Hukuk Genel Kurulu 2022/462 E. , 2022/1080 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ...Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili dava dilekçesinde; kiraz yetiştiriciliği yapan müvekkili şirketin kiraz mevsiminde kirazların toplanması için günlük yevmiyeli geçici tarım işçisi çalıştırdığını, ancak ... ve ... isimli geçici tarım işçilerinin 5510 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (ı) bendine göre sigortalı sayılmadıkları hâlde davalı ... Kurumunca sigortalı işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgeleri ile işten ayrılış bildirgesi verilmediğinden bahisle müvekkili şirkete idari para cezası uygulandığını ve buna bağlı olarak 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi uyarınca yararlandığı %5 puanlık Hazine teşvikinin 1 yıl süreyle durdurulduğunu ileri sürerek Kurum işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; %5 Hazine teşvikinden yararlanmak için gerekli koşulların oluşmadığını, davacı şirketin açtığı idari davanın da sonuçlanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
6. ... İş Mahkemesinin 26.01.2017 tarihli ve 2016/863 E., 2017/12 K. sayılı kararı ile; davacı şirketin geçici süreli çalıştırdığı ... ve ...’in 4857 sayılı İş Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında geçici süreli çalışan olduklarından 5510 sayılı Kanun’un 6/1-ı maddesi uyarınca sigortalı sayılamayacakları, bu nedenle davacı şirketin aynı Kanun’un 81/1-ı maddesi uyarınca %5 Hazine teşvikinden yararlanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 2015/8-2016/7. dönemi arasında %5 Hazine yardımından yararlanmasının durdurulmasına ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Birinci Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 29.03.2017 tarihli ve 2017/481 E., 2017/481 K. sayılı kararı ile; ... ve ...’in beyanları alınmadan ve idari para cezasının iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin 2015/1421 E. sayılı dosyasının akibeti araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiği belirtilen karar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
9. ... İş Mahkemesinin 31.10.2017 tarihli ve 2017/155 E., 2017/463 K. sayılı kararı ile; ... İdare Mahkemesince idari para cezasının iptaline dair verilen kararın kesinleştiği, ... ve ...’in ise sadece 6 gün çalıştıkları, günlük yevmiyeli çalışmaları nedeniyle adreslerine ve kimlik bilgilerine ulaşmanın mümkün olmadığı, hasat işçisi olarak çalışan bu kişilerin dinlenmesi için yapılacak araştırmanın sonuçsuz kalacağı ve davanın uzamasına neden olacağı gibi dinlenmelerinin sonuca etkisinin bulunmadığı, sadece kiraz toplamak için kısa süreliğine temin edilen işçiler için bildirim yükümlülüğünün de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Kararı:
10. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 03.10.2018 tarihli ve 2017/2740 E., 2018/1567 K. sayılı kararı ile; kiraz mevsiminde süreksiz tarım işçisi olarak çalışan ... ve ...’in 5510 sayılı Kanun’un 6/ı maddesi uyarınca sigortalı sayılmaları mümkün olmadığından davacı şirketçe Kuruma bildirilmelerinin gerekmediği, bu nedenle davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
12. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
13. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.02.2020 tarihli ve 2018/7089 E., 2020/1448 K. sayılı kararı ile; '...Mahkemece, yukarıda açıklanan 5510 sayılı Yasanın Ek m. 17 hükmüne göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davaların konusuz kalacağı ancak bu konuda karar verme yetkisinin ilk derece Mahkemesi’ne ait olduğu, davalı vekilinin temyiz talebinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğinden anılan yasa maddesi kapsamına göre bir karar verilmesi gerekir.
Bu hukuki olgu çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır...' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı:
14. ... İş Mahkemesinin 22.12.2020 tarihli ve 2020/118 E., 2020/259 K. sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu; davacının Kuruma yaptığı başvurunun karşılanmaması üzerine eldeki davanın açıldığı, sigortasız işçi çalıştırdığı gerekçesiyle davacı şirkete uygulanan idari para cezasının idare mahkemesince iptal edildiği, davacının Kuruma herhangi bir borcunun da bulunmadığı, bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verildiği, davanın açıklanan niteliği ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesi kapsamında bulunmadığı, ayrıca bu maddenin 4. fıkrasının Anayasa Mahkemesinin 19/02/2020 tarihli ve 2018/139 E., 2020/12 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, bu itibarla gerek Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekse ilk karardaki gerekçe dikkate alındığında davanın kabulünün gerektiği belirtilerek davacı şirketin 2015/8-2016/7. dönemi arasında %5 Hazine yardımından yararlanmasının durdurulmasına ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
15. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
16. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli ve 2021/1507 E., 2021/7867 K. sayılı kararı ile; '...5510 Sayılı Yasanın 81’inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ve fazladan ödenen primlerin faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümler mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17.maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17. Maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 Sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan Ek 17.Maddenin 4. Fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu'nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma ve faydalandırılma sonrasında fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır...' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
17. ... İş Mahkemesinin 21.12.2021 tarihli ve 2021/225 E., 2021/368 K. sayılı kararı ile; davanın davacı şirketin 2015/8-2016/7. ayları arasındaki 5510 sayılı Kanun'un 81/1-ı maddesi kapsamında %5 Hazine teşvikinden yararlanmasının durdurulmasına ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, dava konusu edilen dönemde davacının koşullarını yitirdiği gerekçesiyle %5 Hazine teşvikinden yararlanmasının durdurulduğu, bozma kararı öncesi verilen kararlarda belirtilen gerekçelerle Kurum işleminin yerinde olmadığının hüküm altına alındığı, 5510 sayılı Kanun'un Ek 17. madde kapsamında işlem yapılabilmesi için öncelikle Kurum işleminin iptali gerektiği belirtilerek önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
18. Direnme kararını süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
19. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin %5 Hazine teşvikinden yararlanmasının 1 yıl süreyle durdurulması işleminin iptali istemiyle açtığı eldeki davada 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesinin ilk üç fıkrası kapsamında irdeleme ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
20. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
21. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
22. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
23. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
24. Somut olayda Özel Dairece dava açıldıktan sonra 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un Ek 17. maddesinin 4. fıkrasının Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle iptal kararı ile oluşan yeni durumun kesin hüküm hâlini almamış derdest davalarda uygulanması gerektiğinden eldeki davada 5510 sayılı Kanun'un Ek 17. maddesinin ilk üç fıkrası dahil olmak üzere tüm yasal dayanaklar kapsamında irdeleme ve inceleme yapılarak elde edilecek sonuca göre dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından 5510 sayılı Kanun'un Ek 17. maddesinin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı ve bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle Kurum işleminin gerektiği vurgulanmak suretiyle karar verilmiştir.
25. Görüldüğü üzere İlk Derece Mahkemesince bozma kararı kapsamında irdeleme yapılarak bozmanın gereği eylemli olarak yerine getirilmek suretiyle yeni bir karar verilmiştir.
26. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
27. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
28. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.