(Kapatılan)15. Ceza Dairesi 2012/14697 E. , 2013/18721 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak
HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıkların, 5.3.2007 keşide tarihli 3.883 TL bedelli ve 13.3.2007 keşide tarihli 13.547 TL bedelli sahte çekler ile ilgili işledikleri suçlar nedeniyle, suçun mağduru olan ... ile sanıklar ... ve ...'ın herhangi bir temyiz başvurularının bulunmadığı, bu nedenle Katılan ... Zeytin'in temyiz isteminin, 22.1.2007 keşide tarihli, 6495 TL bedelli, 27.1.2007 keşide tarihli, 5164 TL bedelli, 29.1.2007 keşide tarihli, 7106 TL bedelli sahte çekler nedeniyle verilen beraat ve mahkumiyet hükümleri ile suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik olduğu, yine sanık ...'nın temyiz isteminin her iki mağdura karşı işlemiş olduğu suçlar nedeniyle verilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin olduğu belirlenerek ve bu hükümlerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
A-Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik Katılan ... tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak suçlarının kamu idaresine karşı işlenmesi ve şikayetçinin bu suçtan doğrudan doğruya zarar görmemesi karşısında usulsüz verilen müdahillik kararının hükmü temyiz hak ve yetki vermeyeceği cihetle; şikayetçi adına vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
B-Sanıklar hakkında bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek ... gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri
nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıklardan ...'nın katılan ... Zeytin ile telefonla irtibat kurup, elektrik malzemesi siparişi verdiği, akabinde tamamen sahte oluşturulan keşidecisi ... olan Türkiye İşbankası Yenibosna şubesine ait 22.01.2007 keşide tarihli 6.495 TL bedelli, 27.01.2007 keşide tarihli 5.164TL bedelli ve 29.01.2007 keşide tarihli 7.106 TL bedelli hamiline düzenlenen çekleri ikişer gün ara ile birlikte hareket ettiği diğer sanık ... vasıtasıyla katılana göndererek karşılığında inşaat malzemeleri satın aldığı, sanık ...'ın çekleri katılanın yetkilisi olduğu firmaya verirken kendisini başka bir adla tanıttığı, daha sonra mallar ... yerinden yüklenip götürülürken yolda sanıkların nakliyecileri durdurup, malları kendilerinin getirdiği araca yükleyip bilinmeyen bir yere götürdükleri,daha sonra malların aranmasına rağmen ele geçirilemediği, yine sanıkların birlikte hareket ederek 05.02.2007 ve 12.02.2007 tarihlerinde mağdur ...'a ait ... Elektrik San. Tic. Ltd şirketinden elektrik malzemeleri satın alıp karşılığında sahte oluşturulan Türkiye İşbankası Samandıra şubesine ait keşidecisi ... olan, 05.03.2007 keşide tarihli 3.883 TL bedelli ve 13.03.2007 keşide tarihli 13.547 TL bedelli hamiline düzenlenen çekleri verdikleri, akabinde söz konusu çeklerin mağdur tarafından süresinde bankaya ibraz edildiğinde sahte oldukları için ödenmediği, bu şekilde sanıkların sahte çekleri kullanarak menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda, mahkemenin sanıklar ... ve ... yönünden bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ile resmi belgede sahtecilik suçlarının oluştuğuna, sanık ...'ın atılı suçları işlediğine dair savunmasının aksine mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı Kanunda 765 sayılı Kanundan farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı kanunun 19. maddesi ile değişik TCK'nın 158/1. fıkrasına eklenen “... Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “…adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinin 1.fıkrası “Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan paranın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.” şeklindeki adli para cezasının tanımı yapıldıktan sonra aynı maddenin 3. fıkrasında “Kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.” ve aynı Kanunun 61. maddesinin 8. fıkrasında ise “Adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.” hükümleri ile yasa koyucu adli para cezasının mutlaka gün üzerinden tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
5237 Sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK'nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün,suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
1-Sanık ... hakkında katılan ... Zeytin'e karşı işlemiş olduğu resmi belgede sahtecilik, mağdur ...'a karşı işlemiş olduğu nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet, sanık ... hakkında katılan ... Zeytin'e yönelik bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan beraat hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık ... hakkında mağdur ...'a işlemiş olduğu nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınarak hüküm kurulması ve 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi gereğince hem hapis hem de adli para cezasının artırılması
gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasında artırım yapılmak suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... Zeytin ve sanık ...'nın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında katılan ... Zeytin'e karşı işlediği bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... Zeytin ve sanık ...'nın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;
5275 sayılı Yasanın 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınarak hüküm kurulması ve 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi gereğince hem hapis hem de adli para cezasının artırılması gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasında artırım yapılmak suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... Zeytin ve sanık ...'nın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanmasıgereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu durum aynı kanunun 322.maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanığın 31.275 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin bölümlerin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, '' sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 158/1, f- son maddesi gereğince haksız menfaatin iki katı olan 37.530 TL karşılığı 1876 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 43/1 maddesi gereğince 1/4 oranında artırım yapılarak 2345 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 1954 gün karşılığı, 52/2 maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilerek sonuç olarak 39.080 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına' denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanık ... Aydoğdu hakkında katılan ... Zeytin'e yönelik işlemiş olduğu nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... Zeytin'in yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
a-)5275 sayılı Kanunun 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınarak hüküm kurulması ve 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi gereğince hem hapis hem de adli para cezasının artırılması gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasında artırım yapılmak suretiyle eksik ceza tayini,
b-)İddianame ile talep edilmediği halde, ek savunma hakkı tanınmadan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... Zeytin'in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 28.11.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.