile temsil ettirilmeleri nedeniyle aynı vekiller ile temsil edilen her bir katılan grubu lehine tek bir vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, hükmün vekalet ücreti ile ilgili kısmında isim belirtilmeden ''katılan taraflara'' denilmek suretiyle 3000 TL maktu vekalet ücretine hükmolunması nedeni ile yukarıda (3) numara ile gösterildiği üzere mahkumiyetlerine karar verilen tüm sanıklar aleyhine ve (3) numaralı bölümde belirlenen katılanlar lehine tayin edilecek vekalet ücretinin mahkumiyetlerine karar verilen sanıklardan alınmasına karar verilmesi suretiyle ve mahkumiyetine karar verilen tüm sanıklar hakkında ortak olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi;
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafileri ile katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA; 26.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.