Hukuk Genel Kurulu 2017/2461 E. , 2021/860 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “iş kazasından kaynaklanan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 1. İş Mahkemesince verilen dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenliğin üstlendiği ... Donanma Komutanlığı lojmanları ısı yalıtım mantolama işinde çalışırken 05.11.2014 tarihinde iskeleden düşerek geçirmiş olduğu iş kazası sonucu yaralandığını belirterek sair talep ve dava hakkları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek 1.000,00TL maddi ve 20.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Yapı İnşaat Hizm. Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin adresinin .../..., yetkili mahkemenin ise ... Anadolu İş Mahkemeleri olduğunu, haksız fiilin meydana geldiği yerin ise Kocaeli/Gölcük ilçesi sınırları içinde olduğundan Gölcük Mahkemelerinin de yetkili olacağını, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dosyanın yetkili ve görevli ... Anadolu Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesini, iş kazasının meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. ... 1. İş Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2015/98 E., 2016/128 K. sayılı kararı ile; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (5521 sayılı Kanun) 5. maddesi uyarınca dava konusu olayda iki yetkili mahkemenin olduğu (davalının ikametgahı - işin görüldüğü yer), birden çok yetkili mahkeme olması hâlinde, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 19. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalının seçimlik hakkını, ikametgahı olan ... Anadolu İş Mahkemesi yönünde kullandığı, yetkisizlik itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine, yetkili mahkemenin ... Anadolu Nöbetçi İş Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
7. ... 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/19303 E., 2016/14004 K. sayılı kararı ile; “..HMK'nın 'Genel Kural' başlıklı 5. maddesine göre mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan Kanunlardan birisi de 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'dur. Kanun'un 15. maddesinde ise bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir. Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HMK'da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde de dikkate alınması gerekmektedir.
İş Mahkemelerinde açılacak tazminat davalarında da özel Kanun niteliğindeki 5521 sayılı Kanun'un yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanma önceliği bulunmakta ise de; yine aynı Kanun'un 15. maddesine göre bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanma yeri olan ve genel Kanun niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK'nın 16. maddesi ile sonradan getirilen ve 01.10.2011 tarihinden itibaren haksız fiil sonucu zarara uğrayanlara haksız fiilden kaynaklanan davalarını yerleşim yeri mahkemelerinde ve zararın (kazanın) meydana geldiği yerde açma imkanı tanıyan hükmün; özel Kanun ile getirilen seçimlik yetkiyi Sosyal Hukuk Devleti'nin gereklerine ve 'işçinin korunması temel ilkesi' ne uygun ve karşılaştırmalı hukuktaki benzerlerinde olduğu gibi işçi yararına genişlettiği kabul edilerek, HMK'nın 16.maddesinin, 5521 sayılı Kanun'un 5.maddesi ile tanınan seçimlik yetki kuralının yanında (ilaveten) uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
HMK'nın 'Haksız Fiilden Doğan Davalarda Yetki' başlıklı 16.maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Hülasa, kural olarak, iş kazasından kaynaklanan tazminat davaları, davacı ve davalının ikametgâhı yanında veya iş kazasının olduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Somut olayda, ikametgâh adresi ... olan davacının HMK 16. maddesindeki seçimlik hakkını, yerleşim yerinde dava açarak kullanması, genel yetki kuralına uygun olup, mahkemece, süresinde ve usulüne uygun yetki itirazı olmadığı, kesin ve kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı da olmadığı gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yerinde olmayan gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... 1. İş Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli ve 2016/294 E., 2017/7 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ilaveten davalının süresinde ve usulüne uygun yetki itirazının olduğu, dava konusu olayda kesin ve kamu düzenine ilişkin yetkinin söz konusu olmadığı, bozma ilamı gerekçesinde belirtildiği üzere genel hükümlere göre HMK’nın 16.maddesi uyarınca davacının ikametgah adresi mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edildiğinde birden çok yetkili mahkemenin varlığının ortaya çıktığı, HMK’nın 19. maddesindeki düzenlemelerin de son derece açık ve net olduğu, bozma gerekçesi de dikkate alındığında davalının ikametgahı ya da işin görüldüğü yer mahkemesi yanında HMK’nın 16. maddesinde düzenlenenler de dahil dava konusu somut olayda; davalının HMK’nın 19. maddesinin 2. fıkrası uyarınca cevap dilekçesi ile yasal süresinde yetki itirazında bulunup, birden fazla yetkili mahkemeden seçtiği mahkemeyi bildirdiği, burada seçimlik hakkın davacıya değil yasayla davalıya ait olduğunun Özel Dairece gözden kaçırıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde yer alan yetki kuralının kesin yetki olup olmadığı, iş kazasından kaynaklanan tazminat davaları yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun özel yetki kurallarının uygulama yeri bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 'Genel Kural' başlıklı 5. maddesine göre; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” Bu madde ile özel kanunlardaki yetkiye ilişkin hükümler saklı tutulmuştur.
13. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan özel kanunlardan olan ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca; “İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz”.
14. Öte yandan anılan Kanun’un 15. maddesi; “Bu Kanunda sarahat bulunmıyan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
15. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesine göre 'Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır' hükmü gereğince uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5 ve 15. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetkiye ilişkin hükümleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir.
16. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde, bu maddeye aykırı sözleşmenin muteber olmadığı belirtilmek suretiyle yetkinin kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de anılan Kanun’un 15. maddesi uyarınca 5521 sayılı Kanun'da iş mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HMK'da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.
17. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinin gerekçesinde “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükûmet tasarısında derbiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikâmetgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle iş verenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya iş yeri dâhili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.
18. Anılan düzenleme, HMK’nın yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işini yaptığı yer mahkemeleri de iş davaları için yetkili kılınmaktadır.
