9. Hukuk Dairesi 2022/5204 E. , 2022/6865 K.
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 26. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 31. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Türkmenistan’daki projelerinde üretim şefi olarak 19.09.2011-30.11.2016 ve 18.08.2017-20.01.2018 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, işyerinde haftada 6 gün hafta içi 07.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını, işyerinde resmî açılışlardan önceki 3 ay insan üstü bir çalışma temposu ile 07.00-24.00 saatleri arası çalıştığını, bu çalışma dönemlerinde pazar günleri hiç tatil yapılmadığını, diğer pazar günleri ise ayda 2 gün 07.00- 17.00 arasında normal mesai gibi tam zamanlı olarak çalışıldığını, ücretinin en son net 3.500,00 USD olduğunu ileri sürerek bakiye kıdem ve ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının yurt dışında çalışması nedeniyle net ve brüt ücretinin aynı olduğunu, davacının 19.09.2011-30.11.2016 ve 19.08.2017-20.01.2018 tarihleri arasında Türkmenistan'da görev yaptığını, davacıya tüm ödemelerin banka kanalı ile yapıldığını ve ücrete dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının fazla çalışma ücretlerinin her ay ücreti ile ödendiğini, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti şeklinde başkaca bir alacağı olmadığını, davacının yönetici konumunda çalıştığını kendi mesaisini kendisi belirlediğini ve bu nedenle fazla çalışmasının söz konusu olmadığını, davalı işyerinde mesainin 08.00-18.00 saatleri arasında olduğunu, 1 saat 40 dakika ara dinlenme olduğunu, fazla çalışma yapılması hâlinde 1 saat daha ara dinlenme yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı işveren nezdindeki hizmet süresinin 19.09.2011-30.11.2016 ve 19.08.2017-20.01.2018 tarihleri arasında kesintili olarak toplam 5 yıl, 7 ay, 14 gün olduğu, davacıya bir kısım kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapıldığından iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde işverence feshedildiği, emsal ücret araştırması, taraf tanık beyanları, davacıya yapılan ödemeleri gösterir banka kayıtları gözetildiğinde davacının aylık net 3.500,00 USD ücretle çalıştığının ispatlandığı, dava konusu ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ile hafta tatili alacaklarının tanık beyanlarına göre ispatlandığı ancak karşılığının ödendiğinin işverence ispatlanamadığı gerekçesi ile dava konusu fark ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ile hafta tatili alacağı taleplerinin kabulüne, kıdem tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmalarına rağmen Mahkemenin bu itirazı gözetmediğini, kim tarafından oluşturulduğu bilinmeyen evrakın süresi içerisinde sunulmadığından bu evrakın değerlendirmeye alınmasına muvafakat etmediklerini, ücret tespitinin emsale ve esasa aykırı olduğunu, ücrete ilişkin davacı tarafın husumetli tanık beyanları dışında başkaca bir delil sunmadığını, davacı tarafın yurt dışında çalışması nedeni ile net ve brüt ücretin aynı olduğunu, ihbar tazminatı hesaplamasını kabul etmediklerini, davacının müvekkilinden bir alacağı bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde 3.766,36 USD ihbar tazminatı alacağı bulunduğunu ikrar ettiğini, buna rağmen taleple bağlılık ilkesi gözetilmeden 5.475,16 USD ihbar tazminatına hükmedilmesini kabul etmediklerini, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarını kabul etmediklerini, Yargıtay içtihatları gereğince haftalık 18 saatin üzerinde fazla çalışma yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca ücretini almamış olmasına rağmen davacının tüm çalışma dönemi boyunca fazla çalışma yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının tüm dönem aynı ücret ile çalıştığını da kabul etmediklerini, yapılan fazla çalışma alacağı ödemelerinin mahsup edilmediğini, davacının üst düzey yönetici konumunda çalıştığını, kendisine fazla çalışma yapması yönünden bir talimat verilmediğini, davacı ile birebir çalışması olmayan, çalışma süreleri aynı olmayan husumetli tanık beyanlarına dayanılarak karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacı tanıklarının davacı ile menfaat birliği içinde bulunduğunu, ayrıca davayı kabul etmemekle birlikte ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ile hafta tatili alacaklarından yapılan indirimin yetersiz olduğunu, en az % 60 indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından alacağın tamamı bakımından dava tarihi itibarıyla zamanaşımının kesildiği, talep artırımına karşı zamanaşımı define itibar edilmeden sonuca gidilmesinin yerinde olduğu, davalı tarafın itiraz ettiği belgelerin davacı tarafça süresinde sunulduğu ancak bilirkişi raporu ve İlk Derece Mahkemesince söz konusu belgelerin hükme esas alınmadığı, hesaplamaların Kurum ve banka kayıtları ile tanık beyanları esas alınarak yapıldığı, işin yurt dışında görülüyor olması, davacının yaptığı işin niteliği, hizmet süresi, tanık beyanları, banka dekontları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı işçinin aylık çıplak ücretinin net 3.500,00 USD olduğunu kanıtladığı, davalı tarafından yapılan tüm ödemeler mahsup edilerek ve taleple bağlı kalınarak tekrar ihbar tazminatı hesaplandığında davacının 2.765,82 USD bakiye ihbar tazminatı kaldığı, bu nedenle davalı vekilinin ihbar tazminatına dair istinaf itirazının yerinde olduğu, davalı yanca dosya içerisine davacının çalışma gün ve saatlerini içeren imzalı puantaj kayıtları sunulmadığı, dinlenen davacı tanıklarının davacının Ramazan Bayramı'nın ilk günü ile Kurban Bayramı'nın ilk 2 günü hariç tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ve haftanın 6 günü ortalama olarak 07.00-21.00 saatleri arasında ve ayda 2 pazar günü 07.