19. Bu yetki kuralı, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanunu’na dayanan alacak ve hak iddialarından doğan hukukî uyuşmazlıklar yönünden kamu düzenine ilişkindir. 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, işyeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çenberci M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 1969, s. 69-71).
20. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 'Haksız fiilden doğan davalarda yetki' başlıklı 16. maddesine göre “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir”.
21. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde, bu maddeye aykırı sözleşmenin muteber olmadığı belirtilmek suretiyle yetkinin kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davalarda HMK'nın 16. maddesinin uygulanma yeri olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
22. İş hukuku yargılamasına ilişkin kuralların İş Hukuku mevzuatının temel prensibi olan işçinin korunması temel ilkesine uygun düşecek biçimde yorumlanması 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 2. maddesinde tanımını bulan sosyal hukuk devletinin gereğidir. 5521 sayılı Kanun'un 5. maddesinde yer alan yetki kuralı ve sözleşme yasağı; işçilerin çalışmalarından doğan alacak ve tazminat haklarını en az giderle ve mümkün olan süratle elde etmelerine ve sözleşmelere işçi aleyhine yetki kuralı konulmasına engel olmaya yönelik olup diğer yasalar ile işçiler yararına getirilen düzenlemelerin uygulanmasına engel olacak biçimde veya genele yönelik getirilen bir hakkın işçiler yönünden uygulanma imkânını ortadan kaldıracak biçimde dar yorumlanması doğru değildir.
23. Nitekim 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK/1086 sayılı Kanun) 21. maddesinde yer almayan ve zarar görene haksız fiilden doğan davasını zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da yerleşim yeri mahkemesinde açma imkânı veren HMK'nın 16. maddesi 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup önceden planlaması veya iradesi olmaksızın zarara uğrayan mağdurun kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açmak suretiyle hak araması kolaylaştırılmak istenmiştir.
24. Buna göre iş mahkemelerinde açılacak davalarda özel kanun niteliğindeki 5521 sayılı Kanun'un yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanma önceliği bulunmakta ise de; yine aynı Kanun'un 15. maddesine göre bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde uygulanma yeri olan ve genel kanun niteliğinde bulunan HMK'nın 16. maddesi ile sonradan getirilen ve 01.10.2011 tarihinden itibaren haksız fiil sonucu zarara uğrayanlara haksız fiilden kaynaklanan davalarını yerleşim yeri mahkemelerinde açma imkânı tanıyan hükmün seçimlik hakkı sosyal hukuk devletinin gereklerine; işçinin korunması temel ilkesine uygun ve karşılaştırmalı hukuktaki benzerlerinde olduğu gibi işçi lehine genişlettiği kabul edilerek HMK'nın 16. maddesinin, 5521 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile tanınan seçimlik yetki kuralının yanında (ilaveten) uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
25. Nitekim; Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 09.03.2016 tarihli ve 2015/21-2348 E., 2016/285 K.; 26.02.2019 tarihli ve 2015/21-2614 E., 2019/215 K.; 04.03.2021 tarihli ve 2017/2227 E., 2021/207 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
26. Öte yandan gerçek kişilerin yerleşim yeri Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Türk Medenî Kanunu'nun 19. maddesine göre, bir kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yer onun yerleşim yeri sayılır.
27. 2006 yılında kabul edilen 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu çerçevesinde, adres kayıt sistemine geçilmiş ve adres bilgilerinin sağlıklı tutulması, güncellenmesi ve gerektiğinde kullanılması amacıyla yeni düzenlemeler yapılmıştır (5490 s. K. m. 48-53). Bu çerçevede ilgili kişilerle kurumlara bir takım görevler de yüklenmiş, bildirim yükümlülüğü getirilmiştir (5490 s. K. m. 50). Buna bağlı olarak da 'Kurumlar, yürütecekleri iş ve işlemlerde Genel Müdürlükte tutulan adres bilgilerini esas alırlar.' (5490 s. K. m. 52/3) şeklinde bir düzenleme de yapılmıştır. Her ne kadar burada yargı organlarından söz edilmese de, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün tuttuğu kayıtların resmî kayıt olduğu düşünülürse davalının gerçek yerleşim yeri tespit edilemediğinde, nüfus müdürlüklerindeki adres kayıtlarının yetkinin tespitinde de esas alınması gerekir (... Usul, Medeni Usul Hukuku Cilt I, ... 2017, s.270).
28. Somut olayda, davacının yerleşim yerinin ..., davalı ... Yapı İnşaat Hizm. Tic. Ltd. Şti.’nin adresinin ... Mah. Serasker Cad. ... Pasajı No:104/3 ... ... olduğu, iş kazasının Kocaeli ili Gölcük İlçesinde meydana geldiği davacının HMK’nın 16. maddesi gereği yerleşim yeri olan ... İş Mahkemelerinde dava açtığı anlaşılmaktadır.
29. Dava dilekçesinde davacının adresi Manisa olmakla birlikte dava tarihi öncesi alınan 02.12.2015 tarihli nüfus kayıt örneğinde ve davacının vekaletname adresinde davacının adresinin ... olduğu, dikkate alındığında yetki tespiti yapılırken dosyadaki tüm belgeler incelenerek yetkinin belirlenmesi gerekecektir.
30. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara, somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgulara göre; davacının seçimlik hakkını HMK’nın 16. maddesine göre yerleşim yerinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu ... İş Mahkemelerinden yana kullanmasının hukuka uygun olduğu, bu nedenle mahkemenin yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
32. Bu hâlde direnme kararı bozulmalıdır.
33. Öte yandan Özel Dairenin 10.11.2016 tarihli bozma kararında “süresinde ve usulüne uygun yetki itirazı olmadığı” yazılması maddi hata olarak değerlendirilerek esasa etkili görülmemiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.