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını beyan ettiği, davalı tarafça davacının bordrolarının dosyaya sunulmadığı, dosyaya sunulan banka dekontlarında 'fazla mesai' adı altında her ay yapılan ödemenin ücretin bir parçası olduğu, tüm bu nedenlerle davacı tarafın fazla çalışma yaptığı ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını ispat ettiği, davacı tanıklarının aynı işverene karşı davalarının olmasının başlı başına tanıklığı geçersiz kılmayacağı, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olduklarının kabulü olduğu, davacıya 07.03.2018 tarihinde 1.358,18 USD 'fazla mesai' ödemesi yapıldığına dair banka kaydı bulunduğu, bu ödemenin tespit edilen fazla çalışma alacağından mahsubu gerektiği, bu nedenle davalı vekilinin fazla çalışma ödemesinin mahsubuna dair istinaf itirazının yerinde olduğunu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; somut uyuşmazlıkta Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini, belirsiz alacak davasının şartları bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, aksi hâlde davacı haksız ve kötüniyetli olarak belirsiz alacak davası açtığından davasının kısmi dava olarak kabulü müvekkili Şirketin ileri sürmüş olduğu zamanaşımı definin dikkate alınması gerektiğini, davacının ücretine ilişkin olarak müvekkili Şirket tarafından davacının imzasını havi senet niteliğinde olan deliller sunulduğunu, buna rağmen İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin husumetli tanık beyanlarına ve delil niteliğini taşımayan dokümanlara itibar ederek hukuka aykırı karar tesis ettiğini, dava konusu fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarına ilişkin olarak husumetli ve davacı ile menfaat birlikteliği olan tanık beyanı dışında herhangi bir delil getirilemediğini, dosya kapsamında yeterli emsal ücret araştırması yapılmadığını, davacının hak etmiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı alacağının eksiksiz bir biçimde kendisine ödendiğini, müvekkili Şirketin sunmuş olduğu belgelere itibar edilmediğini, onun yerine delil niteliğini haiz olmayan, herkes tarafından her zaman üretilebilecek bir kısım evraka ve husumetli tanık beyanlarına dayanılarak hüküm tesis edildiğini, davacının hak etmiş olduğu ihbar tazminatı alacağının eksiksiz bir biçimde kendisine ödendiğini, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıya sehven ödenen yıllık izin ücretinin takas ve mahsubu gerektiğini, bir an için davanın reddi talebi kabul edilmeyecek olsa bile belirlenen alacak kalemlerine en az %60 oranında indirim uygulanması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava şartı, uygulanan hukuk, ihbar tazminatı, davacının ücreti, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesabı ve işverence ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki (9) numaralı bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
8. Somut olayda, dava konusu fazla çalışma alacağı davacının bir hafta haftanın 6 günü 07.00-21.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile diğer hafta ise haftanın 6 günü 07.00-21.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile çalışmasına ek olarak pazar günü 07.00- 17.00 saatleri arasında da çalıştığından hareketle bir hafta 30 saat, diğer hafta 31,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplanmıştır.
9. Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yoktur. Ne var ki dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı S.T.'nin “işyerinde 08.00-19.00 saatleri arası çalışıldığına” dair beyanı birlikte değerlendirildiğinde; kabul edildiği üzere işyerinde çalışmanın saat 07.00'de başladığı ve saat 19.00'dan sonra da sürekli çalışıldığı hususunun tanık beyanları ile tam olarak ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının çalışma saatlerini, pazar günleri dışındaki günlerde 08.00-19.00 saatleri arası çalışma ile sınırlı olarak ispatladığı, davacı tanığının sürekli saat 23.00'e kadar çalışma yapıldığına dair beyanlarının ise davacının talebini dahi aşar nitelikte olduğu ve diğer tanıkların çalışma düzenine dair beyanları ile örtüşmediği de değerlendirilerek davacının ispatlanan çalışma düzeni ile kanuni ara dinlenme sürelerine göre bir hafta haftada 15 saat, diğer hafta ise haftada 16,5 saat fazla çalıştığı gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
10.Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.